1–TSK yönetiminin laiklik anlayışı ile kendilerinin ve Öcalan’ın laiklik anlayışları arasında fark olmadığının altını çizen Hasip Kaplan, şunları söylemiş:

“Şunu herkes çok iyi bilmeli ki, biz olmasak Güneydoğu’da şeriat öne çıkar. Laikliğin gerçek kalesi bizleriz!.. TSK’nin laiklik söylemi ile bizim laiklik söylemimiz örtüşmektedir. Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde DTP laiklik konusunda bir sigorta görevi görmektedir. DTP kapatılırsa, etkisizleşirse bölgede dini radikalizm hâkim olur. Bu da TSK’nin en fazla karşı olduğu şeydir. … Öcalan’ın da laiklik konusundaki görüşleri bellidir. Bu görüşler, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesiyle ve cari uygulamalarla örtüşmektedir. Biz, hem laikliğin hem de sosyal devletin teminatıyız.”

2–Yine Hasip Kaplan, başörtüsünün serbest bırakılmasına da karşı olduğunu söyleyerek şöyle konuşmuş:

“AKP türban istismarı yapmaktadır. Dini radikal örgütlenmelere alan açılmamalıdır. 21. yüzyılda bunlarla mı uğraşacağız? Bunların dayanağı istismardır. Bakın Anayasa hazırlıyorlar, bunu da serbest bırakmak isteyecekler. Türban simge olarak kullanılmamalıdır. Başörtülü savcı, avukat olmaz! Başörtülü hâkim olamaz!”

3–TSK’nın mevcut yönetimiyle kendilerinin laiklik, türban gibi konulardaki görüşlerinin tamamen örtüştüğünü belirten Abdullah Öcalan’ın avukatı DTP’li Kaplan, TSK ile aralarındaki esas problemi ise şu ilginç ifadeleriyle ortaya koymuş:

“Aramızdaki en ciddi problem bir araya gelememektir. Ortamdan dolayı bir araya gelip tam olarak diyalog kuramıyoruz. Bir araya gelirsek birbirimizi daha iyi anlama imkânı olur. Sanıyorum bu ortam olmasaydı, daha rahat konuşabilirdik, umarım bunlar yakında olacak!.. …Türkiye’de bir irtica tehlikesi vardır. Ortadoğu’ya komşu olan bir ülke, yüzde 90’ın üzerinde de Müslüman. El Kaide saldırıları gösterdi ki, radikalizm Türkiye gündeminde olacaktır. Bunlar, bizi TSK ile karşı karşıya getiremezler, batağa çekemezler. Oturur, konuşur, aramızdaki sorunları gideririz. Çünkü biz laikliğin sigortası, teminatıyız.”

4–DTP Milletvekili Aysel Tuğluk ise Şubat 2008’de Meclis kürsüsünde şu sözleri söylemiştir:

“Bugün M. Kemal’in cumhuriyeti bitmek üzere, ılımlı İslam cumhuriyet başlamak üzere... Bu gelişmede CHP ve ordunun katkısı vardır… Geçmişte Hizbullah meselesi gibi bu toplum yine aynı tehlike ile yüz yüze kalacaktır. Kürt sorunu için gericisi, ordusu, tarikatı birleşmiştir. Ama bu ittifakın sonu parçalanmış bir ülke olacaktır. İslam kültürüne değil, İslami, siyasal dinciliğe karşıyız...”

5–Yine Aysel Tuğluk Meclis kürsüsünden şöyle söylemiş:

“Burada uluslararası bir projeden söz ediyorum. Siyasal İslam’ın bir kanadı Suriye üzerinden Suudi Arabistan’a dayanıyor, bir kısmı da İran ile ilişkili. Ilımlı İslam modelini dayatan ABD de bu ilişkiler ağı içerisindedir. Binlerce Kürt yurtseverini vahşice katleden Hizbullah da aynı ilişkiler ağı içerisindeydi. Yaşanan vahşeti unutmamak gerekiyor. Diyarbakır’da, Batman’da binlerce yoksul Kürt yurtseverini bu anlayış öldürmüştür. Yarattıkları bu vahşet kendilerine yönelmeseydi, hepimizi vahşice katlederlerdi. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu gibi sol Kemalistleri katledenler de bunlardır. Şimdi silahsız olmaları bu gerçeği değiştirmemektedir.”

6–DTP Milletvekili Emine Ayna, Mart 2008’de Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır ve DTP eş Başkanı Kamuran Yüksel ile birlikte Hakkâri’de Parti binası ziyaretinde şu sözleri söylemiştir:

“Nevruz Bayramı Kürtlerin geleneği ve kültürüdür. Kürtler ne olursa olsun Nevruz bayramından vazgeçmezler. Kurban bayramından vazgeçebilirler, kurban kesmeyebilirler, kutlamayabilirler, bu yıl ise kutlamadılar. Yine Ramazan bayramından vazgeçebilirler kutlamayabilirler. Ancak Kürtler Nevruz bayramından vazgeçmez, çünkü özgürlük anlamına geliyor.”

7–Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, Mart 2008’de Roj TV’de katıldığı bir programda PKK’nin zihniyetini şu sözleriyle ortaya koymuştur: “Müslümanlar için Mekke ve Medine ne kadar kutsalsa, ROJ TV’de Kürtler için o kadar kutsaldır.”

51/99