HASSAS, DUYARLI VE DİKKATLİYDİ
Şehid Rehber, bütün işlerinde hassas ve dikkatli biriydi. Bulunduğu ortamdaki
eşyalara ve düzene dikkat eder, en ufak bir düzensizlik gözlerinden kaçmazdı.
Muhatap olduğu kişinin durumuna, kendi konuşmalarına, hal ve hareketlerine,
yaptığı işe dikkat eder, ayrıntılarına kadar hassasiyet gösterir ve ölçülü
davranırdı. Yapabildiği kadar olumsuzlukları bertaraf ederdi. Cemaatsel
faaliyetler konusunda küçük, büyük ayırımı yapmaksızın hepsine önem verir,
ayrıntılara dikkat eder, olumlu ve olumsuz yanlarını görmeye çalışır ve
ihtiyatlı hareket ederdi. Gizlilik arz eden bir iş yaptığında veya tedbir
alınması gereken bir konuda, çokça düşünür, yanındakilerle konuşup görüşlerini
alır, birçok yönden konuyu ele alarak alternatif yolları, bunların olumlu ve
olumsuz taraflarını masaya yatırır ve rahatlayıp tatmin edici bir çözüm ortaya
koyuncaya kadar bunu sürdürürdü. Pratiğe geçirmek istediği zaman ise işi sıkı
tutar, duyması gerekenlerden başkasına duyurmaz, alınacak tedbirleri en ince
ayrıntılarına kadar şekillendirip öyle yapardı. Tedbir ve dikkati çok önemserdi
ama takdirin de şuurundaydı ve bunu sürekli dile getirirdi. Tedbirin bir görev
olduğunu, ancak tedbirden sonra tevekkül edilmesi gerektiğini ve her şeye rağmen
takdirin önüne geçilemeyeceğini ifade ederdi.
Cemaat sorumlularına yazılı çözümler gönderdiği zaman, kağıdın üzerine
lafzatullah, ayet, hadis yazmazdı. Bunların ortalıkta, el ayak altında
kalmasından ve yerlere atılmasından endişe ederek sadece besmele niyetine b……
yazardı.
Şehid Rehber, işlerinde o kadar hassas ve dikkatliydi ki en ufak bir açık
bırakmazdı. Mesela bir konuda bir çözüm vereceği zaman en ince ayrıntısına kadar
iner ve şekillendirirdi. Bazen sorumlu arkadaşlara sitem eder ve verdikleri
çözümü yetersiz görerek; “Tedbirli olun, dikkatli olun diyorsunuz ama içini
doldurmuyorsunuz. Ne demek tedbirli olun ve dikkatli olun. Nasıl dikkatli olsun,
nasıl tedbirli olsun, bunları nasıl yapacak, hangi şekillerde yapacak,
konuşması, tavır ve hareketleri, gidiş ve gelişleri, yapacağı işler nasıl
olacak… bunlar belirtilmeli ve şekillendirilmelidir” derdi. Mesela sorumlu
arkadaşlarla müzakere edince ve bir Cemaat mensubu hakkında iyidir cevabı alınca
tatmin olmaz ve detaylara inerdi: “Bu tahlil değil, bu şekilde tahlil olmaz”
derdi. “İyidir diyorsun ama nasıl iyidir, hangi yönü iyidir, ibadeti, takvası,
okuması, itaati, sadakati, kabiliyeti vs nasıldır, zayıf yönleri, eksiklik ve
yetersizlikleri nelerdir… bunları söyle ki ne durumda olduğunu bilelim” derdi.
Cemaat tabanından gelen dokümanları yorulmadan ve sıkılmadan, detaylı bir
şekilde incelerdi. O kadar dikkatli ve hassas bir şekilde inceliyordu ki, çoğu
arkadaşları notlarından ve hatta yazılarından tanıyordu. Ayrı ayrı yerlerden
gelen haberleri, bir resmin parçaları gibi bir araya getirip tabloyu
tamamlayabiliyor ve o bölgede cereyan eden hadiseler hakkında genel bir kanaat
ortaya çıkarabiliyordu.
M. Ö. Adlı Cemaat mensubu, Şehid Rehber ile ilgili hatıratlarında konu hakkında
şunları söylemektedir: “Cemaatin sorumlu arkadaşlarından H. Y. cezaevindeydi.
Bizler de bir mahkum gibi gizleniyor ve her arkadaşla görüşmüyorduk, sadece
birkaç kişi ile görüşüyor ve işlerimizi onlar üzerinden yapıyorduk. Alt
birimlerden gelen bir haberde, H. Y. ‘nin tahliye edildiği söylenmişti. Bu
sevinçle Şehid Rehber’in yanına gittiğimde ona müjdeyi verdim. O da çok sevindi
ve hemen onu emin bir yere alın deyip cezaevinden çıkanlara yönelik uygulanan
tedbirleri uygulamamızı istedi. Ben döndüğümde H. Y. ‘nin tahliye olmadığını
öğrendim. Bir sonraki görüşmemizde Şehid Rehber hemen H. Y. ‘nin durumunu sorup
ne yapıyor, nasıldır dedi. Dedim halen cezaevindedir. Dedi nasıl cezaevindedir.
