İnsanlar genellikle bir itham veya tenkit ile karşılaştığında hemen savunmaya geçip ona mukabil davranışlar da bulunuyorlar. İnsan düşünerek, karşıdaki insanın haklılığını veya gerçeklik payını ve haksızlık payını çıkararak hareket etmelidir. Yapılan eleştiriler ve suçlamaları dikkatle analiz etmeli ona göre tenkitlere ve ithamlara karşı koymasını öğrenmelidir. Bunu öğrenmeden hiçbir zaman başarılı olunmaz. Hep yapılan işler ve ameller zararlarla sonuçlanır ve çok büyük bedeller ödenmek zorunda kalınır. Kur’an da birçok ayette “düşünmezler mi?”, “akıl etmezler mi?” , “bunda düşünen akil sahipleri için ibretler vardır” İşte insan hayatı, düşünce sistemini bu gerçekler çerçevesinde kurabildiği ölçüde mana kazanır. Başıboşluktan, hadiseler seli önünde yuvarlanıp gitmekten kurtulur. İnsan düşünerek hareket ettiği ve sözü edilen ölçülere uyduğu nispette niyetine ulaşır. Aksi halde, iyilik zannıyla kötülük de yapabilir. Dünya okulunda eğitim gören insanın ilk olarak cevabını bulması gereken sorular arasında, “Ben neyim? nereden gelip nereye gidiyorum? Vazifem nedir?” gibi sorulara verebilecek cevapları bulduğu zaman hayatını güzelleştirir. İnsanın bu sorulara cevap bulabilmesi onu bir rehbere, bir öndere, bir yol gösterici olan Salih bir topluluğa götürür. O insanın rehberi dindir, peygamberdir, kitaptır ve ona gerçek ve sıratıl müstakime gösterenlerdir. Ruhlar âleminden gelip ebedi bir hayata gideceğini oradan öğrenir. Dünya bir misafirhanedir. İnsan ise bir yolcudur., vazifeli bir memurdur. Vazifesi de her şeyden önce sahibini tanımak, onun emirleri doğrultusunda hareket etmektir. İşlerimizi yapmadan önce iyice düşünmeliyiz. Yerine göre, bilenlerle istişare etmeliyiz. Ve bu istişarenin sonucunda hemen o işi yapmalıyız. A.W. Hare de düşünceyi rüzgâra benzetir: “İnsan bir kayık, bilgi yelken, düşünce de onu yürüten rüzgârdır.” Düşünce ışıktır, harekettir, Rehberdir, mutluluk davetçisidir. Düşünce gözün görmesi, kulağın işitmesi, dilin konuşması kadar tabii ve fıtridir. Onu dizginlemek veya hapsetmek mümkün değildir. Ellere kelepçe, ayaklara pranga vurulabilir, ama düşünceler hiçbir zaman kelepçelenemez, prangalanamaz. Düşünceyi yok etmek mümkün değildir. Düşünerek hareket edenler doğruyu kolay bulurlar. Onların yanılma ihtimali azdır. Önemli olan, düşünmeyi bilmektir. Düşünerek yaşamak, söz ve hareketleri onun çerçevesinde yürütebilmek başarının da anahtarıdır. Düşünceden çok duygularının boyunduruğuna girme hevesinde olan gençler, düşüncelerini duygularına hâkim kılabilirlerse başarılı olurlar. Düşünerek hareket eden genç, düşüncesizce yaşayan yaşlıdan çok üstündür. İnsan düşünebildiği, iyi düşüncelerle yaşayabildiği ölçüde değer kazanır. İnsan neyse, düşüncesi odur, kişinin düşüncesi, o kişinin aynasıdır. İnsan geçmişini, geleceğini ve yaşadığı dakikayı düşünüp değerlendirmesini yapabildiği ölçüde geleceğe güvenle bakabilir. Geçmişinden ders alamayıp, bulunduğu anı gerektiği gibi değerlendiremeyenlerin, gelecekle ilgili planları, projeleri olmaz. Geçmişten ibret alabilenler geleceğe hazır olurlar. Unutmamalıyız ki, herkesten daha akıllı olan Allah’ın Peygamberi her zaman istişare ederdi. Sonra da karar verip emin adımlarla neticeye varırlardı. Söz, insanın iç dünyasının konuşmalarıdır. İnsan sözleriyle değer kazanır. Söz oka benzer. Ağızdan bir defa çıktı mı geri döndürmek mümkün olmaz. Söz birçok insanı ölümden kurtardığı gibi, ölümlerine de sebep olabilir. Söz yarası kılıç yarasından daha tesirlidir. Zararlı, ürkütücü ve kaçırıcı olur. Sonu pişmanlıkla neticelenir. Ey Kudüs sıfatının sahibi Rabbim; gönüllere iman ışığını attığın gibi mümin kullarının evlatlarını da uykularından uyandır. Kabıd sıfatınla daraltığın gibi Basıt sıfatınla genişlikler ver. Sonumuzu hayırlı kıl, aklı selim ile düşünmemizi sağla… Âmin Hatip İbrahimoğlu
|