Yeryüzünün en mustaz’af milletleri sıralamaya koyulsa kesinlikle ilk üç içerisine biz Kürdlerin gireceği kesindir. Kürt kavmi olarak bulunduğumuz coğrafyalarda ki, Türkiye, Irak, Suriye, İran, Lübnan, Ermenistan, Gürcistan, Rusya içerisinde bir çeşit ikinci-üçüncü sınıf, kendi topraklarının zencisi, emeği sömürülüp, sahipsiz bırakılan bir kavim/ bir ırk durumundayız. İslam dininin bu yetim ve gayret timsali evladları, bulundukları yönetimlerin hiç birinden ne yazık ki hakkıyla şefkat elini kafasında görmemekle beraber devamlı tehdit, tagyir ve aldatmayla yüz yüze kalmıştır. Özellikle Türkiye sınırları içerisinde Türk olan Müslümanlar; Laik ve Milliyetçi zihniyeti, Müslüman Kürtlere tercih etmekteler ve yeri gelince bununla gurur duymaktalar. Diğer tarafta; eylem ve söylemlerinden de anlaşılacağı gibi BDP/PKK zihniyeti de; Laik T.C zihniyetini Müslüman Kürdlere tercih etmektedir. Ve bunu da kapalı kapılar ardında değil, belki de en birinci ağızdan basın ve kameralar karşısında defalarca dile getirmekteler... Peki gerçekte BDP/PKK zihniyeti biz mazlum ve mustaz’af Kürd halkından neler almıştır? Ve karşılığında ne vermiştir? Yada böyle soralım kökleri Kürdistan çoğrafyasınında bulunup dal ve budakları (Allah’a hamd olsun) tüm Türkiye’yi saran Hizbullahi harekete bu düşmanlık ve kinin sebebi nedir? Hizbullah’i hareket’e olan düşmanlığı her ortamda dillendirmenin, bunu Laik, Kemalist T.C’e şikayet’e varırcasına “Aman ha bizim eksikliğimiz Hizbullah’ın varlığı demektir”’e gelen cümleler sarf etmek, hangi kitap’a sığan laflardır? Soruyorum; madem Kemalist ve Laik T.C’nin o kadar hayranısınız! neden bunca yıldır bu garip ve mazlum Kürd kavminin saf ve bakir duygularıyla oynadınız? Ve oynuyorsunuz? Neden Hizbullah’i hareket’e sırt çıkmıyorsunuz? Peki Hizbullah’i harekete sırt çıkmıyorsunuz! Peki neden söyleminde bulunduğunuz Kürd kavmine sahip çıkmıyorsunuz? Hangi gün, fakir bir Kürd’ün kapısının önüne bir parça ekmek bıraktınız? Hangi gün şefkat eli uzattınız? Bunu yapmamakla birlikte yokluktan dilenen Kürtlerin kuru ekmeğine talip olup ellerinden zorla almadınız mı? Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında T.C’nin eline geçtiği ve görüntülerinin yayınlandığı o ucaktaki üç-beş gevande mitcinin ellerini birbirlerine çakmaları bizi üzmüştü, sebebiyse bir kesim mazlum Kürdlerin ümit bağladığı bir yapının lideri yakalanmıştı. Kendi çevremden kaç kişiye şahidim ki “Keşke Abdullah Öcalan bize sığınsaydı biz en azından onu korur, bu zalimlerin eline düşmezdi”demiştik. Abdullah Öcalan’ı seviyor muyuz? Düşüncelerini seviyor muyuz? Veya benimsiyor muyuz? Hayır... Sebebi ise kendilerinin söylemlerinde ve eylemlerinde görülmektedir. Ama buna rağmen Hizbullah her evrede ve dönemde olduğu gibi Hem Türk asıllı Müslümanlara karşı ve hemde BDP/PKK yine ağabeyliğini yapmıştır. Ağırbaşlılığını korumuştur. 1990’larda Abdullah Öcalan Ergenekoncu Yalçın Küçük, Doğu Perinçek vb. kol-kola dağlarda dolaşırken bize Hizbe-kontra dediniz! 2000’li yıllarda Abdullah Öcalan’ı paketleyip T.C’nin kucağına sunan İsrail’i stratejik dost kabul ettiniz! Kemalistleri, Hizbullah’i harekete tercih ettiniz! Bizi Kürd HAMAS’ı, kendinizi ise zalim ABBAS diye adlandırdınız! Dün; DİN Afyondur dediniz! Cesur Kürtler ZERDÜŞT’tür dediniz! Şimdilerde Cuma namazlarında boy göstermektesiniz! Saymaya devam etsem inanınız ki, onlarca sayfa çelişki, akıl ve mantıka ters düşen icratlarınızı sayabilirim! Bence her şeyden önce BDP/PKK’nin başta Kürd halkı olmak üzere bölge insanlarının ihtiyaçlarını iyi okuması ve buna bağlı olarak orta-uzun ve kısa vadeli plan ve projeler ortaya koyması... Özellikle Hizbullah Cemaatiyle sürtüşmekten ve polemiğe girmekten vazgeçmesi... Halkın maneviyatıyla ve kudsiyetleriyle savaşmaktan el etek çekmesi... Cuma namazlarıyla birlikte Kürd halkından şimdiye kadar aldıkları maddiyatı bir şekilde geri döndürmesi, bunu yaparkende fikir, ideoloji, yandaş, akraba ayrımı yapmadan tüm ihtiyaç sahiblerini kapsaması... BDP/PKK kendi ayakları üstünde durma, kimseye alet olmama diye bir endişe taşıyorsa bunlara kulak vermelidir. BDP/PKK’nin bu çerçevede yeni stratejiler belirlemesi gerekmektedir. Bugünün konjektöründe görünen o ki, kimse BDP/PKK’ya bu hakikatleri söylemiyor ve göstermiyor. Veya şöyle desek daha bir gerçekçi olacağa benziyor; BDP/PKK’nın stratejistleri, sosyologları, toplum mühendisleri, bu konularda dirayetli, cesur ve zamanı yerinde ve iyi okuyan uzman elemanlarının olmadığını, var olan elemanların ise fanatik taasupcu, zamanı iyi değerlendiremeyen müzelik elemanlar olduğunu göstermektedir. Müzelik elemanlar diyorum Çünkü; son zamanlarda Özellikle İslami kimlikli derneklere yapılan saldırılarla BDP/PKK eski yanlışlarına devam ettiği, Müslüman halk nezdinde ha bire eksi puan almakla kalmayıp, halk nezdindeki meşrutiyetini yitirmektedir... Ve kendileri bunu hala idrak edememekteler! Bu haliyle BDP/PKK’yi anlamış değilim, kendi bağrına hançer saplayıp da ortalıkta kahraman vari dolaşan başka yapı/hareket (israil uşağı ABBAS müstesna) tanıyan-duyan-bileniniz var mı? HAYAT VE HÜRRİYETİN GERÇEK SAHİPLERİNE SELAM OLSUN. ORHAN YAPICI |