-FERYADA YA MUHAMMEDA!- Kalemi kuvvetli, kelimeleri inci gibi dizen biri değilim, böyle bir iddiada asla bulunamam, ama madem bugün hak batıl mücadelesinde internet bir saha oluşturmuş durumda öyleyse ben de bu hak batıl meydanında yerimi almaya karar verdim. İslam tarihinin Hendek’i, ikinci faruk’u, hak ve batılın ayıraç noktası, fedekarlığıyla kendini evrenselleştiren Hz. Hüseyin ve yarenlerinin misyon, duygu ve hislerini anlatmaya çalışacağım. Bu ulvi hissi anlatabilmek ancak bedel vermek, Hüseyn vari çilelerden geçmekle ancak kendini gösterir. Ki bu acizde 17 yıllık mahkumiyet ve muhacerat hayatında Allah’ın lutfu ve inayetiyle bir nebzede olsa Husyen’i duygu dilimini tatmıştır. İnşallah bu yazı dizimizde Hz. Hüseyin(r.a)’in doğumundan, Peygamber’imizin ona olan sevgi ve hadislerinden, gençliğinden, baba ocağından, Kerbela çölünden taa Beykoz’a yansımalarına kadar sürdüreceğim. Hz. Hüseyin’den bahsederken Hz. Hasan(r.a)’ı da anmaya gayret edeceğim, çünkü Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bir madalyonun iki yüzüdür, her ne kadar kimilerince kasıtlı olarak aralarına fikirsel ve pratiksel açı bırakılmak isteniliyorsa da hedefleri bir, istikametleri bir ve amaçları birdi. Hz. Hüseyin’i en kamil bir şekilde anlatan yine Hz. Hüseyin’dir... bağrı yanık ve kurak Kerbela çölüdür... Yeryüzünde Peygamber sevgisinden sonra en büyük sevgi, O Nur’u Kamil’in Ehlibeytine olan sevgidir ki, bütün sevgilerin kendinde toplandığı isimde Ali-yê Hâydar’ın oğulları Cennet Seyiddlerinin efendisi Hz. Hasan(r.a) ve canların yoluna kurban edildiği İslam Ümmetinin İsmail’i olan Hz. Hüseyin(r.a)’dir. Gayret ve Gönüller padişahı olan Ebu Abdullah Hüseyin Bin Ali’nin çoluk, çocuklarıyla, ehlibeytiyle yeryüzünün en seçkin 72 insanıyla Kerbela çöllerinde susuz, kimsesiz, sahipsiz yollara düşüren neydi? Ümmü Seleme annemizin yanındaki, Resullah’ın bırakmış olduğu toprak dolu kasenin kana bulanmasıyla, vaaay Hüseyin’nim şehid edildi. Feryada Ya Muhammeda! Dedirten o günden sonra tüm Müminler için her yeri Kerbela’ya her günü Aşuraya çeviren hadise neydi? Hz. Hüseyin(r.a) bazılarının dillendirdiği gibi saltanat avcısı mıydı? Yoksa Ceddinin(s.a.v) dinini Kaimi mi? Hz. Hüseyin Maceraperest mi? Yoksa tek bir gülle baharın müjdeleyicisi mi? Gözleri önünde tek be tek oğullarını, kardeşlerini, ehli beytini en güzidelerini Allah’a sunan, Cedde Muhammed’in dinin temellerini sağlamlaştıran, İslam dinini arı misyonunda yüzyıllar sonraya Muhammedi aşkla taşıyıcısı-aşılayıcısı mı? Hz. Hüseyin bugün Kürdistanda Hizbullah’a çağrı? Filistinde Hamas’a mesaj? Lübnan da Hizbullah’a ışık? İran İslam Cumhuriyeti inklabında piston-dinamik? Çeçenistandaki imanları dağlar gibi olan Mücahidlere ulvi bir sancaktar mı? İsmini anamadığımız, yeryüzünde aciz ve zayıflara deniz feneri, gece karanlığında yollunu kaybetmişlere müşfik bir yıldız ve bir ide miydi? Hüseyin; Fatimenin evinin zekatı mıydı? Peki Ya Hz. Ali? Hz. Hasan? Ve Zeyneb’e Kubra? Veya bir dostumun dediği gibi “Hz. Hüseyin basiret gözleri açan bir kahraman” mı? Be her hal Nebi Zişan Hz. Muhammed (s.a.v)”Benim ehli beytim Nuhun gemisine benzer ona binen kurtulur, binmeyen helak olur” demiştir. Ey Al-ê Muhammed her zamandan daha çok, her şeyden daha çok sana ve senin müjdelediğine ihtiyacımız var, uzat elini Ey Kerbela çöllerinde çadırları yanan, başı bedeninden ayrı büyük kahraman, uzat elini de o izzeti Muhammed adına seninle beyatleşelim. İlahi bu ne... ışıl ışıl parlayan şahsiyetlerden oluşmuş bir aile, ne tarafa dönüp baksam, kime seslensem Cennet gülü, âbay-i Resul’un sahipleri... İlahi! Emril bil maruf nehiy anil Münker uğrunda her şeylerinden geçen bu muttaki ailenin şefaatini, sevgisini, bizim ve halkımızın üzerine celbettir. Ey gönül, Al-ê Peygamber için göz yaşı dökmeyecek misin? Din-ê Peygambere kendilerini, azizlerini, tüm benliklerini, dünya nimetlerini geride bırakan hatta bir damla suyu bile yanlarında olmayan Kerbela azizleri için ağlamayacak mısın? “Sêr Muhammedu âli Muhammed Selavat” (inşaallah devam edecek) TUZAK KURANLARIN EN HAYIRLISINA EMANET OLUNUZ. İSLAM HANİFOĞLU |