DAVASINDA CİDDİ, KARARLI VE AZİMLİYDİ
Şehid
Rehber, İslam davasını hiçbir şeye değişmezdi. Davayı ilgilendiren her meseleyi
önemserdi. Dava konusunda ihmalkarlık, duyarsızlık, tembellik, gevşeklik,
korkaklık, çekingenlik gibi zafiyetleri kabul etmezdi. Davaya halel gelmesin,
dava zarar görmesin diye her türlü fedakarlıkta bulunurdu.
İnsanları davaya bağlılıkları, İslam’a, Kur’an ve Sünnete bağlılıkları, ihlas,
takva, fedakarlık ve samimiyetlerine göre değerlendirirdi. Bunun dışındaki
meziyetler onun için belirleyici etkenler değildi. Akrabalık veya diğer sosyal
bağlar, görev vermede veya görevden uzaklaştırmada belirleyici değildi. Bu onun
en yakın akrabası ve en yakın arkadaşı dahi olsa fark etmezdi.
H. H. adlı Cemaat mensubu, konu ile ilgili şöyle bir anı aktarmaktadır:
“Akrabalarımızdan biri bir ara Cemaate yanaşır gibi oldu ama sonradan düşmanlık
yapmaya başladı. Bunun bazı yakınları da Cemaat ile birlikteydi. Bir gün Şehid
Rehber; “Bunlar çok ileri gitmiyorlar mı, bu kadar yetmedi mi? Bunun bir
önlemini almamız lazım” dedi. H. İ. adlı arkadaş da, yarı şaka yarı ciddi bir
tavır ile; “Ağabey, bu adam H. A. ‘nın akrabasıdır, bunu da dikkate almamız
gerekir” deyince Şehid Rehber ciddi ve kararlı bir ses tonuyla; “Her kim
olursa olsun, Allah için, dava için, İslami mücadele için vallahi aha bu gözüm
bile engel olsa, çıkarıp çöpe atacağım. Bu, filandır, falanın damadır, Hüseyin
Velioğlu’nun oğludur demem. Vallahi benim öz oğlum olsa, oğluma gerekeni
yaparım. Dava bizim için her şeydir. Biz her şeyimizi bırakıp bu yola
koyulmuşuz, kimsenin hatırına bu davadan ve icaplarından vazgeçmem” dedi.
Şehid Rehber, İslam davasına çok büyük önem verdiği için, onu halisane
sahiplenip dert edinerek katkı sunanlara da muhabbet besliyor ve bunları
eleştiren, hakaret edenlere karşı da gerektiği gibi cevap veriyordu.
N. İ. adlı Cemaat mensubu Şehid Rehber ile ilgili bir anıyı şu şekilde
anlatmaktadır: “1983 yılının sonbaharında çalıştığım kuruma Şehid Rehber ve
birkaç arkadaşı beni sormak için işyerime gelmişlerdi. Kurumun müdür ve
yetkilileri Rehber’in eskiden tanıdığı kişilerdi. Bu münasebetle onları da
ziyaret etti. Sohbet esnasında müdür ona imalı bir şekilde; “Geldiğin yerlerde
ne var?” diye sordu. Şehid Rehber ve arkadaşları o zaman İran’dan yeni
dönmüşlerdi. Gördüklerini kendine göre izah etti. Müdür yine imalı konuşmaya
devam etti. Artık bu tavrı rahatsızlık uyandıracak kadar ileri gitti. Bunun
üzerine Şehid Rehber kızdı ve müdüre; “Biz senin misafirleriniz, sana değer
verip makamına geldik. Fakat sen bizimle ve ümmetin yüzünü ak çıkaranlarla dalga
geçiyorsun. Bunları senden kabul etmiyorum” dedi. Bu konuşmadan sonra müdür de:
“Gel öyleyse beni makamımda döv” dedi. Şehid Rehber de: “Ben seni eski bir
arkadaşım olarak kabul ettim ve arkadaşlarımla önce senin makamına geldik.
Şahsımızda Müslümanlara hakaret etmen için gelmedik. Eğer bu hakaretlerine devam
edersen, makamında olsa bile hak ettiğin cevabı alırsın!” diyerek sert karşılık
verdi. Müdürden hiç ses çıkmadı. Sonra birlikte çıktık. “
Ş. K. adlı Cemaat mensubu Şehid Rehber ile ilgili bir anısını şöyle anlatır:
“H……köyünde birisi Müslümanları rahatsız ediyordu ve köy karakoluyla beraber
çalışıyordu. Köy imamı, Cemaat mensubu ve aynı zamanda kardeşimdi. Onu köyden
çıkartmak istiyorlardı. Babam da onun yüzünden bir sorun çıkmasın diye
kardeşimin çıkmasını istiyordu. Ben kendim meseleyi Şehid Rehber’e götürdüm.
