III.
BÖLÜM
Allah’ın adıyla!
HİZBULLAH CEMAATİNE KARŞI UYGULANAN YÖNTEMLER
Daha
önceki bölümlerde de izah edildiği gibi, her devletin kendine göre tehdit
algılaması ve suç kapsamına aldığı hususlar vardır. Her devlet; tehdit olarak
algıladığı ve suç olarak gördüğü unsurların imkan, güç ve kabiliyetlerini
öğrenmek, muhtemel hareketlerini, hedef ve tarzlarını önceden tespit etmek,
onları kendi nezdinde deşifre etmek ve kontrolüne almak ister. Bunlar ise
istihbarat faaliyeti gerektirir. Bu anlamda istihbarat faaliyeti, devletler için
bir bedendeki göz ve kulak mesabesindedir. Dolayısıyla her devlet, istihbarata
ihtiyaç duyar.
Bir devletin kendine has tehdit algılamasının olması, buna dönük kendini
korumaya çalışması ve bu amaçla istihbarat faaliyeti yürütmesi normal ve tabii
bir şeydir. Ancak burada önemli olan, tehdit algılamasından, kendini
korumasından ve istihbarat faaliyeti yürütmesinden ziyade, neyi ve kimi tehdit
olarak algıladığı, neye ve kime karşı kendini nasıl ve ne şekilde koruduğu ve
istihbarat faaliyetini nasıl ve hangi yöntemlerle yürüttüğüdür. Çünkü hangi
devlet olursa olsun, sırf devlet olduğu için onun adına yapılan her iş meşru
olmadığı gibi, devleti korumaya dönük alınacak tedbirler ve yürütülecek
istihbarat faaliyeti için de her yol meşru ve her vasıta mubah değildir.
Devletin ve devlet adına yapılanların meşru olması, ancak hak ve adalet üzere
olmasıyla mümkün olur.
Bilindiği gibi Laik Kemalist Rejim, Türk milliyetçiliğini ve İslam düşmanlığını
esas almıştır. Haliyle yasama, yürütme ve yargı sistemi günümüze kadar buna
paralel bir şekilde işlemiştir. Bunun bir neticesi olarak ta İslami oluşum ve
faaliyetler hep tehdit unsuru olarak algılanmış, Müslümanlar potansiyel suçlu
olarak görülmüşlerdir. Bunlara yönelik yoğun bir şekilde istihbarat faaliyeti
yürütülmüş, kendilerince tedbirler alınmaya çalışılmış, devletin bekası ve
tedbir adı altında akla ve hayale gelmeyecek nice çirkin ve kirli faaliyetler
yürütülmüş, nice zulümler, baskılar, işkenceler ve insanlık dışı muameleler
yapılmıştır.
Hizbullah Cemaati de, İslami kimliğinden dolayı Laik Kemalist Rejim tarafından
ciddi bir tehdit unsuru olarak görülmekte, varlığı ve faaliyetleri suç kabul
edilmektedir. Bu nedenle Rejim, Hizbullah Cemaatine yönelik bu güne kadar
sürekli ve kesintisiz bir şekilde istihbarat faaliyeti yürütmüş, tedbir adı
altında Hizbullah Cemaatine ve faaliyetlerine yönelik karşı faaliyetlerde
bulunagelmiştir. Bu işlerin merkezinde ise polis ve jitem vardır. Polis ve jitem,
Hizbullah Cemaatine yönelik şimdiye kadar yürüttüğü faaliyetlerde hiçbir hukuk
tanımamış, her yolu meşru, her vasıtayı mubah görmüştür.
Devlete karşı tehdit unsuru olarak görülen yapılara ve özellikle de İslami
yapılara yönelik yürütülen faaliyetlerde öncelikli hedef, onları kontrole
almaktır. Çünkü kontrole alınan bir yapı, tehdit olmaktan çıkar. İstendiği
zaman, tehdit içeren her türlü faaliyetlerine engel olunabilir. Hatta
yönlendirilebilirler. Bu nedenle rejim, kontrol altına alınan yapı ve
faaliyetlerden yana rahattır. Ancak kontrol altına alamadıklarından yana
huzursuzdur, endişe içindedir ve onlara dönük sürekli karşı faaliyetler yürütür,
tedbirler geliştirir.
Hizbullah Cemaati ise, yapısı ve faaliyetleriyle Laik Kemalist Rejim tarafından
ciddi tehdit unsuru olarak görülmesine ve ona yönelik uzun yıllardır kesintisiz
karşı faaliyetlerde bulunmasına rağmen kontrole alınamadığı bir güçtür. Bundan
dolayı Kemalist Rejim, kendisinden yana hiçbir zaman rahat olmamış, endişe etmiş
ve huzursuzluk yaşamıştır. Halen de bu huzursuzluk ve endişeyi yaşamaktadır.
Bu ise onu Hizbullah Cemaatine karşı hırçınlaştırmakta, kin ve öfkeye
boğmaktadır. Hizbullah Cemaati geliştikçe o daha da hırçınlaşmaktadır. Neticede
öfke ve hırçınlığı dışarı taşmakta, polis ve jitem eliyle zulme, saldırıya,
operasyon ve eylemlere, her türlü kirli ve çirkin faaliyetlere dönüşmektedir.
İşte bu bölümde; polis ve jitemin, Hizbullah Cemaatini doğrudan hedef aldığı ve
ona yönelik olarak uyguladığı bu çirkin ve kirli yöntemleri ele alacağız.
CEMAATE ADAM SIZDIRMAYA VE ULAŞABİLDİKLERİNİ MUHBİRLEŞTİRMEYE ÇALIŞMAK
Polis ve jitemin, Hizbullah Cemaatine yönelik uyguladığı yöntemlerden biri,
yapının içine adam sızdırmak ve yapının içinden ulaşabildiklerini
muhbirleştirmeye çalışmaktır.
