VAHY İKLİMİNDEN SÜZÜLÜP GELEN NESİL
Hz. Hüseyin’i anlayabilmek için öncelikle büyük dedesi olan Hz. İbrahim(a.s)’i misyonunu, mücadelesini ve duasını bilmemiz gerekmektedir.
Kısa bir şekilde anlatmaya kalkacak olursak ;
Hz. İbrahim Peygamberlerin atası olarak bilinir, amcası Azer put yapıp satarken, buna mukabil Hz. İbrahim put kıran, put deviren büyük bir inkılabiydi.
Hz. İbrahim ortadoğunun tümüne yönelik o zamanın büyük iki devleti olan Babil ve Mısır krallığına gönderilmiş Ulul azm peygamberiydi.
Hz. İbrahim, Nemrudun tehdidine zerre miskal ödün vermeyip, kendine reva görülen ateşlere dalmış, oraları bı lutfe İlahi Cennet bahçesine çevirmiştir.
Hz. İbrahim bu esnada Cebrail’in yardımını geri çevirmiş “Hasbunallah ve nigmel vekil ve nigmel mevla ve nigmel mêsir” zikrini vird eylemişti.
Hz. İbrahim, Allah’tan gelen emir üzerine ikinci eşi olan Hz. Hacer(r.anha) ve biricik oğlu Hz. İsmail(as)’i kuş uçmaz, kervan göçmez bir çölün ortasında yapayalnız bırakıp, gitmişti.
İşte bu çöl bugünün Mekke şehri olarak bilinmektedir.
Hz. İbrahim, uzun bir süreden sonra olan oğlu Hz. İsmail’i, Allah yolunda adak kılıp boğazına kılıç çalmıştı.
Tüm bu imtihanları başarı, büyük fedekarlıklar ve azimle veren İbrahim (a.s), Allahu Teala’nın "seni insanlara İmam kılacağım” sözü üzerine Hz. İbrahim “Soyumdan da demişti" Allahu Teala, Hz. İbrahim (as)’in isteğini teyid edercesine “Zalimler benim ahdime erişemez” demişti. (Bakara 124)
Akabinde Hz. İbrahim ve Hz. İsmail şöyle dua ederler “Rabbimiz bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et, zira tevbeleri çokca kabul eden, çok merhematli olan ancak sensin
Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin. (Bakara 128-129)
Tıpkı şeytan-ê lanetullah’ın önce Cennete girişi, manevi alanda yükseltilmesinden sonra kibirlenip, Allah’ın hükmü üzerine kıyasa gitmesi, akabinde esfeles safiline düşmesi gibi, Hz. İbrahim(as)’in iki oğlundan biri olan Hz. İshak(as)’ın ve onunda oğlu olan Hz. Yakup(as)(diğer ismiyle İsrail)’in çocukları bu nimetle imtihan edildi, şımarıp, kibirlenen israiloğulları bununla da kalmayıp ellerini peygamberlerin kanlarına bulaştırdı.
Bunun üzerine Hz. Davut(as) ve Hz. İsa(as)’ın diliyle lanetlenmişlerdi. Ayetin deyimiyle “Zalimler benim ahdime erişemez”den murat İsrailoğulları olsa gerektir.
Günümüzde bile şuan işgal edilmiş Filistin toprakları üzerinde hayatlarını zülüm ve kan üzerine bina etmiş olan bu kavim tıpkı şeytan gibi kıyamete kadar bir süre verilmiş gibi görülmektedir. Taki Âl-i Mustafa(s.a.v)’nın incisi Hz. İmam’e Mehdi(s.a) bu domuz kavmi helak edene dek.
Hz. İbrahim(as) ve Hz. İsmail(as)’in duasının tecellisi olan Peygamber, Hz. Muhammed(Sallallahu aleyhi vesellem) ve İmamlar ise Ehl-i Beyt-e Muhammed Mustafa(s.a.v)dır. Bu konu önemine binaen olsa gerektir ki aşağdaki hadis vuku bulmuştur
Peygamberimizin üvey oğlu Ömer b. Ebî Seleme der ki: “Şu “Ey Ehl-i beyt! Allah, sizden kiri, günahı gidermek ve sizi, tertemiz yapmak ister.” (Ahzab: 33) âyeti, Ümmü Seleme'nin evinde nazil oldu.
Peygamber Aleyhisselâm, Fatıma'yı, Hasan'ı, Hüseyin'i çağırdı. Onları, bir Örtü ile bürüyüp örttü.
O sırada Ali, arkada, geride bulunuyordu. Onu da, örtü ile bürüdü Örttü. Sonra da “Allah'ım! Bunlar, benim Ehl-i beyt'imdir! Bunlardan günah kirini gider, kendilerini tertemiz yap!” diyerek dua etti.
Ümmü Seleme “Yâ Nebiyyallâh! Ben de, onlarla birlikte miyim?” diye sordu.
Resûlullâh, ona “Sen, yerindesin ve bana hayırlısın!” buyurdu (Tirmizi Sünen c 5 s 663)
Hz. Âişe de, bu hâdiseyi şöyle anlatır:
“Peygamber Aleyhisselâm, bir sabah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş, nakışlı, Yemen işi bir örtü bulunduğu halde, erkenden çıkınca, yanına Hasan b. Âli geldi. Onu, hemen örtüsünün içine aldı.
Sonra, Hüseyin geldi. Onu da, onun yanına aldı. Sonra, Fatıma geldi. Onu da, örtünün içine aldı.
Daha sonra, Ali geldi. Onu da, örtünün içine aldıktan sonra: “Ey Ehl-i beyt Allah, sizden kiri, günahı gidermek ve sizi, tertemiz yapmak ister.” (Ahzab: 33) âyetini okudu (Müslim Sahih c 7 s 130)
Siyer kitaplarında kayıtlıdır ki, bu ayet indikten sonra Peygamber efendimiz sabah namazlarında Hz. Alinin kapısının önünde durup onlara bu ayeti okuyarak onları sabah namazına kaldırırdı.
İşte bu ulvi kervan Resulullah(sav)’dan Hz. Ali ve Hz. Fatma’dan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e ta kıyamet’e kadar da devam edecektir.
Üstad Bediuzzaman hazretlerinin 19. Mektubatında da dediği gibi
“İşte bak! Hazret-i Hasan'ın neslinden gelen aktablar, hususan Aktab-ı Erbaa ve bilhassa Gavs-ı A'zam olan Şeyh Abdülkadir-i Geylanî ve Hazret-i Hüseyin'in neslinden gelen imamlar, hususan Zeynelâbidîn ve Cafer-i Sadık ki, herbiri birer manevî mehdi hükmüne geçmiş, manevî zulmü ve zulümatı dağıtıp, envâr-ı Kur'aniyeyi ve hakaik-i imaniyeyi neşretmişler. Cedd-i emcedlerinin birer vârisi olduklarını göstermişler.”
TUZAK KURANLARIN EN HAYIRLISINA EMANET OLUNUZ
İSLAM HANİFOĞLU |