17 OCAK VE ŞEHİD REHBER HÜSEYİN VELİOĞLU (K.S) Kerbela Şehidlerinin tek bir derdi ve isteği; Din-e İslam-ê Mübin’in aslını korumak, vahy yansımasını ilk günkü sıcaklığında ve muhabbetinde insanlara sunmaktı... Bu sebepledir ki bütün ev halkını peşine takan Hz. Hüseyin(r.a) bu uğurda en sevdiklerini tek be tek Allah’a kurban olarak sunmuş, sonunda da kendi başsız bedenini Allah’a sunmuştur. Bu bedeldir ki, bugün İslam gemisini bizim kıyılara kadar getirmiş, onunla şereflenmemize sebebiyet vermiştir. Emril bil maruf Nehiy anil münker doğrultusunda yapılan bu hareket her zaman semeresini insanlar üzerinde göstermiştir. Nasıl göstermesin ki, körlerin önlerindeki çukura düşmemeleri için, kendini feda edeni nan-körlerden başka kim unutabilir, bizimde nankörlerlerden bir beklentimiz yok, ücretimizi alemlerin rabbinden bekleriz yani “iyilik yapar denize atarız, balık bilmezse Xalık bilir” prensibince hareket ederiz. İstanbul ili Beykoz ilçesinde bundan 11 yıl önce Rabbinin çağrısına “Lebbeyk” diyen ŞEHİD REHBER HÜSEYİN VELİOĞLU (k.s)’ da kendi o bereketli elleriyle, her taşını yerli yerince yerleştirdiği HİZBULLAH CEMAATİ binasını tıpkı Kerbela Şehidlerinin derdi ve isteği doğrultusunda tek be tek feda etmiştir. Ve Nihayetinde Hz. Hüseyin(r.a) gibi 33 kurşun yarası (ki Şehid edildiği zaman, Hz. Hüseyin'in cesedinde 33 mızrak yarası, 34 kılıç yarası bulundu. Taberi-Tarih c. 8, 3. 260) ile Rabbinin huzuruna çıktı. Ve bizler o gün Beykoz çöllerinde onunla birlikte olan yarenleri hiç birimiz görmüş olduğumuz eziyet, sıkıntılar, gam ve kederlerden pişmanlık duymadık, belkide tek üzüntümüz Rehberimizin aramızdan gidişiydi ki tuğyan güçleriyle çarpışıp Şehadet mertebesinde Rabbine yükselişi bizim için büyük iftihardır. Ey Şehid Rehberimiz, bizde tıpkı Kerbela çöllerindeki başsız bedenler gibi yerlere serilmiş, bir çoğumuz tuğyanın zindanlarında en acımasız işkencelere tabi tutulurken, diğer bir bölümümüz bilmediğimiz, tanımadığımız insanlar arasında kendimizi kamufle etmenin, davanın yarınları için saklanmanın, geminin rotasını muhafaza için gayret ve koşuşturmanın peşine ve derdine düştük. Hiç bir zaman geri adım atmayı ne düşündük, ne de o hisse kapıldık. Senden sonra ak kanlar içinde sana yetişen Yadigarın Şehid Selhattin(k.s)abimiz ve diğer Şehidlerimiz bunun deliliydiler. Hedefimiz, amacımız halklarımızı hidayete sevk etmek olduğu için “Emril bil maruf Nehiy anil münker” çizgisinden hiç bir zaman ödün vermedik. Bizleri anlamayan diğer İslami Cemaat ve gruplara hiç bir zaman kin beslemedik, bir gün bizi anlayacaklarını, Allah’ın kalplerimizi birleştireceğini inancımızı koruduk. Senin “Sosyal ilişki düzeyindeki İslam kardeşliğinin paratoneri hüsnü zandır. Ya da hüsnü zan, İslam toplumunun konsensüsüdür.” Sözünü kendimize dustur eyledik. Ve inşallah semeresini de görüyoruz. Yüzyıllardır uyutulan bir toplumu öyle bir uyandırdın ki tıpkı “Mücadelemiz, uykudan namaza kaldıran sabah ezanı olsun.” Sözünde buyurduğun gibi bereketli ellerinle atmış olduğun İhlas tohumları her an yeni bir meyve vererek karşımıza çıkmaktadır. Bize düşmanlık yapanları televizyonlarda bas bas bağırırken seyrediyorum da düşmanlık sebeplerini kör taasuptan, kör cehaletten, hırstan, garez ve çekememezlikten başka bir şey görmüyorum. Onlara yönelikte Şanı Yüce Mevladan Hidayet talep etmekteyiz. Hidayette nasibi olanlara tez zamanda Hidayet eylemesini, Hidayette nasipsizlerinde tez zamanda cedleri Ebu Leheb’in yanına gitmelerini istemekteyiz. Ey gecesini gündüzüne katıp toplumun ıslahı için koşuşturan kutlu İnsan, bugün Şehadetinin 11. Yılında Allahu Teala bizlere yeni kapılar açtı, bedenlerimizin yarısını bizlere geri kazandırdı. Üstad Bediuzzaman hazretlerinin de buyurdukları gibi “Evet ümitvar olunuz şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ, İslâmın sadâsı olacaktır!.(Tarihçe-i Hayat - 133)” Ve biz bugun bunları gözlerimizle görüyoruz, biliyoruz ki tüm bunlar önceki gün Kerbela çöllerinde kendinden geçen Hz. Hüseyin(r.a)ve Serdengeçti yarenlerinin, dünde Türkiyenin dört bir köşesinde Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu(k.s)ve Serdengeçti yarenlerinin vermiş olduğu kanda, canda ve fedakarlıklarda gizlidir. Ey Kutlu insan, dün sana nasıl ki, “Emril bil maruf Nehiy anil münker” üzerine biat etmişidiysek bilki; HİZBULLAHİ hareketin mensupları olarak kanımızın son damlasına, son nefesine, son anımıza kadar biatimizin üzerindeyiz. Allahu Teala dünyada bizleri dost ve yaren kıldığı gibi, ahirette de dost ve yaren eylesin! amin TUZAK KURANLARIN EN HAYIRLISINA EMANET OLUNUZ. İSLAM HANİFOĞLU |