kimlikleri yok sayan, ülkedeki etnik zenginliğe rağmen tek bir ırkı kutsallaştıran bir devlet içinde terör örgütleri zemin bulamayacak da nerede bulacak? Hiç kimse kusura bakmasın, ama kuruluşundan bu yana her zaman terörle birlikte yaşamış ve terörsüz bir anı bile geçmemiş olan bu devlet, suçu kendisinde aramalıdır. Hem insanların terörist olması için bütün şartları oluşturup buna zemin hazırlayacaksınız, hem de terörden şikâyet edeceksiniz. Bu, bir çelişkidir. Terör örgütlerinin ortaya çıkmasında da, insanların teröre bulaşmasında da tek suçlu, teröre götüren sebepleri ortadan kaldıramayan devlettir. 3-Sayfa 15. ve 16 da, 'Psikolojik sebepler' başlığı altında her çeşit örgüt mensubuna ağır hakaretler içeren ifadelere rastlıyoruz. Savcı ve Hâkim gibi hukuk adamlarına yakıştıramadığımız ifadeler arasında şunlar yer alıyor: "Sosyopat,,.psikopat, madde bağımlısı, ahlak duygusundan mahrum olma, zihni dengesizlik, vücut ve ruh bakımından hastalık..." Başka örgütleri bilemeyiz ama Hizbullah Cemaatine mensup kardeşlerimizin hiçbiri bu ağır hakaretleri hak etmemiştir. Hatta en ağır işkencelere maruz kalarak işlemediği suçlardan dolayı ceza alan ve 15 yılı aşkın bir süredir haksız, hukuksuz yere zindanlarda çile çeken Müslüman kardeşlerimizin tamamının akıl, ruh ve beden sağlığı, normal bir insandan daha aşağı değildir. Zaten 2000/182 Nolu dosyanın gerekçeli kararında bu tekzip edilmiş ve sayfa 34-35 de yer alan "Askeri Kanat Birimlerinin Eylem Türleri" başlığı altında verilen bilgilerin son paragrafında, aynen şunlar söylenmiştir: "Askerî kanattaki şahıslar yaptıkları her eylemden sonra şükür namazı kılarak kendilerini daha bağlayıcı hale getirirler, eylemi Allah rızası için yaptıklarına inanırlar. Örgüt evinde nöbet tutarlar, dinî vecibeleri eksiksiz yerine getirirler, kendilerini geliştirmek amacıyla bol kitap okurlar, evde haremlik selamlık uygulanır." Takdir edilir ki, dini vecibeleri eksiksiz yerine getiren, kendilerini geliştirmek amacıyla bol kitap okuyan, bulundukları yerde ve evlerde İslamî kurallara karşı son derece hassas olup haremlik-selamlık uygulayan kişilerin "Sosyopat, psikopat, madde bağımlısı, ahlak duygusundan mahrum olma, zihni dengesizlik, vücut ve ruh bakımından hastalık..." halini taşımaları düşünülemez. 4-17. sayfaya kadar olan kısım okunduğunda, adeta PKK için hazırlanmış bir gerekçeli karar görüyoruz. Tamamen teorik bilgilerle PKK ya da benzeri bir beşeri ideolojiyi güden örgüt düşünülerek yazılan bu bilgiler, Hizbullah gibi nev-i şahsına münhasır bir cemaati tanımlamaktan çok uzaktır. 5-17. sayfada "Terör odaklarının uyguladığı safhalar" kısmında hazırlık aşaması için; "Toplantı, gösteri yürüyüşü, miting, grev ve sendikal faaliyetler" zikredilmiş. Bu demokratik hakları, terör odaklarının uyguladığı safhalar içerisinde zikretmek talihsizliktir. Bu ifadeler; "Agresif, asabi ve şüpheci" bir devlet mantığının tezahürüdür. Hem bu hakları vereceksiniz, hem de bu haklardan istifade edenleri şüphe altında tutacak ifadelerde bulunacaksınız. Demek ki devlet, bu hakları kullanan herkese şüpheyle bakıyor. 6-18. sayfada; "Dördüncü Aşama (İç Savaş)" bölümünde yine paranoyak devlet mantığı sergilenerek şu ifadelere yer verilmiştir: "Bu safhanın hedefi yönetimi ele geçirmektir. İçten çökertme tekniğinin son adımı olan bu aşamada, artık çeşitli bölge, yerleşim yeri ve hatta büyük şehirler ele geçirilerek üsler kurulur. Devlet güçleri ile açıkça silahlı mücadeleye girilir, kurtarılmış bölgeler kendi teşkilatlarını birleştirerek düzenli illegal birlikler tesis edilir. Bu esnada dış güçlerin para, malzeme, personel ve teknik yardımları ile iç savaş başlatılarak içten çökertme işlemi tamamlanır," Yukarıdaki ifadelere bakıldığında, tam bir paranoyak ruh hali içinde yazıldığını söylemek mümkündür. Eminim ki, bu satırları yazanlar dahi ne dediklerini ya anlamamışlar, ya da acemi komplo teorisyenlerinin cılız teorilerinden esinlenerek mantık örgüsü kurulmasa da bir şeyler yazma gereği duymuşlardır. Çünkü yukarıdaki cümleler, kendi içinde dahi çelişkiler barındırmaktadır. Mesela; bölge, yerleşim yer: ve hatta büyük şehirler ele geçirilip üsler kurulmadan önce devlet ile hiç açıktan silahlı mücaaeiese girişilmeyecek ki, ancak üsler kurulduktan sonra böyle bir mücadeleye girişileceği idiasında bulunuluyor? Acemi komplo teorisyenleri ya da masa başında 'Terör uzmanı' 26/99 |