İnsanlığın içine girdiği çıkmazlardan, kurtulmanın tek yolu; İslam ve Hz Muhammet (sav)‘in getirdiği düzen ve güzellikleri takip etmektir. Eğer bu düzeni takip etmek istemeyen varsa bilinsin ki, bunlar yanlış bir yolu kendilerine seçmişlerdir. Bu insanların hak ve hakikati bulmaları için emri bil maruf ve nehyi anıl münker desturunu icra etmemiz gerekir. İşte bu bağlamda insanlar iki değişik kutup ve gruptan meydana gelir. Bunlar isterse haktan yana olur ya isterse batıldan. Her halükarda bu iki grup ta insanlığın ilk yaratılışından bu yana karşı karşıyadırlar. Bu ikinci kutup bizim babamız Hz. Adem (as)’a secde etmeyen ataları şeytanın yolunu sürdürüp, bize karşı gelen, insan şeklinde ama şeytanlar olarak kaldılar. Allah (cc)’u kendisine taraf olan ve kendisine yardımcılar olarak Peygamberler seçip göndermiştir. İnsanları da yeryüzünde Kendisine halife olarak tayin etmiştir. Bunu anlamayan bazıları kendilerini halife olarak değil şeytan ve dostu olarak kalmak istiyorlar. İşte bunlar şeytan ve şeytana taraf olan zalim, akılsız ve be bahtlardır. Eğer bunlara karşı gelinmezse, bunlar ve şeytanları hiçbir zaman Beni âdemin güzelliklerle dolu olan cennetlere girmelerini veya bu cennetlere kavuşmalarına engel olmaktan bir an olsun geride kalmazlar. Bunların ilki şeytan ve avareleridir, bunlar insanlara ihtiyaçları, dünyalıkları, evlatları, hanımları, dünyanın zevkü sefasından bahseder ve ahirettin olmadığını telkin ederek yaklaşırlar. Eğer bunlara karşı kurumasız olunursa veya bunlara yardımcı olan insilere yaklaşılırsa kurtları tarafından kapılıp yenilir. Bunların kurtları her türlü imkân, araç ve vasıtaya sahiptirler. Bunların sahip olduğu vasıta ve araçlara karşı koymak ve bunlara karşı galip gelmenin en büyük ve güzel yolu Allah (cc)’ın dostluğunu kazanmak ve dostlarına dost olmaktır. Allah (cc) ve Allah (cc)’ın dostluğunu kazanan veya ona yaklaşmak isteyen insanlar kurtulurlar. Bu insanları kurtuluşu için bir gemidir. Bu gemi Kur’an ve sünneti seniyedir. Bunlar insanlığın tek kurtulma ve rahatlıkla istediği güzelliklere kavuşmalarını reçetesidir. Bunlara sarılan ve el atanlar onun yolunda yürüyenler ancak ve ancak kurtulurlar. Hz. Ömer (ra) gibi şeytan onlardan kaçar ve sığınacak bir delik ve yer arar. İşte bu yol da olan ve bunları savunan binlerce iman ve kuran hayranı, eziyet, işkence, zulümler, sürgünler ve zindanlar gördüler. Allah (cc)’ın kendilerine verdiği ve kendilerine tanıdığı hakları ellerinden alınmak istendi. Bunlara karşı gelenler de haksızca yapılan hakaretlere yıllardır maruz kaldılar. Ama bunlar inanç ve dinleri uğruna bunları çekmekten bir an olsun pişmanlık duymadılar. Bunlar Allah rızasını dileyip onu kazanmaktan başka bir gaye ve amaçları olmadığı için bütün yapılan haksızlıklara katlandılar. Allah rızasını kazanmak için her şeylerini kaybetmekten bir an olsun geri kalmadılar. Onlar bütün her şeyin Allah (cc)’un elinde olduğunu çok iyi biliyorlardı. Bundan dolayı ecirlerini O’dan bekliyorlardı ve O’na yöneliyorlardı ve O’dan istiyorlardı. Bunlar can ve başla İslam ve İslam’ın getirdiği kanun ve nizamı savundular ve savunacaklardır. Savundukları İslam ve İslam şeraitinin hâkimiyetini istemekti. Batının bataklığına batmış olan ve kendilerini bataklığa iyice batırmak için çabalayanlar ve çabaladıkça da bataklığa iyice batanlar ancak anlarlar ki küfür insanlığa neler yapmıştır. Bunlar nasıl kurtulma ve necat gemisini bulup, bu gemiye bineceklerini bilmiyorlar. Eğer onlara bu konu da kılavuzluk yapmak isteyenler varsa da kulak asmazlar. Bütün insanlığın terk kurtulma ve felaha erme taşıtı İslam dinidir. Bunun dışında bir çare arayan varsa ondan kabul edilmeyecektir. Bu kesindir ve kesin olmakla birlikte emri ilahıdi.Ya Rab bizleri kendi istediğin doğrulukta ve kendine güzel kullarım diye vasıflandırdıklarından eyle, iman ve şehadetle yolunda kurbanlıklardan kıl. Amin… Hatip İBRAHİMOĞLU |