Hamd Allah’a, Selat Resulune (sallahu aleyhi vessellem), selam Müminlere olsun! Sofu Babanın hesabına gelmediği, sıkıştığı zaman anlatmış olduğu fıkrayla başlayalım; Sofu Babanın da kim olduğunu sormayın! Sordunuz sanki öylemi? Sofu Baba; her kelime, belkide daha aşağı insek her harf için anlatacak bir meselesi, fıkrası, anısı olan pür neşe bir kardeşimiz... Bu kısa ve pekde aydınlatıcı olmayan girişten sonra fıkramızı anlatmaya başlayalım. Adamın biri yabancı bir beldeye gider. Elektrik direğinin altında iki kişinin cedelleştiğini görür ve onlara yaklaşır. -biri elektrik lambası için bu aydır der. -öteki yok kardeşim bu güneştir der. Ve bu konu üzerine tartışır dururken, birinin kendilerine doğru yaklaştığını görüp, ona sorarlar. -kardaş bu güneş midir? Yoksa ay mıdır? -bizimki elektirik direğinin lambasına bakar ve valla kardaş ben buranın yabancısıyım der. Yani ne? der gibisiniz... Hani seçim dönemine girilmiş, herkes bir şeyler atıp tutuyor ya! Bari ayakları yere basan, bazı realitelere değinmek istiyorum. Seçim sürecinde Hz. Ömer(r.a)’in adaletinden dem vuranlar, aman efendim “Fırat’ın kenarında kurt kuzuyu kapsa hesabı benden sorulur”u kendilerine seçim sloganı yapanlar, akabinde tüyü bitmemiş yetimin malını kaçırıp orda burda yiyenler, milletin manevi kişiliğiyle dalga geçen, halkın fikirleriyle hakaret eden, ulu orta sövme cesareti gösteren bu millete Fransız, kazak tipli jakubenler gördük. Yerine geldi kendilerine “ulusun atası”, “Milli Şef”, “Baba” “Ana” “Amca” zart zurt onlarca isim takıp ha bire sömürdüler, ha bire sömürdüler. Mason localarında aldıkları kararları yabancısı oldukları bu halka dayattılar da dayattılar. Ve bu olay Tom ve Jerry çizgi filminde olduğu gibi,ne biz akıllandık ve ne de bizi yönetecek adaylar uslandı ve sanki bu çizgi film kuşaklar boyu sürecek gibi. Tayyip bey’in partisi, sloganı ve hareket çıkışı “Adalet ve Kalkınma” olarak belirlenmişti geçen 8 yıllık süreç göstermiştir ki, Tayyip bey dahi bizim fıkradaki arkadaş gibi zoru görünce “valla ben buranın yabancıyım” deyip topu taca atmıştır. Adalat diyorsunuz, ama “kastım siz değilsiniz”i ekliyorsunuz! Sivil toplum kuruşları diyorsunuz, “siz şöyle şu kenarda kalın, size güvenmiyoruz potansiyel suç işleme aday adayısınız” diyorsunuz! Vucudunun %90’ı felçli olan, affınıza sığınarak kendi hiç bir ihtiyacını tek başına karşılayamayan ve 1992 yılından beri cezaevinde bulunan Fikret Bayram kardeşimiz hangi adalet ölçüleriniz doğrultusunda dört duvar arasında tutuyorsunuz? Turgut Özal’dan, Süleyman Demirel’den, Ahmet Nejdet Sezer ve bu gün Abdullah Gül... dile kolay 4 tane Cumhur’u kâle dahi almayan başkan geldi gidiyor. Fikret kimsenin umrunda değil. Bu arada bırakılan yandaş düşünceli mahkumların sayısı ve yaşantıları ortadayken... “Ne o usta! topu taca mı atacaksın, ben buranın yabancısıyım mı diyeceksin” Peki adalet söyleminiz nereye gitti? Bu yola niye çıktınız? Sırat köprüsünde “tutun bunları bunlar mesullerdir, zincirleriyin bunları” diyeceklerini duymadınız mı? Şehidler Kervanı 9 isimli kasetin 8.parçası Sebirkeşe dava islam isimli ezgi hayal ürünü değil, T. C zindalarında yakalanmış oldukları