Günümüzde ne yazık ki bütün İslam coğrafyası ya direkt, ya da dolaylı olarak emperyalistlerin işgali altındadır. İşgal altında bulunan İslam topraklarında namuslar heder edilmekte, ırzlar çiğnenmekte, kutsal mekânlar kirletilmekte, toplu katliamlar yapılmakta, yer altı ve yer üstü zenginlikleri talan edilmekte, Müslümanlar horlanıp izzet, şeref ve onurları ayaklar altına alınmaktadır. Bu işgale karşı koymak ve işgali sona erdirmek için yapılan cihada gücü ve durumuna göre fiili, mali ya da sözlü olarak katkıda bulunmak bütün Müslümanların üzerine bir farziyettir. Bu yükümlülük, eğer vazifeyi icra eden yeteri kadar Müslüman yoksa farz-ı ayn, görevi yerine getiren yeteri kadar Müslüman bulunduğu takdirde ise farz-ı kifaye olmaktadır. Bu, fikhi bir meseledir ve detayları bu savunmanın konusu değildir. İşte bazı Müslümanlar, bu fiili mücadeleyi ve cihadı çeşitli yol ve yöntemlerle yapıp İslam düşmanlarına ve emperyalîstlere maddi ve manevi anlamda olabildiğince "zarar vermeye çalışmaktadırlar. Bunu yaparken, bazen usul hatası yapabilmekte ve faydalı olmaya çalışırken, İslam düşmanlarının eline, İslam'a ve Müslümanlara karşı karalama amacıyla kullanabilecekleri türden malzeme verebilmektedirler. Örneğin; İslam düşmanlarının bir antipropaganda yöntemi olarak dillerine doladıkları "İslamî terör" ya da "Dinci terör" gibi kavramlara, ne yazık ki samimiyetlerinden şüphe etmediğimiz Müslümanların benimsedikleri usul ve yol yanlışlığından kaynaklanan icraatların da dolaylı olarak katkısı olmuştur. Elbette bu kavramları ortaya atan İslam düşmanları ortada hiçbir sebep olmasa bile, İslam'a ve Müslümanlara zarar vermek için ellerinden geleni yapacaklardı. Biz, İslam düşmanlarının amaçlarını gerçekleştirmede dolaylı olarak katkıda bulunan tüm Müslümanların niyetlerinin halis olduğuna inanıyoruz. İşte detaylı izahını lüzumsuz gördüğümüz bu kutup karşısında bazı kesimler "İslamî terör" kavramının yanlışlığını göstermek adına, İslam'ın hoşgörü ve barış dini olduğunu savunmuşlardır. Elbette İslam hoşgörü ve barış dinidir. Ama söz konusu Müslümanlar, "hoşgörü" ve "barış"a getirdikleri yorumla ve İslam'a yapılan birçok çirkin saldırıya bu kavramlara dayanarak gösterdikleri duyarsızlıkla, çoğu zaman İslam'a haksızlık etmektedirler. Oysa Peygamberimiz, savaşlar yapmış ve savaşlarda çeşitli yaralar almış bir peygamberdir. Bunun yanı sıra hoşgörüsü, yumuşaklığı ve güzel ahlakıyla en azılı İslam düşmanlarının dahî gönlünü fethedebilmiştir. Hizbullah cemaati İslam'i bir bütün olarak kabul eder. İslam'ın belli yönlerini alıp da diğer yönlerini görmezden gelen, örtbas etmeye çalışan bir cemaat değildir. Hizbullah'a göre İslam ancak topyekûn bir kabul ve yaşantı ile hakikî hüviyetine kavuşur. Dolayısıyla Hizbullah Cemaatine göre İslam, ne sadece kılıç dini, ne de sadece merhamet dinidir. İslam yeri geldiğinde kılıç, yeri geldiğinde de merhamet dinidir. Bunu Resulullah Aleyhisselatu Vesselam'ın pratik hayatında görmek mümkündür. Cemaat de Resulullah Aleyhisselatu Vesselam'ın mübarek siretini yani onun hayatını kendisine örnek almış, yeri geldiğinde şefkat ve merhametin en güzel örneklerini sergileyerek affedici olmuş, yeri geldiğinde de, İslam düşmanlarına karşı hak ettikleri şiddetle karşılık vermiştir. 6-Terör ve Cihad'a Bakışımız Terör kavramı tıpkı Laiklik kavramı gibi sağa, sola çekilmeye müsait, esnek bir kavramdır. Büyük ölçüde uluslararası çıkar hesaplarının gözetilmesi nedeniyle "benim teröristim kötü, senin teröristin iyi" şeklinde sığ yaklaşımlar terör kavramını daha karmaşık hale getirmiştir. Yıllarca özgürlük fedaileri olarak takdim edilen bazı örgütler, çıkarlar gerektirdiğinde teröriste dönüşüyor ya da benzer nedenlerle terörist kabul edilenler bir anda özgürlük fedailerine dönüşebiliyor. Örneğin PKK birçok devletin gözünde özgürlük savaşçısı yapan tek şey uluslararası çıkar hesaplarıdır. Yoksa PKK dün ne idiyse bugün de aynıdır. Değişen hiçbir şey yok. Türkiye tarafından terörist olarak kabul edilmeyen Çeçen mücahidler, Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması sonucunda terörist oluverdiler. Bu örnekler yaşadığımız dünyada hayli fazladır. Hizbullah cemaatine terör örgütü, mensuplarına da terörist deniliyor. Bunu, bize yapılabilecek en ağır hakaret olarak kabul ediyor ve söz konusu hakareti müddeilere aynen iade ediyoruz. 19/99 |