Bismillahirahmanirahim
“Mü’minler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler vardır. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir, kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzab: 23)
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Salat ve selam, efendimiz Muhammed Mustafa’ya ve onun izinden gidenlere olsun.
17 Ocak tarihine yeniden erişmemiz münasebetiyle Cemaatimizin kurucu rehberi Hüseyin Velioğlu’nu, bu vesile ile dava arkadaşlarından şehit olanları ve tüm İslam şehitlerini dua ve hürmetle yâd ediyorum. Onlar, Rablerine verdikleri sözü yerine getirip aramızdan ayrıldılar ama bizlere güzel bir miras bıraktılar. İnşallah bıraktıkları mirasa sahip çıkacağız. Allah (cc) bizlere de iman ve şehadetle bu dünyadan ayrılmayı nasip etsin.
Kıymetli kardeşlerim ve bacılarım!
Mübarek üç aylara girmiş bulunuyoruz. Bu aylarda tövbe ve istiğfar ile birlikte Kur’an, Siyer, Tefsir, Hadis, Fıkıh okumaya ve ibadetlerinize elden geldiğince ağırlık vermeye, secde ve dualarınızı çoğaltmaya çalışın.
Her yaş grubundan kardeşlerime ve bacılarıma, hassaten, gençlere öncelikli tavsiyem; okumaları, okuduklarını yaşamaları, ihlâsla salih amelde bulunmalarıdır. Sürekli okuyun ve öğrenin. Okumalarınız planlı ve programlı olsun.
Üç aylarda, özellikle, mübarek Ramazan ayında camilere ayrı bir önem vermeye, mümkün olduğu kadarıyla vakit namazlarını camilerde cemaatle kılmaya, camileri Kur’an tilaveti, siyer sohbeti ve teravihlerle şenlendirip ihya etme çabası içinde olun.
Davet çalışmalarınıza her geçen gün daha fazla ağırlık verip çoğaltın ve yaygınlaştırın. Üç ayları vesile kılarak bu çalışmalarınızı daha da artırın. Şunu hiçbir zaman unutmayın ki halkın İslam davetine şiddetle ihtiyacı vardır. Kurtuluş İslam’dadır, İslam’ın öğrenilip yaşanmasındadır.
Üç aylarda infakı ve sadakayı çoğaltın. Zekâtlarınızı Ramazan ayına kadar güzel bir şekilde hesaplayıp verin. Ama sadece bunlarla yetinmeyin. Akraba, tanıdık, dost ve komşularınızı da buna teşvik edin. İsrafın haram olduğunu her an hatırınızda tutarak her türlü israftan kaçının. Allah’ın buyruğu bellidir: “…Yiyiniz, içiniz israf etmeyiniz…“ Harcamalarınız dengeli olmalıdır. Bu şekilde, en büyük hayırlardan olan “infak” ibadetinden de daha fazla nasiplenme imkânınız olacaktır. Ayrıca, dünyanın birçok yerinde gıdaya dahi ulaşılamadığı bir zamanda, Müslümanların israf etmelerinin bahanesi olamaz. Bu konuda Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselamın, ehl–i beytinin ve ashabının nasıl yaşadıklarını iyi öğrenin. Siyonist işgalci rejimin saldırıları ve ablukası altında her türlü mahrumiyeti yaşayan Gazzeli kardeşlerimizi gözlerimizin önüne getirin.
Kıymetli anneler ve babalar!
