BASİRET
VE FERASETLİYDİ
Şehid Rehber, üstün bir basiret ve feraset sahibiydi. Dolayısıyla meseleleri iyi
teşhis eder ve çözüm vermede isabet ederdi. Bir şahıs veya bir olay hakkında
yaptığı değerlendirmede yanıldığı pek görülmezdi.
Cemaat mensubu olan Molla Ğiyaseddin, Bitlis’in Tatvan ilçesinde imamlık
yapıyordu. PKK ile Hizbullah Cemaati arasında silahlı çatışmalar başlamış ve
birkaç yerde yoğunluk kazanmıştı. Ancak Tatvan’da çatışma yoktu. 1994’ün Ramazan
ayında, gece teravih çıkışında silahla vurulup şehid edildiği haberi aynı gün
geldi. Durumu hemen Şehid Rehber’e ilettim. Birkaç yerde benzer olaylar olmuş ve
çatışmalar oralara kaydırılmıştı.
Hadiseyi kendi aramızda değerlendiriyor ve bunun kimler tarafından
yapılabileceğini konuşuyorduk. Bizler, bunun PKK tarafından yapıldığını
düşünüyorduk. Bundan dolayı, olayın karşılıksız kalmaması gerektiğini söyledik.
Ancak Şehid Rehber rahat değildi, olaydan tam emin olmamıştı ve acele etmememizi
istedi. “Bu olayın PKK tarafından yapıldığına pek ihtimal vermiyorum. Daha
detaylı bilgilere ulaşmamız gerekir, kokusu değişik geliyor” dedi ve olayı
teferruatlıca araştırmamızı istedi. Bundan kısa bir süre sonra, PKK elemanı
olduğu söylenen iki kişi Tatvan’da yakalandı ve bunların, Molla Gıyasettin’in
katili olduklarını itiraf ettikleri söylendi. Mahkemeden de bu yönde karar çıktı
ve tutuklandılar. Bunu Şehid Rehber’e ulaştırdığımızda, Şehid Rehber daha çok
şüphelendi ve toplanan bilgileri değerlendirdikten sonra; “Bu olayı kesinlikle
PKK yapmamış, devletin derin güçleri tarafından yapılmış ve Tatvan’da da
çatışmaların olmasını istiyorlar. Bizim sessiz kaldığımızı görünce, iki kişiyi
yakalayıp, büyük ihtimalle zorla onlara ifade imzalatıp Şehidimizin katili
olduklarını lanse ettiler ki, sessizliğimizi bozalım ve orada PKK’ye yönelik
eylemler yapalım. O zaman da, fırsat kollayıp bir bizden, bir onlardan
vuracaklar. Kesinlikle bu oyuna gelmemeli ve buna karşı tedbirlerimizi
almalıyız” dedi.
Birkaç yıl sonra; kısa bir süre Cemaat ile birlikte olup yakalandığında
muhbirleştirilen ve Bitlis’te tutuklu olduğu cezaevinden bu eylem için çıkarılan
Murat Kurtboğan ve iki PKK itirafçısının devlet güçlerinin tezgâhladığı bir
eylem ile Molla Gıyasettin’in Şehid edildiği Cemaat tarafından ortaya çıkarıldı.
ÇÖZÜM VERME YÖNTEMİ
Şehid Rehber’in kendine has bir çözüm verme yöntemi vardı. Konuyu arkadaşlarla
istişare edip görüşlerini alır, çok yönlü tahlil eder, bir müddet dinlendirir,
farklı alternatifler ortaya koyarak bunların muhtemel yansımalarını hesap eder
ve mutmain olduktan sonra karar verirdi.
Vereceği çözümlerde çok hassas davranır ve en ince ayrıntılarına kadar
hesaplardı. Vereceği çözümü itina ile takip eder, tam olarak uygulanmasını
isterdi. İşlerin hesabını işe girişmeden yapar, giriştikten sonra geri adım
atmaz ve kararlılıkla devam ederdi. Sonunu getiremeyeceği işe girişmezdi. Bu
konuda arkadaşlara: “Kapatamayacağınız kapıyı açmayın” derdi. Bu söz, çözümlerde
usul olması gereken bir kaidedir.
Konuyla ilgili olarak muhterem İ. Bagasi şu aktarımda bulunmaktadır: “Bir konu
Cemaate gelip de müzakere edildiği zaman müzakere edenler çözüm üretiyor,
projeler geliştiriyor, kendilerince hiçbir eksik bırakmadan sonuca ulaştıklarını
zannediyorlardı. Şehid Rehber’e yapacakları önerinin bu kez hiç itirazsız kabul
edileceğini ve bu kez hiç itiraz görmeden uygulamaya gireceğini hesap
ediyorlardı. Ancak Rehbere üretilen bu çözümler arz edildiğinde; Rehber iyice
dinledikten sonra, ortaya konulan çözümler ile ilgili hiç hesap edilmeyen bir
noktaya değinir ve bunun etrafında soru sorardı. Bu sorular üzerine verilecek
cevaplar düşünülürken aslında konunun eksik bırakıldığını, yani açıkların olduğu
fark ediliyordu.
Bununla birlikte, sunulan öneri çerçevesinde bir takım alternatifler ortaya
koyuyordu ki bunların hiç düşünülmediği, hesap edilmediği ortaya çıkıyordu.
Sonra eğitici ve yol gösterici bir üslup ile izahatta bulunur şöyle derdi:
“Verilen çözümler, ortaya konan plan, proje ve kararlar kesinlikle geniş bir
tahkikata ve kesin bilgilere dayalı olmalıdır. Acele edilmemeli ve ayaküstü
çözümler verilmemelidir. Meseleyle üzerinde kafa yormalı, muhtemel yansımaları
çok yönlü hesap edilmelidir. Bunun yansıması ne olabilir, getirisi, götürüsü ne
olur, bunlar hesaplanmadan çözüm verilmemelidir. Konu kimleri ilgilendiriyor,
verilen çözümler taraflar üzerinde nasıl bir etki yapacak, Cemaat tabanını nasıl
etkileyecek, devlet tarafından nasıl algılanacak ve bunun üzerine bize yönelik
nasıl bir tavır ve reaksiyon içine girecek? İşte bütün bunları hesap edip çözüm
verilmeli ki muhtemel gelişmelere de hazırlıklı olunabilsin. “
S. V. adlı Cemaat mensubu şunları ifade ediyor: “Gidiş gelişlerimizin nasıl
olduğunu, nasıl olması gerektiğini, dokümanlarımızı nasıl saklayacağımızı, evde
nasıl muhafaza edeceğimizi vs. bizimle detaylı bir şekilde konuşurdu.
Monotonluktan hiç hoşlanmazdı, yeni ve isabetli bir fikir ortaya konduğunda yüzü
parlardı. Yapmamız gereken işler üzerine müzakerede bulunur, en ince detayına
kadar hesaplardı. En basit bir işi bile gidin, yapın deyip geçmezdi, nasıl
yapılacağını müzakere eder, ortaya çıkan çözümü bize güzel ve detaylı bir
şekilde izah ederdi. “
|