“Allah’a ve Resülüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider, Sabredin! Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (enfal-46) Zeyd b. Erkam (ra)’dan rivayetle Resülüllah (sav) şöyle buyurmuşlardır. “Dikkat edin! Ben, sizin aranızda iki ağır yük bırakıyorum. Bunların biri Allah (cc)’nin Kitabı’dır. O Allah’ın ipidir. Her kim ona tabi olursa , doğru yolda ve kim terk ederse, delalette olur.” (müslim fedail-37) Kavmi, rengi, dili ve bölgesi ne olursa olsun fark etmez. Islam Milletinin bir ferdi olmuş ve iman kardeşleri birer muvahhid mümine verilen ilahi bir emirdir bunlar. Bütün ümmet Allah (cc)’un ipi olan Kur’ana sarılacak, dağılmayacak ve birbirlerinin kıymetini bilecekler. Allah ve Resülüne itaat edecek, aralarındaki bütün problemleri İslam’a göre çözecekler. Kavimlerini, Aşiretlerini, kabilelerini, ırklarını, renklerini ve dillerini, ön plana çıkarıp birbirlerine üstünlük ve ben büyüğüm demeyecekler. Irkçı ve milliyetçi duygularla hareket etmeyecekler. Eğer ırkçı ve ulusalcı gibi büyük bir hataya düşecek olurlarsa, İslam ümmetti için korkunç bir felaketle parçalanırlar. Bunu yaptıkları zaman Cemaatte ki Rahmet, ayrılık azabına döner. Böyle oldumu büyük yılgınlığa düşerler ve ümmetin gücü kuvveti kaybolur. Birlikleri dağılır, güçsüzleşir ve düşmanlarına bir lokma ekmekten daha kolay yutulur bir hale gelir. Parçalara bölünmüş ve birbirine düşmüş ümmetin sonu eziyet ve cefalarla dolu olur. Işte bu felaketin en önemli ve baş sebebi ırkçılık-milliyetçiliktir. Islam ile şereflenmiş olan kavimler, iman kardeşiliği ile kardeş oldularsa diğer kavimleri üstün geleceklardir. Yok islam ile değil de sadece kavmiyet duyguları ile ayrılırlarsa kendilerini parçalanmaya götürmüş olurlar. Çünkü islam birleştiriçidir, ayrılıkçılğı da sevmez. Dünyanın hakimiyetini elinde tutan islam milletleri, ırkçılık hareketleri ile parçalara ayrılmışlardır. Bu parçalar da birbirlerine düşman kesilmişlerdir. Islam ümmetini parçalanmakla kalmayıp aynı zamanda kendilerini yutacakları lokmalar haline getirmişlerdir. Iste islamı bu şekle getiren ve ondan intikam almakla kalmayıp, aynı zaman da ümmetin de birbirine düşürmeyi başarmışlardır. İslam düşmanları dün ne yapmışlarsa bu günde aynı tuzaklarla ümmeti parçalamışlardır. Şeytanın kendilerine gösterdiği tuzakları kullanarak islam ümmetini kandırmışlardır. Onları şeytanlarının tuzağı olan ulusalcılık hareketleriyle, iman kardeşliğini ortadan kaldırıp onları birbirinden ayırmışlardır. Onlara din bağı yerine kan bağını ön plana çıkarmaları için ulusalcılık hastalığını yaymışlardır. Maalesef islam ümmetine düşman olanlar ve şeytanların tuzakları olan cehalet, gaflet ve ihanetin sonucunda bu islam milleti düşmüştür. Bu düşüş öyle bir düşüştü ki, Allah (cc) kardeş ilan ettiği müslüman kardeşien karşı silahlanarak katliyanlarla ortadan kaldırmaya çalıştılar. İslam milletinin ferdleri olan muvahhid müminler, islam düşmanlarının bu şeytani plan ve tuzaklarının farkına varmalı ve tuzaklara düşmemelidir. Tuzaklara düşmüş olan insanlı, kavimleri ve kabileliri de uyarmalıdırlar. Onlara doğruyu gösterip yanlışlarından onları geri çevirmilidirler. Bu bütün islam ümmetinin üzerine farz’dır. Bu farzıyet hak edilen şekilde yapıldığı zaman iyi bir sonuç verir. Düşmanları tarafından dağıtılan ve parçalara bölünen islam ümmeti yeniden bir araya geleceklerdir. Ve vahdete kavuşacaklardır. Bir ata sözünde denildiği gibi “su uyur düşman uyumaz” prensibini kendilerine kaide almalıdırlar. Bunu unutmayan müminler, ümmetin birliğini istemeyenler ve islam milletini parçalamaya çalışan göçlere karşı dururlar. Bu duruşlarını uyanık, sabırlı ve direnerek yaparlar. DEVAM EDECEK… Hatip İBRAHİMOĞLU |