Bugün şer güçler aile kurumunu hedef almışlar. Birçok yönden saldırarak İslami aile yapısını ortadan kaldırmaya, İslam’ın öngördüğü evliliğin önünü kapatmaya, nikâhsız birlikteliği topluma yerleştirmeye ve ahlaksızlığı gençler arasında yaymaya çalışmaktadırlar. Bunlara karşı son derece dikkatli ve duyarlı olun. Aile yapınızı kararlı bir şekilde muhafaza etmekle birlikte, aile bireylerinizi de daha fazla kontrol edip sahip çıkmaya ve söz konusu zararlardan muhafaza etmeye gayret edin. Evlilik yaşına gelmiş gençleri geciktirmeden evlendirmeye çalışın. Bunun için evliliği kolaylaştırın. Ailenin temelini maddiyat üzerine değil, maneviyat ve İslam davasına hizmet üzerine bina edin. Gençler! Sizler evlilik tercihlerinizi bu istikamette yapmalısınız. Babalar ve anneler! Sizler de bu tercihleri desteklemeli, maddi ve telafi edilebilir eksiklikleri büyütmeden, gelin ve damatlarınızın şuur, ilim, salih amel ve güzel ahlaklarını göz önünde bulundurmalı, evlilik bağlarını korumaları ve güçlendirmeleri için onlara yardımcı olmalısınız.
Sürekli “hamd, şükür, sabır ve tevekkül” makamında olun. Gazze’de “Altı çocuğum da öldü” diye peş peşe cümleler kuran bacımızın, hemen akabinde “elhamdülillah”, “hasbunallah ve ni’mel vekil” diye devam etmesi sizin için örnek olsun. “Aksa Tufanı” operasyonunu gerçekleştiren mücahitlerin tamamına yakınının Kur’an hafızı olarak yetiştirildiklerini duyuyor ve biliyoruz. İlim ve salih amelin muvaffakiyetin önemli iki temeli olduğunu bir kez daha gördük. O halde evlatlarınızı ilim–irfan ile donatın. Günahtan kaçınan, haramdan sakınan, takvalı, İsmail (as) gibi Rablerine teslim olan salih evlatlar yetiştirin.
Gözleri haramdan koruma ve tesettür, gündemlerinizin en üst sıralarında yer alsın. Ahlaki yozlaşma ve çirkin münasebetler insanlığın başına açılmış en büyük belalardandır. Sadece hazların peşinde koşan, insanı insan yapan erdemlerden yoksun, hayvani hislerinin esiri olmuş beşeriyet, tamamen şeytanın bir planıdır. Müslüman hanımlar! Tesettürünüzü muhafaza edin. En iyi şekilde örtünün. Çocuklarınıza da bunu öğretin ve uygulatın. Müslüman erkekler! Sizler de gözlerinizi haramdan sakının. Ne gerçek dünya ne de sanal dünyada yabancı erkek ve kadınlar arasında ihtilat olmasın. Bundan şiddetle kaçının. Görüşmeyin, bakışmayın, yazışmayın, dertleşmeyin. Allah’ın çizdiği sınırları aşmayın. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin; “Helal dairesi keyfe kâfidir” sözü düsturunuz olsun.
Gençler arasında uyuşturucu kullanımı artmaktadır. Hadiste buyurulduğu üzere aklı gideren her türlü sarhoş edici madde, kötülüklerin anasıdır. Buna karşı hepinizin, özellikle de anne ve babaların dikkatli ve duyarlı olması gerekir. Çocuklarımızın, gençlerimizin kimlerle gezdiklerini, kimlerle arkadaş olduklarını, nerelere takıldıklarını ve neler yaptıklarını takip ve kontrol ederek bu kötü illetten uzak kalmaları için ciddi bir çaba içinde olun.
Değerli Müslümanlar ve aziz dava arkadaşlarım!
Baş döndürücü hızda gelişmelerin yaşandığı bir zaman sürecinden geçiyoruz. Her gün çok ve çeşitli gündemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Ancak şunu bilelim ki bunların tümü tabii ve masumane değildir. İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapan emperyalist güçler, kendi siyasi ve ideolojik menfaatleri için suni gündemler oluşturmakta, bir yandan toplumun dikkatini istedikleri tarafa yöneltmekte diğer yandan İslam’ı ve Müslümanları karalamaya, kötülemeye ve Müslümanlara zarar vermeye çalışmaktadırlar. Bunlara karşı dikkatli ve duyarlı olmamız gerekir. Tahriklere kapılmayalım, oyunlara gelmeyelim ve oluşturdukları gündemlerle sürüklenmeyelim. Bizim kendi gündemlerimiz ve meşgul olduğumuz önemli işlerimiz vardır, bunlara odaklanalım.
