Allah’ın adıyla!
İslam davası açısından baktığımızda karşımızda iki tip Müslüman görürüz.
1- Sadece kendileri için yaşayanlar. Bunlar gayretten yoksun ve bencil tiplerdir. Hayata, olaylara, imanın hakikatlerine ve iman etmenin beraberinde getirdiği sorumluluğa ferdi yaklaşımlarda bulunurlar. Ferdi ilgilendiren ve ferdin hayatı ile sınırlı kalan şeylerle meşgul olurlar, kendi bireysel ihtiyaç ve rahatlarını yaşamın merkezine koyarlar. Onun için İslam’ı ve Müslümanları ilgilendiren içtimai meselelere karşı duyarsız kalırlar ve beklenen gayreti göstermezler.
Bu şahsiyetlerin, bu halleriyle İslam davasına verebilecekleri hiçbir şey yoktur ve İslam davası bunlardan hiçbir fayda görmemektedir. Dolayısıyla kim ve ne olurlarsa olsunlar, bu tip insanlar bu halleriyle asla dava adamı olamazlar.
Bunlar; İslam’ın hakim olmadığı ve Müslümanların inançlarından dolayı her türlü baskıya maruz kaldıkları, dolayısıyla toplumun İslam’a ve Müslümanların güçlü bir birliğe ihtiyaç duyduğu günümüzde İslam’ı kendi hayatlarında ferdileştirerek yaşamakla, sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmedikleri gibi içtimai sorumluluktan da kurtulamazlar.
2- Sadece kendileri için yaşamayanlar. Bunlar; gayretli ve hayırlı olanlardır. İslam’ın Müslümanlara yüklemiş olduğu sorumluluklara külli yaklaşımda bulunur, ferdi sorumlulukların yanında içtimai sorumlulukların da bulunduğunu göz ardı etmezler. İslam’ı ve Müslümanları ilgilendiren olaylara karşı duyarlıdırlar. Sürekli İslam’a ve İslam davasına hizmet etmenin telaşındadırlar. Müslümanların dertleriyle dertlenir, İslam’ın toplumda yer edip yerleşmesi için gayret sarf ederler. Bunların yaptıkları işlere ve meşgul oldukları şeylere baktığınızda, İslam davasının ve dolayısıyla Müslümanların ihtiyaç duyduğu hususlar olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla daimi bir çaba ve gayret içindedirler.
İslam davasının bu şahsiyetlere ihtiyacı vardır ve aslında bu şahsiyetler İslam davasını ayakta tutmaktadırlar. İşte bunlar İslam davasının erleridirler ve ancak bu tipler dava adamı olabilirler.
Netice itibariyle, İslam davasının gerçek bir mensubu ve dava eri olabilmek için Müslüman bireyin kendisini aşması, sadece kendisi için yaşamaması, İslam davasının ihtiyaçlarını ve beklentilerini dikkate alarak, meşgul olduğu şeylerin İslam davası ve Müslümanlar için öncelikli ve ihtiyaç duyulan şeyler olması gerekir.
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR |