önünde rahatça uyuşturucu satışının yapıldığını göstermektedir. Aynı şekilde içki ve sigara kullanım yaşı daha alt seviyelerde ve yine ilköğretim düzeyinde kullanım alanı bulabilmektedir. Flört denen kız-erkek arkadaşlığı ve ardında gelişen cinsi sapıklıklar, maalesef ilköğretim 6. sınıflardan itibaren başlamaktadır. Bütün bu saydıklarımız, herkes tarafından bilinen, ancak herhangi bir çare için kılların kıpırdatılmadığı dehşet kareleridir. Oysa yaşanan bu manzaralar, öğretmenlerden başlayarak ta Milli Eğitim Bakanı'na, oradan da Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na uzanıncaya kadar uykuları kaçıracak kadar mühim ve çare buluncaya kadar kafa yorulması gereken milli bir mesele kadar önemli bir sorun olarak algılanmalıydı. Cemaat, her konuda olduğu gibi bu konuda da üzerine düşen görevi yapmış ve İşi başkalarına havale etmeyip; elini çekinmeden taşın altına koymuştur. Çünkü Cemaat'e göre okullar, bir toplumun şekillenmesine öncülük eden kurumlardı. Toplumun nasıl şekillenmesi isteniyorsa, okullardaki öğrencilerin o doğrultuda şekillenmesi gerekmektedir. İşte bu anlayışla Cemaat, öğrenci çalışmalarına büyük önem ve ağırlık verdi. Elbette çalışmalarımız, saf dimağlara yanlışların yanlış yönlerini gösterip doğrulara yönelmelerini sağlama üzerine odaklanmıştı. Yanlışın yanlış olduğunu, doğruların da doğru olduğunu bilen her temiz fıtrattı çocuk, yanlışa düşmekten kaçınıp doğruya koşacaktı. İşte okullardaki çalışmalarımızın özeti budur. Allah'a hamd olsun ki, programlı olarak ve bilerek İslam'a düşmanlık yapan öğretmenlerin düşmanlıklarına, yöneticilerin engel çıkarmalarına, dışarıdan değişik unsurların ve mürted örgütün çalışmaları sekteye uğratma girişimlerine ve kötü yollara çekenlerin gayretlerine rağmen faydalı ve güzel gelişmeler yaşandı. Çalışmaların olduğu okullarda, çok geçmeden semere alınmaya başlandı. Okullarda kızlı-erkekli ahlaksızca buluşma ve toplantılar yok denecek kadar azaldı. Okul önlerinde uyuşturucu, sigara ve diğer maddeleri satanlar uzaklaştırıldı. Mürted örgütün ikide bir yaptığı boykotlar kırılarak eğitim ve öğretime vurulan darbeler sona erdirildi. Öğrencilere, öğretmenlere, okul yöneticilerine hatta öğrenci velilerine korku salan mürted örgütün tehditleri bertaraf edilerek rahat bir ortamda derslerin yapılması sağlandı. Sınıflarda karma eğitim olmasına rağmen, kız ve erkeklerin oturduğu sıralar kendiliğinden ayrılarak fıtri meyillerin önüne geçildi. Cemaat, sadece kötülüğü bertaraf etmekle kalmadı. Bu ortamlarda, ulaşabildiği çocukların imanlarını kurtarmak için büyük gayretler içine girdi. Zaten asıl amaç da buydu. İmanların kurtarılması için birilerinin bedel ödemesi gerekiyordu. Bu zamanda, bunun bedelini Cemaat olarak ödemeyi seve seve kabul ettik. Tıpkı Üstadımızın dediği gibi: "Ben cemiyetin iman selâmeti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu. Cemiyetin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'an'ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur." 3-Cemaat'in Köyleri İhya Çalışmaları Şurası bir gerçektir ki, bölge köylerinin istisnasız tamamı, maddi ve manevî bir geri kalmışlık içinde bulunuyordu. Bu, devletin bölgeye yönelik politikalarının doğal, beklenen, hatta istenen bir sonucuydu. Cumhuriyet öncesinden başlayan İttihat ve Terakki politikaları, cumhuriyetle beraber aynen devem etmiş, Şeyh Said Kıyamı ve sonrasında da cezalandırma ve "terbiye" amaçlı olarak daha katı bir şekilde, tavizsizce uygulanmıştır. 36/99 |