Siyonist işgalciler yüz yıldan fazladır Filistin topraklarını işgal etmeye devam ediyor, kesintisiz bir şekilde oradaki Müslüman halka her türlü zulmü yapıyorlar. Evlerini yıkıyor, kadın–çocuk, genç–yaşlı ayrımı yapmadan vahşice şehit ediyorlar. Özellikle 7 Ekim 2023 tarihindeki “Aksa Tufanı” operasyonundan sonra, tarihte eşine az rastlanan tarzda katliamda bulunuyorlar. Daha önce açık bir cezaevine çevirdikleri Gazze’yi, tamamen bir harabeye çevirdiler. Ne yazık ki bunları dünyanın gözleri önünde yapıyorlar ve dünya da buna karşı tepkisiz kalıyor.
Biz Kudüs ve Mescid–i Aksa davasını, imanımız gereği kendi davamız bildik, bunu hep gündemimizde tutmaya çalıştık. Elimizden gelen her türlü imkânı sunmaya çaba sarf ettik. Bu uğurda yapılan her türlü meşru çabayı da şartsız bir şekilde destekledik. Bugün de aynı inanç ve bakış açısıyla hareket ediyor ve elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. İnşallah yapmaya da devam edeceğiz. Bu cümleden olmak üzere; Kudüs ve Mescid–i Aksa davasını gündemimizden düşürmeyelim. Başka gündemler oluşturmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. Meydanlarda olalım ve meydanları boş bırakmayalım. Kudüs davasını her platformda anlatalım, halkımızı bilgilendirelim, özellikle yeni yetişen nesillere bu bilinci vermeye çalışalım. Bunun için kesintisiz bir şekilde etkinlik ve programlar icra edelim. Filistin’de, özellikle de Gazze’de fiili olarak cihad eden Hamas, İslami Cihad ve diğer mücahitlere bol bol dua edelim. Siyonist rejimin operasyonlarının durması, uluslararası platformda yalnızlaşması için çaba harcayalım. Siyonistlerin ve onlara maddi kaynak sağlayan unsurların piyasaya sundukları mallara yönelik ciddi ve kesintisiz bir boykot uygulayalım. Ümmet olarak sadece bununla da yetinmemeliyiz. Filistin ile sınırdaş olan Müslüman ülkelerin halkları, sınırları zorlamalı ve cihada fiili katılım için çabalamalıdırlar. Sınırdaş olmayan ve daha uzak coğrafyalarda yaşayanlar da gösteri, boykot, nakdi ve ayni yardımlarını kesintisiz olarak sürdürmekle beraber, madden ve ruhen fiili cihada hazır olmalıdırlar.
Kudüs’ü yeniden fethetmek ve Siyonizm’i bir daha ayağa kalkamayacak şekilde hezimete uğratmak zor görünse de imkânsız değildir. Bu, geçmişte olduğu gibi Allah’ın izni ile istikbalde de olacaktır. Çok çalışalım. Bize mücahede, cesaret ve fethi öğreten büyükleri iyi tanıyalım, onlara sahip çıkalım. Kudüs fatihi Ebu Ubeyde, Selahaddin–i Eyyubi ve kıyam önderi Şeyh Said’i iyi okuyalım. Çocuklarımıza tanıtalım, adlarını yaşatalım. Yeni doğan ve doğacak olan çocuklarımıza Selahaddin, Said ve Ubeyde adını verelim ve her birini adına layık bir şekilde yetiştirelim.
