Geçenlerde Marmara’nın Avrupa yakasında yaşayan entellektüel İslamcı bir yazar, BDP/PKK milliyetçi akımını eleştirirken; ulus, laik ve Kemalist esasları üzerine kurulan T.C’yi asrı saadet dönemi olarak yutturmaya çalışıyordu... Adeta Şeriat-ê Ahmed’e Garrade bölünmeye yer yoktura getirmiş ve Kürd devleti düşüncesi akim kalacaktır gibi ilginç cümleler kurmuştu... Bu mantıkta iki akım ortaya çıkıyordu; Beyefendi buyuruyor; Kürtler bu ülkede ikinci sınıf insanlardır... Beyefendi karşı çıkıyor! Hayır ikinci sınıf insanlar Kürdlerdir diyor... Adeta batının, tüm Müslümanlar teröristtir diyip de, bazılarının karşı çıktığı gibi hayır! tüm teröristler Müslümandır gibi bir mantık ortaya çıkmıyor mu? En az BDP/PKK zihniyeti kadar tehlikeli olan bu görüş beni daha bir tedirgin etti ve traji komik bir meseleyi hatırlattı... Adamın biri bayanların örtüsünden, giysisinden, kısaca değinecek olursak, İslami olmayışından sitem edip dururken, yanındakilerden biri efendim ama senin kız da işte şöyle böyle giyiniyor diye ortaya atılır. Birinci adam hemen cevabı patlatır “ama bizimkine yakışıyor” Görüş böyle olunca balıkta baştan kokmuş olmuyor mu? İllaki kahir çoğunluk böyle düşünüyora getirmiyorum/ doğrusu öyle umuyorum, fakat bununla birlikte yazar, çizerlerin o toplumun nabzını tutan insanlar olarak görüyorum. BDP/PKK zihniyeti takriben sürekli Yüksekova’da Mustaz’af Der’e saldırı düzenleyip durdu, yakmalar, yıkmalar... Ve 2011 yılı itibariyle aynı dernek binasına yapılan saldırı sonucu dernek başkan yardımcısı kardeşimiz Ubeydullah Durna (Allahu Teala Şehadetini kabul buyursun, Müslümanlar arasında vahdet, birlik, basiret gözlerimizin açılmasına sebebiyet verir inşallah)kardeşimizin Şehadetine kadar uzanan bir süreç... Allah aşkına İSLAMİ medya bu sureci kaç defa gündem etti... Her konuşmalarında Bismillah ile başlayıp, davamızın sonu Allah’a hamd etmekle bitiren o kadar konferans, ders halkaları, mitingler, toplantılar, yemek davetlerinde... kaç defa Müslümanlara yapılan bu zulm gündem edildi... Gündem edilmişse de haber kaynağı olarak ya “T.C polisinin vermiş olduğu bilgiler veya APO’nun ANF’si”... Yani kısacası haber kaynağı olarak Müslümanlar dururken, en hafif deyimle fasıklardan haber sağlamak... Söz konusu Kur’an olunca, Allah’ın dini olunca kimsenin “gık’ı” çıkmazken... “İçinde bizden olan hiç bir şeyin bulunmadığı bu Kemalist T.C sistemi“ için bu kadar çaba sarfetmek, savunmada bulunmak, Müslümanların gündemini belirlemesi gereken köşelerde atıp tutmak da neyin nesi anlamış değilim? Bugünün teknolojisiyle, irtibat ve iletişimin bu kadar kolay ve bir o kadar rahat olduğu dönemde de birbirimizden habersiz kalışımıza dünya alem gülmez mi? İsim vermeyi sevmem ama bu kez isim vermem vermememden evladır; Allah aşkına bu “Zaman Gazetesi, Yeni Asya Gazetesi, Yeni Şafak Gazetesi, Milli Gazete” uzaylılara yönelik yayın yapan gazeteler mi? Trajlarıyla gurur duyan bu basın kuruluşları kimin için var? Hangi amaç ve ilkeler doğrultusunda yola koyuldular? Bu İslam’i medya diye ortada dolaşan kardeşlerimiz kaç kez Mustaz’aflara yapılan bu saldırıları manşetlerine çekti, kaç kez Müslümanların derdini kitlelere ilettiler? Kim bu MUSTAZ’AFLAR? Ne alır, ne satarlar? Neyin davasını güderler? Yoksa bir tas aşım, dertsiz başım mı diyorsunuz? Peki öyleyse bu Kemalist T.C’yi savunma refleksini neyle yorumlamamızı bekliyorsunuz? Yoksa devlet, benim ırkımın ismi olsun da; sistemi, içeriği ne olursa olsun mu diyorsunuz? Bu soruları lütfen garip karşılamayın, fakat sergilemiş olduğunuz yayın, izlemiş olduğunuz politika bu şekilde görülmektedir. Cuma’dan Cumaya Sultan Ahmet camisi çıkışında kahrolsun İsrail, kahrolsun Amerika ile ne yazık ki, bu zalimler kahr olmuyor! Amerika ve İsrail’i ve onların yerli işbirlikçileri olan Kemalizm ve Apoizm’in gerçekten kahrolmasını istiyorsak, tek vucut olmamız, birbirimizin gündeminden haberdar olmamız, kısacası İSLAM çatısı altında buluşmamız gerekmez mi? Daha ne zamana kadar iki arada bir dere’de yol tutmaya devam edilecek?... Hak ararken, Kardeş ararken, hatta Allah’ı(CC) ararken öyylee çoook uzaklara değil, hemen yanı başımıza bakmamız yeterli olmayacak mı?... Allah’ın yarattığı tüm milletlere, tüm dillere saygılı olarak Mazlum ve Mustaz’afların yeryüzünde varis oldukları günleri görme umuduyla! Tuğyanın zindanlarında 17. yılını dolduran aziz kardeşim Mecid Damar, Veysi Ülsen, Mahsum Nazlı, İskender Tutar, Şahin Yapıcı, Muhammed Zeki İnal, Seyfettin Kınay ve Ramazan Elaltuntaş başta olmak üzere tüm Yusufilere Allah katından hayrlı bir kapının açılmasını ve Güzide ailelerine sabırların en güzelini Yüce Mevladan diliyorum. HAYAT VE HÜRRİYETİN GERÇEK SAHİPLERİNE SELAM OLSUN ORHAN YAPICI |