İddia sahipleri herkesi kendileri gibi aptal mı sanıyorlar ki, böyle bir iftirada bulunabiliyorlar? Çevik Kuvvet dediğimiz yer, Diyarbakır Bağlar Beldesinde, yerleşim yerinin tam ortasında bulunan resmi bir kuruluştur. Etrafı evlerle, binalarla doludur ve her iki giriş kapısı, ana cadde üzerindedir. Dolayısıyla buraya girip–çıkanlar herkes tarafından görülebilmektedir. Ayrıca burası polis okulu da olduğu için her yıl yüzlerce polis buradan mezun olmakta, bu polislerin aileleri kendilerini ziyaret etme maksadıyla Çevik Kuvvete gelebilmektedirler. Böylesi açık ve göz önünde olan bir yerde, illegal bir şekilde nasıl eğitim yapılabilir ki? Böyle bir eğitim çevre binalarda ikamet eden veya mezun olan herhangi bir polis tarafından hiç mi fark edilmedi ki, bugüne kadar kendini akıllı zanneden Halit Güngen’den başka bunu söyleyen birisi çıkmadı?
Bu adi iftiraları, Cemaat’e yönelik yapılan operasyonlar ile bunların sonuçları hakkında bizzat Emniyetin hazırladığı veriler ve dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın basın açıklaması yalanlamaktadır.
Buna göre yıllara göre yakalanan Cemaat mensupları hakkında ortaya şöyle bir bilanço konulmuştur:
1991 ile 2002 yılları arasında Hizbullah Cemaati’ne yönelik 3121 operasyon yapılmıştır. Operasyonlar neticesinde yakalananların yıllara göre dağılımı şu şekildedir.
1991’de 2; 1992’de 11; 1993’te 156; 1994’te 485; 1995’te 542; 1996’da 481; 1997’de 644; 1998’de 1106; 1999’da 1843; 2000’de 3365; 2001’de 1596; 2002’de 710 olmak üzere toplam 10941 kişi gözaltına alınmış, büyük bir kısmı da tutuklanmıştır.
Bu sayıların resmiyete geçmiş rakamlar olduğunu ayrıca belirtmemiz lazım. Gözaltına alınıp çeşitli işkencelerden geçirildikten sonra savcılığa çıkarılmadan salıverildiği için kayıtlara girmeyenler, ajanlaştırmak için kaçırılıp ıssız yerlerde işkencelere uğratılanlar, keyfi bir şekilde ev ve işyerlerine baskın yapılıp hakaret, taciz ve tehditlere maruz kalanlar, yukarıda verilen resmi bilgilerin dışındadır. Maalesef bunların sayısı, resmi kayıtlara geçenlerin sayısından az değildir.
Şimdi bu resmi verilerin ortaya koyduğu bilançoya bakarak devletin Hizbullah Cemaati’ne göz yumduğunu, Cemaat elemanlarının Çevik Kuvvette eğitildiklerini kim iddia edebilir? Bu nasıl bir göz yummadır ki Cemaatimiz, her yıl artan bir şekilde gözaltılar ve tutuklamalarla göz açtırılmayacak bir hale getiriliyor? Bu nasıl bir eğitim ve nasıl bir göz yummadır ki, ha bire operasyonlarla Cemaat güçsüz bırakılıp faaliyetlerinden geri bırakılmakta ve PKK’nin saldırılarına açık hedef haline getirilmektedir?
Buna cevap vermek için yürekleri yoktur onların. Çünkü onlar, dünyanın en kolay ve en adi şeyi olan iftira atmayı ve karalamalarda bulunmayı seçmişlerdir. Bu, onlar için çok daha kolay, menfaatleri için kısa vadedeki getirisi daha fazla, külfeti daha düşük, daha masrafsız ve korkaklara daha uygun bir yöntemdir. Bu nedenle onların istatistiklere bakarak utanacaklarını ve “Biz gerçekten bunlara iftira atmışız. Durum hiç de öyle değilmiş” demelerini beklemiyoruz.
Biz; bütün güçlerin insafsızca saldırdığı ve yok etmeye çalıştığı bir cemaatiz. 90’lı yıllardan başlayarak bir yandan devlet, bir yandan PKK, diğer yandan daha değişik güçler sanki işbirliği etmişçesine namlularını bize çevirmiş ve bizi bu topraklardan silmek için her yolu denemişlerdir. Hepsinin ortak amacı, bölge ve Kürt halkı üzerinde oynadıkları karanlık oyunlarını Kur’an ve Sünnet ışığıyla bertaraf eden Hizbullah Cemaati’ni oyun sahnesinin dışına çıkarmaktı. Amaç bir olunca, hedefe konulan Cemaat’e yönelik saldırılar da çok insafsızca oluyordu.
76/99 |