TEORİK YÖNÜYLE HİZBULLAH İslamî Cemaat veya diğer gayri İslamî örgütleri tanımanın en iyi yollarından birisi, lider veya lidere yakın isimlerin yazdığı kitapları incelemekten geçer. İhvanı Müslimin teşkilatı; Hasan e!-Benna, Abdulkadir Udeh ve Seyyid Kutub'un kitaplarıyla anlaşılabilir. Lübnan Hizbullah'ı; Abbas Müsavi, Allame Seyid Hüseyin Fadlallah veya Hasan Nasrallah'ın hayatlarıyla beraber kitaplarıyla anlaşılır. Aynı şekilde İran İslam Devrimini tanımak için de İmam Humeyni, Mutahhari ve Ali Şeriati'nin yazdıkları incelenebilir. Yine sosyalizmi tanımak İçin Kari Marks'ın ünlü 'Das Kapital'i, Nazi Faşizmini anlamak için de Adolph Hitler'in 'Kavgam' adlı kitabı yeteri kadar fikir verebilir. Bu örneklen her ideoloji, her hareket, her devrim, her fikir akımı için çoğaltmak mümkündür. .. Hizbullah Cemaati'nin bu şekilde tanınması Ve öğrenilmesi ne yazık ki mümkün olamamıştır. Çünkü Şehid Rehberimizin yayımlanmış hiçbir eseri yoktur. Şüphesiz onun birçok çalışması, İslam Ümmetinin içinde bulunduğu tıkanıklığı açacak çözüm önerileri ve hareketin dayanak ve dinamiklerine ilişkin paha biçilmez çalışmaları vardı. Ancak zaman ve zeminin merhametsizliği yüzünden bunlar gün yüzüne çıkamamış, çözüm bekleyen Müslümanlarla buluşamamıştır. Dolayısıyla Hizbullah cemaatinin tanınması ve bilinmesi, ancak kısmen ortaya çıkan pratiğiyle olmuştur. Çoğu zaman pratikten yola çıkarak teori anlaşılamaz. Hele meseleler çarpıtılarak aktarılıyorsa, durum daha anlaşılmaz hale gelir. Yaşadığımız ülkede, basının büyük çoğunluğunun Siyonistlerin güdümünde olması, laik sistemin İslamî söylemle yola çıkanlara karşı tahammülsüzlüğü gibi nedenlerden dolayı, Hizbullah Cemaati hakkında "Vurun abalıya" politikası güdülmüştür. Hatta legal platformda, radikal söylem ve eylemlerde bulunmayan, her türlü icraatı kanunlar çerçevesinde cereyan eden en ılımlı İslami Cemaatler dahi, her fırsatta yerden yere vurulmaktadır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bunun örnekleri sayılamayacak kadar çoktur. Bu nedenle, bu bölümde Hizbullah'ın düşünsel yapısını ve güncel meselelere bakış açısını, kendi gördüklerim ve yaşadıklarımla izaha çalışacağım. Çünkü Hizbullah Cemaati'ni bir savunmanın konusu yapmak ve en ince ayrıntısıyla, bütün yönleriyle ortaya koymak mümkün değildir. İnşaallah bu aşamadan sonra, hem Rehberimiz Hüseyin Velioğlu'nun ve hem de Hizbullah Cemaati'nin tanınması ve Müslümanların onların tecrübelerinden istifade etmeleri için Cemaat'in tüm safhalarında mücadele etmiş ağabeylerimiz ve kardeşlerimiz, yaşadıklarını ve gördüklerini, kendi pencerelerinden anlatarak, 'Kendi Dilinden Hizbullah' serisini oluşturacak ve ümmetin istifadesine sunacaklardır. 1-Akidevi Olarak Hizbullah Her ne kadar malumu ilam etmek olsa da, Hizbullah'ın akidesini net bir şekilde hatırlatmakta fayda vardır. Bu sayede ileri geri konuşup bizi tekfir eden, Harici yaftasıyla gözden düşürmeye çalışan veya değişik tanımlamalarda bulunan fikri akrabalarımız ya da düşmanlarımız, Mahkeme-i Kübra'da "Bilmiyordum" bahanesine sarılmasınlar. Hizbullah Cemaati; Rabb olarak Cenab-ı Allah'ı, Peygamber olarak Hatemü'n-Nebiyyun olan iki cihan güneşi Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhisselatu Vesselam'ı, Kitap olarak son ve değişmez, kıyamete kadar baki kalacak, her çağda insanlığın hastalıklarına şifa kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'i ve bütün bunların tabii sonucu olarak da Kur'an ve Sünnet çerçevesinde hareket etmeyi şiar edinen İslamî bir cemaattir. Cemaatimiz; Ashabın çizgisini takip eden, selef-i salihini öncü olarak kabul eden, İslam tarihi boyunca, etnik ve bölgesel farklılıklarına bakmaksızın İslam için mücadele etmiş İslam Âlimleri ve Önderlerinin görüşlerinden ve hareket metodlarından istifade eden, dolayısıyla sorunlara ve bunların çözümlerine geniş bir perspektifle bakabilen örnek bir cemaattir. Cemaat mensuplarının büyük çoğunluğu Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat mezheplerinden birisi olan Şafii, geriye kalanın neredeyse tamamı da Hanefi Müslümanlardan oluşmaktadır. Bundan anlaşılması 12/99 |