Yukarıda da değinildiği gibi devlete karşı tehdit unsuru olarak görülen yapılara
ve özellikle de İslami yapılara yönelik yürütülen faaliyetlerde öncelikli hedef,
onları kontrole almaktır. Hizbullah Cemaatine yönelik yapılan adam sızdırma ve
yapının içinden ulaşılabilenlerin muhbirleştirilmeye çalışılması da aynı
şekilde, kontrole almaya yöneliktir.
Kontrole almak;
Yeteri kadar haberdar olabilmek,
Karar mekanizmalarını istenen şekilde etkileyebilmek veya alınan kararların
uygulanmalarını engelleyebilmek,
İstenen istikamete yönlendirebilmek veya istenmeyen istikametten alıkoyabilmek,
İhtiyaç duyulduğu zaman yapıyı bertaraf edebilmek…. . şeklinde izah edilebilir.
Bunun yapılabilmesi, yapının içinde adam olmasına bağlıdır. Çünkü sağlıklı
haberi, yapının içindeki adam getirecektir, elemanları veya faaliyetleri ya da
alınacak kararları, yine yapının içindeki adam etkileyebilecektir. İşte bu
yüzden yapının içine adam sızdırma ve yapının içinden ulaşılabilenlerin
muhbirleştirilmeye çalışılması, istihbaratçıların son derece önemsedikleri bir
iştir.
Bu nedenle polis ve jitem, Hizbullah Cemaatine yönelik yıllarca kesintisiz ve
yoğun bir şekilde istihbarat faaliyeti yürütmüş, yapının içine adam
yerleştirmeye, bu vesileyle hem istediği düzeyde haber almaya ve hem de arzu
ettiği noktalara ulaşıp etki edebilmeye ve neticede kontrole almaya çalışmıştır.
Bunun için yıllarca insanlık dışı çirkin ve kirli faaliyetler yürütmüş, akla ve
hayale gelmeyen nice vahşi yöntemler uygulamıştır. Hizbullah Cemaatine bu
faaliyetleri yaparken pek çok insanın hayatını karartmış, toplumun önemli bir
kesiminin yaşamını alt üst etmiştir.
Polis ve jitem, Hizbullah Cemaatine yönelik faaliyetlerinde hukuk tanımamış,
rejim adına hareket ettiği halde rejimin kanunları çerçevesinde dahi hareket
etmemiştir. Hizbullah Cemaatine mensup olarak bildiği ve tespit ettiği bireylere
dönük muhbirleştirme faaliyetlerinde bulunurken zora, şiddete, baskıya ve
işkenceye başvurmuş, iftira, yalan, tehdit, şantaj gibi çirkin yöntemler
kullanmıştır. Her yönden onu kuşatmaya çalışmış, kontrole alamadığı bu gücü, yok
etmeye çalışmıştır. Bunun için sürekli operasyonlarda bulunmuş, hem siyasi, hem
askeri, hem ekonomik, hem kültürel ve hem de sosyal açıdan topyekun bir mücadele
ile Hizbullah Cemaatinin üzerine gitmiştir. Bu konu ile ilgili başvurulan
yöntemler ve icra edilen faaliyetler, II. Bölüm boyunca örneklerle işlendi.
Burada, Hizbullah Cemaatine adam sızdırma konusuna bir iki örnek vermekte fayda
vardır.
Polis tarafından muhbirleştirildikten sonra, Hizbullah Cemaatine sızdırılmaya
çalışılan N. A. , verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylüyor: “….
Oradaki kitleyi sordu bana, kitlenin henüz az olduğunu söyledim kendisine. Bana
dedi ki, öyle görünüyor ki bu gelişecek. Şimdiden yer almak gerek. Ancak
aralarında çok samimi görünmen lazım. Bu başka yapıya benzemez. Ameli olarak
dikkat etmen gerekir, namaza zaten devam etmen lazım. ikincisi, fedakarlık
göstermen lazım, yani vermede, yani zekattır, infaktır, sadakadır, bunları
vermen lazım. Üçüncüsü, sana görev verildiği zaman aşkla, zevkle yaptığını
göster onlara dedi. Çünkü PKK ile Hizbullah bir değildir dedi. İnsan
Hizbullah’ın içerisinde daha çok belli oluyor dedi. Onun için çok tavsiyelerde
bulundu ve hatta yani eğer burada bir yanlışlık yaparsam kendisinin de beni
artık kurtaramayacağını söyledi. Ve açıklamada bulundu……. “
Yine, polis tarafından muhbirleştirilen ve daha sonra Hizbullah Cemaatine
sızdırılmaya çalışılan D. H. , verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları
söylüyor: “…. . Önce hem benim ortama alışmam ve hem de camidekilerin bana
alışması için birkaç kere C. ile birlikte gittik. Sonra ben düzenli gitmeye
başladım. Daha sonra C. , gidip oradaki M. M. ile sohbet etmemi istedi. Birkaç
kere gidip onunla sohbet ettim. En sonunda ise M. M. ‘ye; derslere katılmak
istediğimi söylememi istedi. Ben de gidip M. M. ‘ye bunu söyledim. M. M. de beni
O. Camisine götürdü ve oradaki H. M. ile tanıştırdı. Camiye devam etmeye
başladım. Cami derslerine devam ettim yaz boyunca. Buraya gelip gidenlerle
kaynaşmaya, aralarında yer almaya çalışıyordum. Bu şekilde yavaş yavaş Cemaatin
içine girecektim…. . “
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR
|