Dedim abe tahliye olmamış. Dedi sen demedin mi tahliye olmuş. Dedim abe Vallah
arkadaşlardan gelen haber öyleydi. Tabi üzüldü ve morali de biraz bozuldu. Bunun
üzerine: “Bu eksik, yanlış bilgilerle, öyle kulaktan duyma sokak bilgileri ile
Cemaat gündemi meşgul edilmemeli. Bundan önemlisi, öyle bir konu olabilir ki
bunun üzerine bir çözüm verilir, bir karar alınır. Tetkik edilmemiş ve doğruluğu
netleşmemiş böylesi bilgilerle yanılma ve yanlışa düşme söz konusudur ve zarar
verir” dedi.
Yine bir gün yanına giderken, beş–altı yıl öncesinden işlerimizde görev almış
birini, tekrar işlere almasını teklif ettim. Ben son durumunu bilmiyordum.
Alttan gelen bazı öneriler vardı. İşte bu arkadaş falan yerdedir, şöyledir,
böyledir falan işte biz buna görev vermek istiyoruz diye teklif vardı. Ben de
Şehid Rehber’in yanına gittiğimde teklifi ona ilettim. Dedi sen bunu tanıyor
musun? Dedim 5–6 yıl öncesinden tanıyorum fakat son durumunu bilmiyorum. Dedi
biliyor musun ben de 5–6 yıldır bunu soruyorum, bu nerededir diyorum ve sen de
5–6 yıldır oturmuş bir adamı getirip Cemaatin işlerine alacaksın, üstelik bu
zaman zarfında ne yaptığını bilmiyorsun. Ondan sonra bana dönüp daha ciddi bir
eda ve ders verircesine nasihatvari bir şekilde: “Biz eğer bu şekil basitlikler
yaparsak, bu basitliklerimizle Cemaati bitiririz. Uzun süre boş kalmış, oturmuş,
ayrı kalmış bir insanı; ne yapmış, nerededir, ne ediyor demeden, sırf geçmişte
durumu iyiydi ve sağlamdı diye işlere ve hatta durumunu netleştirmeden en ufak
bir sorumluluğa bile alamayız” dedi.
BİLGİYE ÖNEM VERİR, TEKNİK GELİŞMELERİ TAKİP EDER VE İSTİFADE EDERDİ
Şehid Rehber, bilgiye çok önem verirdi. İsrail’in dünya nüfusunun bilgisini
topladığını sık sık örnek verirdi. Bilimsel araştırmaları ve teknoloji
alanındaki gelişmeleri çok yakından takip eder ve Cemaatsel faaliyetlerde
bunlardan istifade etmeye çalışırdı. Özellikle bilgisayar alanındaki gelişmeleri
büyük bir merakla takip eder, bu alanda çıkan dergileri düzenli aldırır, açılan
fuarlara bazı arkadaşları gönderip takip ettirirdi. Yeni bir gelişme gördüğünde
ve yeni bir ürün çıktığında, hemen bunu aldırır ve özellikle arşiv işlerinde
istifade ederdi.
Cemaatin çalışma alanlarının genişlemesi ve faaliyetlerin yoğunlaşması nedeniyle
çok miktarda doküman geliyordu. Bunlar kağıtlara yazıldığından hem fazla yer
kaplıyordu ve hem de bunların muhafazası, nakil ve istifadesi gittikçe
zorlaşıyordu. Bu nedenle Cemaat arşivinin daha az hacim ve daha yüksek
güvenlikle korunması için günün teknik gelişmelerini yakından takip eder ve
istifade ederdi.
Şehid Rehber; adeta çağın gelişmelerinin önünde gidiyor, işleri konusunda mevcut
teknoloji kendi beklentilerine cevap veremiyor ve gelişmelerin sürat kazanıp
beklediği ürünlerin çıkarak kendisine yetişmesini dört gözle bekliyor gibiydi.
Bazen diyordu ki: “İşlerimiz çok, yükümüz ağır, çalışmaların takip ve
kontrolü için ve özellikle de bu arşivi küçültüp bir insanın taşıyabileceği
dereceye getirmek için bizim yeni ürünlere ihtiyacımız var. Şimdiki ürünler bu
ihtiyacımıza cevap vermiyor. Ancak gelişmeler çok hızlıdır. İnanıyorum ki çok
yakın bir zamanda, sınırsız diyebileceğimiz boyutta bilgiyi içine alacak teknik
cihazlar üretilecek. Ancak ben görecek miyim bilmiyorum.” Bu gün, 2000
öncesindeki mevcut arşivimizin tamamını içine alabilecek flash bellekleri
gördüğümüzde onun bu sözlerini hatırlamamak mümkün değil.
Devam edecek…
|