kanun, yasa, organizasyon veya yapılanma olmamalıdır. Hukuk sistemi de hakeza Yüce İslam Şeriatının evrensel, çağlar üstü, eskimeyen ve kıyamete kadar geçerli olan normlarına göre olmalıdır. Dünyada geçerli olan tek adalet, Yüce Allah'ın İslam Şeriatı içine dere ettiği adalettir. Bunun dışında kalan bütün hukuk sistemleri, bütün yönetimler, bütün rejimler, adına ne denilirse denilsin, bu ister sosyalizm, isterse demokrasi olsun; ister ırki temele dayanan Nazizm, faşizm ve Kemalizm gibi ideolojiler, isterse totaliter sistemler olsun, bütün ideolojiler ve sistemler insan yapımı olmak bakımından zulüm doğurmaktadır. Zira insanın ihtiyacını en iyi bilen, onun yaratıcısı olan Yüce Allah'tır. İslam hukuk sistemi 1400 yıllık sürekli yenilenen ve güçlenen bir bilgi ve tecrübeye sahipken günümüzün beşeri sistemlerinin tarihi tecrübeleri, bir insanın ömür süresi kadardır. Örneğin; Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu 1923'ten günümüze 85 yıl gibi kısa sayılacak bir zaman geçmişken, anayasa defalarca ya kökten değiştirilmiş, ya da yamalarla eksiklikleri giderilmek zorunda kalınmıştır. Laik Kemalist Cumhuriyet rejimine karşı oluşumuzun en temel nedeni, gayri İslamî oluşudur. Çünkü bu sistem Allah'ın haram kıldıklarını helal, helal kıldıklarını da haram kılmaktadır. Haram olması gerekip de devlet eliyle helalleştirilen; bunun tam tersi, helal olması gerekip de yine devlet eli ve zulmüyle haramlaştırılan şeyler o kadar çoktur ki, bunların örneğini vermek sayfalar alacağından, bunun tartışması ayrı bir zaman, zemin ve platformda yapılmalıdır. İşte tüm bunlardan dolayı devlet rejimi, gayri İslamî bir rejimdir. Cemaatimizin devlete, devletin laik yapısına ve laikliğe bakışı bu şekildedir. Bize göre bu sistem, zulüm sistemidir. Bir Müslüman'a laikliğin gayri İslamî kurallarını dayatmak, zulümden başka hiçbir şeyle ifade edilemez ve hiçbir haklı gerekçe öne sürülemez. Bu nedenle Hizbullah cemaati bu zulmü mümkünse bertaraf etmek ya da an azından asgari seviyeye düşürmek için Müslüman halkın bilinçlendirilmesi gerektiğine inanır. 5-Hizbullah Cemaati Mu'tedildir Asrı Saadetten kısa bir süre sonra, gerek İslam'ın değişik şekillerde yorumlanması, gerekse bazı fıkhi meselelere farklı açılardan bakılması sebebiyle mezhepler doğmuştur. Sonrasında ise büyük ölçüde belli başlı mezheplerin dairesi içinde, yine farklı yorumlardan dolayı birçok cemaat, fırka, grup ve tarikatlar ortaya çıkmış, bu durum günümüze kadar artarak devam etmiştir. Yaşadığımız bu çağda da benzer sebeplerden dolayı birbirinden farklı çok sayıda İslamî anlayış varlığını sürdürmektedir. Hizbullah cemaati olarak tüm farklılıkları İslam'ın temel esaslarına ve nasslarına aykırı düşmedikçe, yüce dinimizin bir zenginliği olarak kabul ediyor ve bu durumun Müslümanlar için dinin yaşanması yolundaki kolaylıklar olduğunu düşünüyoruz. Günümüzde İslam'ın farklı yorumlanması sonucu ortaya çok sayıda anlayış ve bu anlayışa bağlı çok sayıda cemaat ve tarikat çıkmışsa da, aslında çok belirgin iki kutup da doğmuştur. Tüm cemaatler bu iki kutuptan birine bir şekilde meyleder. Bu kutuplardan biri, İslam'ın kılıç dini olduğunu ön plana çıkarıp rahmet yönünü sönük bırakırken; bir diğeri de, İslam'ın rahmet dini olduğunu ön plana çıkarıp kılıç dini olduğu yönünü ya hiç göstermez ya da yok denecek kadar sönük bırakır. İşte İslamî cemaat ve oluşumlar arasındaki ayrılık da bu minval üzere olur. Tüm cemaatleri bu iki kutuptan birine dağmedip suçlamak ve yermek gibi bir niyetimiz yoktur. Elbette her iki ucun arasında durup İslam'ın 'vasat din' yani orta yolu benimseyen bir din olduğunu kabul eden ve uçlarda bulunan grupları birbirine yakınlaştıranlar da vardır. Peygamber Efendimiz bir defasında "Ben kılıç peygamberiyim" demiş, bir defasında da "Ben rahmet peygamberiyim" diye buyurmuştur. Hz. Peygamber'i sadece kılıç peygamberi olarak görüp diğer yönlerini göz ardı etmek, ortaya Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği dinden çok farklı bir din anlayışı çıkaracaktır. Aynı durum Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselamın tüm özellikleri için geçerlidir. Yani Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselamın sadece bir yönünü rehber edinip "Din işte budur" şeklinde bir iddiada bulunulursa, birçok sıkıntı meydana gelir. 18/99 |