Bugün Gazze’de içimizi yakan olaylar yaşanmakla birlikte, dünyanın sair yerlerindeki Müslümanlara yönelik vahşetler de devam etmektedir. Şunu çok iyi biliyoruz ki dünyanın her yerinde Müslümanların başına gelen zulümler ve onlara yapılan saldırıların en önemli sebebi, ümmetin dağınık halidir. Şayet ümmet vahdet içinde bulunsaydı, bu yaşananlar söz konusu olmazdı. Maalesef halkı Müslüman ülke liderleri aralarındaki basit meseleleri dahi sorun yapıyorlar, “ulusal çıkar ve menfaat” diyerek birbirleriyle çekişmeye devam ediyorlar, bir araya gelip kendi meselelerini konuşmuyorlar. Müslüman ülkeler tüm ayrılıklara rağmen birleşmezlerse, emperyalistler her bir Müslüman ülkeyi ya bölüp parçalayacak ya da yönetimlerini kendilerine kul köle yapacaklardır. Bundan dolayıdır ki Gazze, Müslüman ülkelerin gözleri önünde yok edilirken, devlet liderlerinden kimileri suskun kalıyor, kimileri de sadece konuşmakla kifayet ediyor, fiili katkı vermiyor. Bu suskunluk ve bir şey yapmama ABD ve Siyonistlerin iştahını kabartıyor. Müslüman ülkeler ve halkları sıranın kendilerine de geleceğini bilerek hazır ve nazır olmalıdırlar.
Emperyalizm ve Siyonizm’in yalnız Müslümanlar değil bütün insanlık için nasıl bir tehlike olduğu apaçık ortaya çıkmıştır. Türk, Kürt, Arap, Fars vb. bütün milletlerin bunun farkına varmaları gerekir. Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey İnsanlar! Gerçekten biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız ve tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileri olanınınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haberdar olandır” (Hucurat Suresi: 11). Müslüman milletler, bu akımlara yem olmamak için hem kendilerine hem de başka kavimlerden Müslüman kardeşlerine sahip çıkmalıdırlar. Milliyetçiliğin ve ulus devlet saikiyle çıkarlarını öncelemenin Müslüman milletleri birbirlerine düşmanlığa sürüklediğinin, ümmeti bölüp parçaladığının şuurunda olmalıdır. Bu minvalde, Kürt halkının durumu artık iyi tahlil edilmelidir. Kürt bölgelerini içinde barındıran ülkeler, sadece kendi milli menfaatlerini düşünmemeli, adalet ve kardeşlik temelli hareket ederek, Kürt vatandaşlarının haklarını da teslim etmelidirler. Kürtlerin yaşadığı dört parçada nice zulümler yapıldı, sürgünler yaşatıldı ve Kürtçe yasaklandı da ne oldu? Baskı ve cezalandırmalarla ilerleyen süreç, maalesef Amerika ve dolayısıyla da Siyonizm’i bölgede söz sahibi yaptı, hareket sahası açtı ve onların Müslüman topraklarına yerleşmelerine neden oldu. Müslüman ülkeler ve liderler, Kürtlerin yıllardır süren hak arayışlarını artık kabul etmeli, tarafların razı olacağı ortak bir zeminde buluşmak için adım atmalıdırlar. Kendi meselelerini emperyalistlere havale etmemelidirler. Adlarını tarihin zalimleri değil, adil olanları arasına yazdırmalıdırlar. Kürtler de asli değerlerini korumalı, cedleri Selahaddin–i Eyyubi ve Şehid Şeyh Said gibi İslam’ın bayraktarlığını yapmalıdırlar. Kâfirlerin ve emperyalistlerin kendileriyle ilgili planlarını akamete uğratmalıdırlar.
Duanın en makbul olduğu zamanlarda, bizi dualarınızdan mahrum etmeyin. Allah’a emanet olun.
Kardeşiniz
Edip Gümüş
|