Allah’u Teâlâ’ya sonsuz hamd ve sena olsun. Önderimiz Hz. Muhammed’e, onun pak ehli beytine, seçkin ashabına salât ve selam olsun. İslam davasını omuzlayan bu uğurda mücadeleye koyulan, sabır ve azimle yolunu sürdüren tüm dünya Müslümanlarına selam olsun! İslam Ümmetine, izzet ve şeref kazandıran, vahdet, direniş ve zafer yolunu gösteren tüm önderlerimize selam olsun! Hain uşaklarının şeytanca komplolarıyla, çıkarılmak istenen tefrikalar karşısında, dünya Müslümanlarının birliği ve esenliği için çalışan, birbirlerine kardeşlik elini uzatan, zalim ve tağutlar karşısında, omuz omuza hakkı ve mazlumları müdafaa eden bütün Müslümanlara selam olsun! Dünyada iki saf vardır. Bir tarafta hak, özgürlük, izzet ve adaletin kutlu sancağını yükselten Hizbullah’ın safı, diğer tarafta zulüm, işgal, yağma, cinayet ve sömürünün şeytani üssünü temsil eden Hizbuşeytan'ın safı. Ümmet olarak safımızı, tarafımızı belli edip ona göre bir amaca bir niyete koşmalıyız. Şunu unutmamalı ki hedefsiz insan, başarılı olamaz. Hedefe ulaşmak içinde Müslümanlar, saflarını taraflarını belirtmeli. Hele de İslam düşmanlarının, Müslümanlara karşı saldırıya geçtiği günümüzde, Müslüman olarak belirlemiş olduğumuz safa doğru koşmalı ve Müslümanlara destek olmalıyız. Müslüman’ın tarafsızlık gibi bir şansı ya da bir yolu yoktur... Müslüman her zaman ve her yerde Müslüman’a destek olmalı, Müslüman kardeşinin sorunlarına ortak olmalı, Müslüman kuvvetli safta değil, güçlü safta değil, Müslüman daima Allah (cc) safında, İslam safında yer almalıdır. Hani o topal karınca, kargaya şöyle demişti; “Evet bende biliyorum bu bir damla su o koca ateşi söndüremez. Ama en azından safımız belli olur. En azından münafığın safında yer almamış, tarafsız olmamış olurum.” Bunu işiten kargada gagasına bir miktar su alır ve karınca ile safını belirlemeye gider. Ve ikisi de saflarını bir damla su ile belirtirken hain nemrutun yaktığı ateşte yanarlar... Nedenler çok ama artık çok geç olmadan, İslam safında yer almalı ve güce kuvvete bakmadan, safımızda yerimizi alıp zalime, tuğyana dur demeliyiz. Dur demeyi bilmeliyiz. Korkmamalı, korkusuzca hak davamızı, İslam davasını zalimlere göstermeliyiz. Çünkü biz biliyoruz ki Müslüman davasına sadık, dava aşkıyla yanan bir imana sahip. İşte bu iman, Müslüman’ın suskunluğuna esareti ve zilleti kabullenmesine izin vermez, saflarımızı sıkı tutup zalime meydan vermemeliyiz. Müminlerin yolundan başka yolları tercih edenler hakkında, şöyle buyurmuştur Yüce Rabbimiz ''Kendisi için dosdoğru yol apaçık belli olduktan sonra, her kim Resul’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir yerdir!'' (Nisa – 115) İSLAM izzetli bir dindir... Haliyle İslam, zillet içinde boğulan bir Müslümanlar güruhunu değil, izzet içinde mücadele eden samimi ve hakiki Müslüman şahsiyetler ister. Şehit rehberin dediği gibi “bu dava çok büyüktür en iyilerimizi feda etmeliyiz”. Safımız zulme, tağuta karşı duranların safıdır. Bizler kaynaklarını vahiyden alan Müslümanlar olarak şunu çok iyi biliyoruz ki kâfirlerin hepsi birbirlerinin dostudurlar... Ve bizim onlarla hiçbir işimiz olmaz, olmamalıdır. Müslüman kardeşlerine yapılan adaletsizliği görmezden gelemeyiz. Müminlere düşen Allah’ın lanet ettiği, insanlığı karanlığa sürükleyen tağutun hükmünü kabul etmemek ve ona meyletmemektir. Bu ret, tevhit dininin olmazsa olmaz aşamasıdır. Bu dava öyle bir dosttur ki asla ihanet etmez. Ona karşı dostluk elini uzatan muhataplarına bol lütufta bulunur. Onları karanlıklardan aydınlığa, zilletten izzete, esaretten özgürlüğe ulaştırır. Zulmün her çeşidine erdemlice tavır koyabilen, zalimin despotluğuna karşı kıyam edenlerin yanında olmalıyız. Şuurlu olarak ölümü seçmek, zillete götüren seçenekler arasından tercihini onurlu bir ölümden yana kullanmak demektir. Tıpkı Hz. Hüseyin’in Kerbela’daki duruşu gibi, tıpkı Hüseyin’in Beykoz’daki duruşu gibidir. İnsan savaşa güç yetiremese bile tercih yapmaya her zaman güç yetirebilir... Zillet içinde yaşamak ise asla müminin seçeceği bir yol olamaz! Zillet bizden uzaktır diyen Hüseyinler hayat, iman ve cihad şuuruyla durdular. “Bedenlerin sağ bırakılıp, ruhların tutsak ya da katledildiği bir hayat gerçek hayat olmasa gerek” deyip, izzetlice Rableri katında rızıklanmayı seçtiler. Satıcılar nerede? Ahiret tüccarları nerede? Kazançlı ticareti Rabbimiz haber veriyor. Allah’a hamd olsun ki her şeye rağmen, bir mektebimiz var. Bu mektep Huseyni mekteptir. Tevhidin, adaletin, ahlakın, sadakatin, samimiyetin, insaniyetin, özgürlüğün adresi olan bir mektep. Zulmün ve zilletin, insanlığın tepesine çöktüğü bir zaman diliminde, insanlığı irşat edeceğimiz tek adres Hüseyni mekteptir. Bu mektebin kıymetini bilelim. Allah ümmet bilinci ile hepimizi vahdet meşalesinin altında toplasın. ALLAH'A EMANET OLUNUZ… Zillet bizden uzaktır… / Cemal SÜSLÜ |