Her türden karalama kampanyası, gerçeklerin saptırılması, iftira furyası ve hakikatlerin ters-yüz edilmesiyle ilgili yapılan faaliyetlerin büyük kısmı bilinçli, az bir kısmı da bilinçsizce yapılmıştır. Bu faaliyetlerin en büyük amacı, Müslüman halkımızın gönlündeki Hizbullah sempatisini düşmanlığa dönüştürmektir. Bir insana ya da bir topluluğa yapılabilecek en büyük zulümlerden biri, ona savunma hakkı tanımadan yargılamaktır. Oysa bir hadisenin anlaşılması, tarafların tümünü eşit ve adil bir şekilde dinlemekle, söz hakkı vermekle mümkün olur. Mesela 10 yıldır yargılandığımız bu ana davada hiçbir hâkim veya savcı çıkıp da merak için bile olsa; "Niçin ve nasıl kuruldunuz, amacınız ve hedefiniz neydi, ne derdiniz vardı ki PKK ile vuruştunuz, size bu çatışmada yardım eden oldu mu?" türünden hiçbir soru sormadı. Âcâba propaganda yapmamızdan mı endişe edildi, soranları tersleyeceğimizden mi korkuldu, bilemiyoruz. Ama görünen ve bilinen o ki, üzerimize vurulan damga ile yargısız infazla kurban edildik. Bu savunmanın temel amacı; Hizbullah Cemaatini, içinde yaşadığım ve görebildiğim kadarıyla ortaya koymak, kafalarda bulunan pek çok soruya somut örneklerle cevap vermek, doğru bilinen ancak hakikatte yanlış olan kimi bilgileri düzelterek merak edilen bazı soruların yanıtlarını gerçek haliyle ortaya koymak, bu vesileyle tarihi sorumluğumuzu yerine getirmektir. 3/99
|