hastalıklar sonucu Şehid olan Mümin kardeşlerimizdiler. Musa abimiz, Halil, idris, Ahmet, Seyyid Ali, Cahit... Allahu Teala bu kardeşlerimizin Cennetteki makamlarını öyle bir yükseltsin ki, bu asırda mazlum olmak ve mustazaf olarak can vermenin ne kadar kıymetli olduğunu dosta düşmana göstersin. Amacım ajitasyon değil, ama ortada bir adalet varsa herkesi kapsaması gerekmektedir. Yasin Demir kardeşimiz de diğer cezaevinde Şehid düşen kardeşlerimizin durumundadır. Adli tıptan alınan rapor’a karşılık yapılan hiç bir şey yok? Ya basın kuruluşlarına ne demeli? Tüylüyü-tüysüzü günlerce manşetinden indirmeyen basın, onlarca haber kaynağına sahip olan basın kuruluşları, neden bir kez olsun insanlık namına bir işe kalkışmazlar? Özelde İslami basın kuruluşlarına ne demeli? 3-5 tane kel, laik, atatürkçü için günlerce manşetlerini seferber eden kartel medyasının bu yaptıklarından utanmazlar mı? Yasin, Fikret veya diğer kardeşlerimiz eğer Dev-sol’dan veya zırt pırt davasından içerde olsalardı şimdiye değin Afyonlu Jakoben veya Ispartalı mason çoktan bu kardeşlerimizi özgürlüklerine kavuşturmuşlardı, ama gel gör işin içinde ALLAH var... ve onun şanlı Cemaati; “HİZBULLAH” var. “Bunlar realite! Mahşer günü hesap verebilecek misiniz?” İkinci perdeyi açıyorum. Arsızın biri kameralar karşısında pişkin pişkin 70 küsür insanı sorguladım, öldürdüm diyor, oturduğu yerden! Kimse demiyor; Yavrum bu 70 kişinin cesetleri nerde? Hangi yetkiyle bunu yaptın, Gel bakayım buraya, hesab ver diyen yok. Adalet anlayışına bakın... Gözaltına giren herkes bilir Pensilvenya polisi bir cinayeti kabullenmen için yapmadığını bırakmıyor. Ama ne hikmetse ortada 70 kişinin faili olduğunu söyleyen adam ve arkasında koruma ordusu... aynı arsız “Hizbullah’ı ben kurdum” diyor Pensilvenya basını manşeti basıyor. “Büyük itiraf Hizbullah’ı ben kurdum” dedi. “Bunlarda döner ustası, eti yakmadan çevirmesini bilirler, et tam piştimi kendini satır’ın ağzında bulur, kodamanlara ziyafete sunarlar” Siz bu Firavun’un sarayında Hz. Musa(a.s) rolunu oynamaya çalışan adama bakmayın! O fakat Metin Yüksel’in katillerinin yapamadıklarını yapmanın peşindedir. Ve bunu da gizlemeden dile getiriyor. Biz tutturmuşuz yok efendim buda “İslamcıdır” diyoruz. Adam kendini yırtıyor ben Türk Milliyetçisiyim, sizin Allahınızla, kitabınızla, Şeriatinizle işim yok, benim Şeriatim varsa yoksa Türk dili ve edebiyatını Pensilvenya menfaatleri doğrultusunda geliştirmektir, biz diyoruz yok adam takiye yapıyor... Tabi Metin Yüksel’in ve davasının artık sizin için bir anlam ve önemi kalmışsa! Kimsenin Hizbullah Cemaati için valla ben buranın yabancısıyım deme hakkı yoktur... Hizbullah Cemaati bu yörenin, bu bölgenin ve tüm Türkiye’yi içine kapsayan sahanın bir gerçeği ve kaçınılmazıdır. Güneş hepiminiz bildiği gibi çamurla sıvanmaz! İster buranın yabancısı olun, ister yerlisi... Tuğyanın zindanlarında 18. yıllarına giren Çok kıymetli kardeşlerim İskender TUTAR, Şahin YAPICI, Muhammed Zeki İNAL, Mehmet DUMAN, Hüsamettin ÇİÇEK ve Naşit TUTAR başta olmak üzere tüm Yusufi kardeşlerime selam olsun. Hayat ve Hürriyetin Gerçek Sahiplerine Selam Olsun. ORHAN YAPICI |