Şehid Rehber şöyle dedi: “Senin baban bilsin ki molla kardeşin benim için
değerlidir. Fakat Cemaat ne yaparsa İslami prensiplerine ve maslahatına uygun
yapar. Bir şeye çözüm ve karar verdiyse ondan geri adım atmaz. Cemaate yakışan
istikrar ve kararlılıktır. Kardeşin köyden çıkmayacak. Karakol istiyorsa gelsin
onun evini arabaya zorla yükleyip götürsün. “ Neticede bu kararlılık karakol ile
beraber çalışan işbirlikçilerine de geri adım attırdı ve kardeşim köyden
çıkarılamadı. “
STRATEJİ VE TAKTİK GELİŞTİRME UZMANIYDI
Şehid Rehber, karşılaşılan hadiselere, gelişen olaylara ve baş gösteren
sorunlara karşı normal bir insandan beklenenin çok ötesinde isabetli çözümler
verir ve taktikler geliştirirdi. Bu durumu, yakınındaki sorumlu arkadaşlar
üzerinde büyük tesir bırakıyordu. Hem ufukları açılıyor ve hem de güven
duyguları artıyordu. Vakıf oldukları ve daha önce benzerleriyle karşılaştıkları
için tecrübelerinin olduğu pek çok sorun karşısında zorda kalan ve hatta
tıkanıklık yaşayan sorumlu arkadaşlar, sorunlarla ilgili onunla müzakerede
bulunduklarında verilen çözüm ve ortaya konan taktikler karşısında
hayranlıklarını gizleyemiyorlardı.
S. V. Bu konuda şunları aktarmaktadır: “Şehid Rehber, meseleleri çok iyi tahlil
eder ve buna göre taktikler geliştirirdi. Bazen yaşanan kimi problemlere karşı
tıkanıyor, çaresiz kalıyor ve sorunu çözümsüz gibi görüyorduk. Onunla görüşüp
müzakere ettikten sonra, büyük ve çözümsüz gibi gördüğümüz problemler gözümüzde
o kadar basit ve küçük bir hale geliyordu ki; “Bu muydu bizi bu kadar sarsan
problem” deyip verilen çözüme hayran kalıyorduk. Belki de bu vasıflarındandır
ki, yanına gidip döndüğümüzde çok büyük bir güven kazanıyor ve rahatlayıp manevi
güç alıyorduk. “
PKK Cemaate karşı saldırılarda bulununca, Şehid Rehber onların sorumlularına
farklı kanallardan mesajlar gönderip çatışma çıkmaması için ikazlarda bulundu.
Bunların fayda vermediğini ve PKK’nin saldırılarda kararlı olduğunu görünce,
saldırılara karşılık verme konusunda sorumlulardan gelen önerilere karşılık:
“Biz tetik çekenlerle uğraşamayız, etkili bir çözüm de olmaz, tetikçiler bitmez,
biri gider bir başkası gelir, bizim için önemli olan tetiği çekenden ziyade
çektirenleri tespit edip onları etkisiz hale getirmektir. Aynı zamanda, bizim
çatışma istemediğimizi bilsinler diye; onların bize saldırmadığı yerlerde biz
asla kimseye saldırmaz ve çatışmayı oralara sürüklemeyiz. Saldırıyı kestikleri
yerde biz de keseriz. PKK’li olduğu halde Cemaate karşı suç işlemeyenlere de
silah doğrultmayız” dedi.
Geniş ve yoğun bir istihbarat ağı oluşturarak Cemaate karşı suç işleyenlerden
konumlarını gizli tutup halk tarafından tanınmayanları tespit ettirdi. Çöpçü
olarak Belediye kadrosunda çalışan birinin, aslında o yerin sorumlularından biri
olduğu ve hatta belediye başkanına örgütsel talimatlar verdiği düşünüldüğünde,
bu gibilere yönelik eylemlerin halk tarafından anlaşılabilmesi beklenemez. Hatta
‘zavallı bir çöpçü vuruldu’ denilebilir. Ancak karşı taraf açısından durum hiç
de böyle değildi, nasıl bir darbe yediklerini çok iyi biliyorlardı.
Devam edecek…
|