Bismillahirrahmanirrahim
“Muhakkak ki biz sana Kevser’i verdik. O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu, asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır.” (Kevser: 1-3)
Öncelikle İslam davasının tohumlarını kanlarıyla yeşerten şehitlerimizin aileleri olmak üzere, medrese-i yusufiyede bir ömür geçiren; fedakâr azizlerimiz ile sevdiklerinden uzakta nice bayramlar yaşayan muhacirlerin ve ailelerinin; hayatlarını davaya hizmet etmekle geçiren kardeşlerimin, bacılarımın ve bütün Müslümanların Kurban Bayramı’nı tebrik ederim. Gelecekte bayramları birlikte idrak edebilmeyi yüce Mevla’mızdan niyaz ederim.
Milyonlarca Müslümanı bir araya getiren hac ibadeti, bir imtihan olarak mülahaza ettiğimiz korona virüs salgını sebebiyle bu sene yerine getirilemedi. Muhteşem kalabalıkların ‘Lebbeyk Allahumme lebbeyk’ haykırışlarıyla etrafında döndüğü Kâbe, şimdi etrafını daha sağlam bir bilinçle dolduracak Müslümanları bekliyor. Bilip-bilmediğimiz birçok hikmeti ihtiva eden bu virüs salgınının hacca taalluk eden yönünde, ümmetin birleşme ve yıllık kongresi olma vasfının engellenmesi ve unutturulması ile asıl amacından uzaklaştırılan haccın bu önemli misyonu üzerinde yeniden düşünülmesi, yapılabileceklerin planlanıp görüşülmesi gereğinin işaretleri olduğunu düşünüyoruz. Hem ibret hem ceza babından yansımaları olan bu ayrılığın tez zamanda bitmesi, ilahî aşkı ve teslimiyeti en güzel şekli ile bütün dünyaya gösteren o güzel an ve manzaraları seyretmeyi ve hac ibadetini hakkıyla yerine getirebilmeyi bütün Müslümanlara nasip etmesini Rabbimizden diliyoruz. Ümmet olarak eksik bıraktıklarımız ve elimizde olmayan nedenlerle yapamadıklarımızı yapacak güç, kuvvet ve vahdeti bize bahşetmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz. Bu vesile ile salgın hastalığa yakalanmış olanlara hayırlı şifalar, hastalıktan dolayı vefat etmiş olan bütün ehli imana rabbimden mağfiret, ailelerine de sabr-ı cemil diliyorum.
Günlük hayatımızda tavır, tepki, söz ve yazılarımızla imanımıza, ahiretimize davamıza fayda vermeyen, aile bağımızı zayıflatan, İslami yapılar ve Müslüman topluluklar arasındaki birliği, kaynaşmayı engelleyen her şeyden kaçındığımız gibi sosyal medya alanında da buna riayet etmelerini tüm kardeşlerimden istiyorum. Sosyal medyanın müspet kullanıldığı zaman ne kadar faydalı olduğunu ve nasıl kullanılması gerektiğini birbirimize ve tüm Müslümanlara göstererek örnek olmalıyız.
Yine Müslümanların ihtilaf ve ayrılıklarının acı bir sonucu olarak her gün içimizi kanatan Filistin ve Mescid-i Aksa meselesinin, Siyonizm’in yeni bir atağıyla daha zor ve sıkıntılı bir sürece girdiğini maalesef müşahede ediyoruz. Kudüs ve etrafındaki topraklara tümüyle hâkim olmanın bir adımı olan yeni ilhak planını ortaya atan Siyonist İsrail ve destekçilerini lanetliyoruz. Allah’ın izni ile tüm imkanlarımızı ve şartları zorlayarak, onların önünde set olabilecek seviyeye gelmek üzere çalışıyor, gayret sarf ediyoruz. Bütün kardeşlerimizden, bu hedefi hatırlarından çıkarmamalarını, dünyevileşme illetinin gayretlerini kesecek şekilde önlerine geçmesine müsaade etmemelerini istiyoruz. Lehviyat ve rehavet girdabına kısmen de olsa kapılanların Kur’an, namaz, sabır ve dua ipine sarılıp yeniden Hz. Peygamberin rehberlik ettiği vasat yolda saflarını sıklaştırmalarını diliyoruz. Sadece izzetli Filistin halkının sırtına yüklenemeyecek bu büyük Siyonist oyununu bozmak için, ümmetin âlimlerini, düşünürlerini ve toplum önderlerini ittifak ve istişareye davet ediyoruz.
Yine coğrafyamızın kanayan bir yarası olarak Kürt meselesi önümüzde durmaktadır. Çeşitli vesilelerle defalarca değindiğimiz gibi bu mesele adil bir şekilde çözülmeli, bütün Müslüman milletlerde olduğu gibi Kürtlerin insani ve İslami hakları verilmeli, bu mühim mesele emperyalistlere havale edilmemelidir. Türkiye, İran ve Irak gibi bölge ülkelerinin ortak girişimleriyle Irak Kürdistan bölge yönetimi başta olmak üzere Kürtlerin yaşadığı bütün parçalarda mazlum Kürt halkını emperyalist güçlerin kucağına itmeyen, bütün yapıların içinde olacağı bir oluşumla meselenin adalet temelinde halli için çalışılmalıdır. ABD ve Fransa gibi emperyalist devletler Kürt sorununu bu güne kadar kirli emelleri için kullandılar, hiçbir zaman Kürt meselesini çözmek için uğraşmadılar. Bundan sonraki teşebbüsleri ve emrivaki yapılan anlaşmalar da sorunu çözmek için değil, Müslüman halklar arasında adaveti ve ayrılığı daha da körüklemek gayesiyle olacaktır. Dolayısıyla meselenin çözümü öncelikle bölgedeki devletlerin Müslüman yönetici ve idarecilerinin ferasetli yaklaşımlarına ve adalet temelli uygulamalarına bağlıdır. Bölge devletlerinin idarecileri bu gerçeği görmeli, meseleye feraset ve hakkaniyetle yaklaşarak adil bir çözüm için gayret sarf etmelidir.
Hayırlara vesile olması duasıyla bir kez daha Kurban bayramınız mübarek olsun diyor, tekbirlerle kesilen kurbanlarınızın kabulünü Rabbimden niyaz ediyorum.
Kardeşiniz Edip Gümüş |