Gerçekten bütün insanın bedeninde ki algıların ve duyu organların uyanıklık için de yaşaması lazım iken, bu imtihanlar dünyasında, maalesef insanların çoğu derin bir gaflet uykusuna dalıp gitmişlerdir. Fakat bu cehalet, delalet ve gaflet uykularının sonu, onları hazin ve hicranla dolu bir akıbete götürmektedir. Dünya, onların aldanış alemi olmuştur. “Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nece olduğuna bakmadılar mı? Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp altüst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri, onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Zaten Allah, onlara zulmedecek değildi; fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler.” (Rum 9) Müsbet ve menfi olarak yaşanan her yolun sonunun mezarlığa varacağı kesindir. Bu yaldızlı dünyada, imansızlığın ana sebepleri; düşüncesizlik, cehalet, gaflet, şehevat, nefsani dünya nimetlerine boğulma, gafilleri taklid teme, koyu bir maddecilik zihniyeti, ahlaksızlık, soysuzluk ve daha nice neticeleri sıralayabiliriz. Bu ne demektir? Kalbi, nefse feda etmektir. Iman ve Ahlak yolundan çıkan azgınlara tatbik olunan azablar, ilahi gazablarla doludur. Nuh, Ad ve Semüd kavimlerinin kibirli ve zalim insanlar olmaları, Peygamberle mücadele eden, kendisinin ilah olduğunu iddia eden ve sonunda bir avuç suda helak olan Firavun. Bir sineğe mağlup olan Nemrut, yaşamaları hayvanlardan daha aşağı olan Hz Lut (as)’ın kavmi ve bunlara benzeyen birçok diğer zalim kavimler. Bütün bunlar kendilerinin yaptıkları zülümlere bürünerek gelip geçmişlerdir. İmansızlık, hayasızlık, ahlaksızlık, zülüm ve insanların haklarına yapılan tecavüzler, bu milletlerin helaklarına sebep olan belli başlı yok oluş sebepleridir. Aradan bin dokuz yüz sene gecmesine rağmen bu gün Pompei gözler önündedir. Bunlar, ahlaksız insanların ibret levhalarını sergilemektedir. Sanki manen hayvanlaşan insanların şekillerindir. Yerin dibine geçen azgın, iffetsiz ve hayadan yoksun mekan sahipleri olan, Sodom-Gomore ve dünyayı kendilerine saadet bağışlayan bir taht zanneden, nefislerini putlaştıran Ad ve Semüd halkının taştan oymalı malikaneleri, bütün bunlar insanlara bir hüzün enkazıdır. Helak olmuş olan bu kavimlerin arkasından, semalar ağlamadı, gözler yaşarmadı, gönüller sızlamadı, bilakiz mazlumların ahları ve bedduaları onları zalimlerin yaptıkları zülümlerle anmaya başladı. Onlar tarihin zülüm çöplüğünde yok olup gittiler. Yaşadıkları yerlerde, saltanat sürdükeleri yerlerde şimdi baykuşlar ve köpeklerle onların yerlerini şenlendirmektedirler. Küfür, isyan, zulüm ve haksızlık tarihi, ilahi intikamların dehşetli misalleri ile doludur. Allah (cc)’a ve Peygamberlerin gösterdiği yollara muhalefet ve isyan edenlerin ergeç ilahi kudretin acı azabı ve çetin tecellileri ile karşılaşmaları, değişmez ilahi kanundur. Allah Teala (cc)’u Peygamberleri (as), nefsi arzuların açtığı toplumsal yaralara şifa odağı olarak göndermiştir. Lakin dünyanın yaldızlarına aldananlar, peygamberlerin açtığı nurlu ufukalardan ayrılmışlardır. Kıyamete kadar yaptıkları bedbahtlıkların enkazları arasında kalacaklardır. Kendi yaşadıkaları toplumları viraneye çevirip, kavimlerinin ayrılıp parçalanmasına sebep olmuşlardır. Yaşadıkları sefaletleri saadet zannetmekle hüsranlarda boğulup gitmişlerdir. Allah (cc)’un yaradılış hikmetlerini ve esrarını kavramayıp, hayvanların hayatlarını taklit etmişlerdir. Bütün bunların neticesi olarakta; ilahi gazaplara düçar olup helak olmuşlardır. Kur’anı Kerim de buyrulur ki: “Biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Sen, onlardan herhangi birinden (bir varlık emaresi) hissediyor veya onlara aid cılız bir ses işitiyormusun?” (meryem 98). Bu ayette belirtilen Ad ve Semüd kavimleri gibi helak olan zalimleri işaret etmektedir. Ve onların kalıntılarının bu gün insanların bakıp ibret almaları gerektiğine, bir öğüt şeklinde ibret sahiplerine aktarmaktadır. Ya Rab! Bizleri ibret gözü ile bütün her varlığa bakan insanlardan eyle. Yapılan bütün zülümleri bizlere hakkıyla anlayacak kabiliyet ver. Sonumuzu hayırlı kıl ve imanımızı artır ki senin dinini hakkıyla savunan kulların arasında haşır olalım… Amin… Hatip İbrahimoğlu |