AJAN
VE MUHBİRLİK FAALİYETLERİYLE MÜCADELE
Hizbullah
Cemaati, İslami kimliğinden dolayı Laik Kemalist Rejim tarafından ciddi bir
tehdit unsuru olarak görülmüş, varlığı ve faaliyetleri suç kabul edilmiştir. Bu
nedenle Rejim, Hizbullah Cemaatine yönelik bu güne kadar sürekli ve kesintisiz
bir şekilde istihbarat faaliyeti yürütmüş, takip etmiş, tedbir adı altında
Hizbullah Cemaatine ve faaliyetlerine yönelik karşı faaliyetlerde bulunmuş,
eylem ve operasyonlar gerçekleştirmiş ve etkisizleştirmeye çalışmıştır. Bu
işlerin merkezinde ise polis ve JİTEM yer almıştır. Polis ve JİTEM, Hizbullah
Cemaatine yönelik şimdiye kadar yürüttüğü faaliyetlerde hiçbir hukuk tanımamış,
her yolu meşru, her vasıtayı mubah görmüştür.
Polis ve JİTEM; Cemaate yönelik birçok çirkin ve insanlık dışı faaliyetlerde
bulunmuştur. 1994–2000 yılları arasında yoğun bir şekilde Cemaate yönelerek, bir
yandan sürekli ve kesintisiz operasyonlar yapıp Cemaat elemanlarını yakalamakta,
bir yandan yapabildiklerini muhbirleştirmeye çalışmakta, bir yandan sorumlu
düzeyde olduğunu tespit ettiklerini ya değişik kılıflarla faili meçhul bir
şekilde infaz etmekte veya kaçırıp gizli yerlerde sorgulamakta, bir yandan
yakaladıklarının çoğuna ağır cezalar verdirmekte, bir yandan kontrolü altındaki
muhbir ve işbirlikçilerle beraber askeri ve siyasi karşı faaliyetlerde
bulunmaktaydı. Kısacası; bir yandan kamuoyu nezdinde Cemaate karşı psikolojik
savaş yürütüp zahiren kanunlar çerçevesinde sürekli operasyonlar yaparken, diğer
yandan tamamen kanun dışı ve aynen bir tedhiş örgütü gibi Hizbullah Cemaatiyle
mücadele etmekteydi. Özellikle 1997 yılından sonra Cemaate o kadar yoğun, sinsi,
kural tanımaz bir şekilde yöneldi ki eğer Cemaat bunlara karşı mücadeleye
girişmemiş olsaydı, ayakta duramayacak ve varlığını sürdüremeyecekti.
Bu yüzden Şehid Rehber, rejimin bu gizli ve sinsi savaşına karşılık mutlaka
savaş verip Cemaate yönelik oyunlarını bozmak gerektiğine inanmıştı. Onun için
bu işe yoğunlaşmış, çalışmalarının önemli bir kısmını onlarla mücadeleye
ayırmıştı.
Bu nedenle rejim güçleri ile Cemaat arasında çetin ama halkın gözleri önünde
cereyan etmeyen gizli ve sessiz bir savaş başlamıştı. 1995–2000 yılları,
özellikle de İstanbul süreci bu açıdan çok zorlu ve sıkıntılı geçmişti. Ama tüm
bunlara rağmen, Şehid Rehber’in basiret ve feraseti sayesinde, Cemaate yönelik
pek çok plan ve tuzakları bozulmuş, önemli birçok adamları etkisiz hale
getirilmiş ve hareket kabiliyetleri önemli ölçüde zayıflatılmıştı.
Rejim güçleriyle Cemaat arasındaki bu çetin mücadele sürerken, Allah’ın (cc)
takdiri tecelli etti ve 17 Ocak 2000 Pazartesi günü Şehid Rehber’in bulunduğu
İstanbul Beykoz’daki eve polis tarafından yapılan baskın sonucu Rehber Hüseyin
Velioğlu Şehid edildi.
Muhterem İ. Bagasi şu bilgileri aktarmaktadır: Şehid Rehber diyordu ki:
“Rejim güçleri, Cemaati kuşatarak kontrol altına almak istiyor ve merkeze
ulaşmaya çalışıyorlar. Henüz üst düzeydekilere ulaşmamışlar, fakat alt
düzeydekiler faaliyet alanlarında bulunduklarından ve ulaşılabilir
olduklarından, oradan sızmaya ve ilerlemeye çalışıyorlar. Hedefleri burasıdır
yani merkezdir. Biz de sızmaları ortaya çıkarmak için mücadele etmeli ve
imkânlarımızı zorlayarak tedbirlerimizi almalıyız. Biz bunlara karşı onların
anladığı dille mücadele etmez, yakalayıp sorgulamaz ve gerektiğinde
cezalandırmazsak, onlar Cemaatimizi yok edecekler. Bizi yok etmelerini mi
bekleyelim? Başka neler yapabiliriz, siz de düşünün, çözüm üretin.”
Ş. Y. adlı Cemaat mensubu şunları söylüyor: “Şehid Rehber diyordu ki; bunlar
bizimle devlet gibi değil, aynen bir örgüt gibi mücadele ediyorlar.
Muhbirleştirdiklerini de ayrıca örgütleyip bize karşı kullanmaya çalışıyorlar.
Bu konudaki birçok hesaplarını bozduk ancak rahat durmazlar, onları tekrar
örgütleyip her an üzerimize salabilirler.”
İ. H. Adlı Cemaat mensubu şu bilgileri aktarmaktadır: “Şehit Rehber, Cemaate
yönelik ifsat faaliyeti yürüten şebekelere, muhbir ve işbirlikçi olup Cemaate
yönelik olay ve eylemlere girişenlere, bunların organize edilmesinde ve
yönlendirilmesinde rol alanlara yönelik mücadele edilmesi gerektiğine
inanıyordu. Bu mücadele neticesinde önemli şebekeler çökertilmiş, önemli
şahıslar yakalanıp sorgulanmıştır. Yüzde yüz suçlu olduğu kesinleşenler
cezalandırılmış, birçok kişi de suçlu oldukları halde, tuzağa düşürüldüklerine
ve rejim güçleri tarafından kandırıldıklarına kanaat getirildiğinden serbest
bırakılmıştır.”
M. G. Adlı Cemaat mensubu bu konuda şöyle diyor: “Şehid Rehber diyordu ki,
‘vah Müslümanların haline vah. Polis ve JİTEM bazı yapıların içine sızmış,
merkezlerine kadar gitmiş, bunların haberleri bile yok. Biz şu anda onlara bir
şey diyemiyoruz. Keşke ortam ve zaman müsait olsaydı da bu durumları onlarla
konuşup, bu beladan kurtulmaları için onlara yardımcı olabilseydik. İnşallah
zamanı gelir bu konuda tüm Müslümanlara tecrübelerimizi aktarır ve onlara
yardımcı oluruz.”
Devam edecek…
|