Allah’ın
adıyla!
TOPLUMDA KUMAR VE HIRSIZLIĞI YAYMA ŞEKİLLERİ
Laik
Kemalist Rejimin, toplumun inanç ve ahlaki değerlerini tahrip edip sosyal
dokusunu bozarak uyutmak, sindirmek ve böylece rahat bir şekilde kontrol edip
idare etmek için uyguladığı yöntemlerden biri de kumar ve hırsızlığı toplumda
yaygınlaştırmaktır.
Çünkü kumara ve hırsızlığa alışan insanlarda; sosyal ve siyasi meselelere,
özellikle de dini hususlara karşı duyarlılık diye bir şey kalmaz. Kumar ve
hırsızlığa alışan insanların ahlaki değerleri tahrip olur, irade ve kişilikten
yoksun bir hale gelirler, emek, hak ve adalete yabancılaşırlar, paylaşma ve
yardım etme duyguları körelir, kolaycılığa alışırlar ve tamamen bencilleşirler.
Hal böyle olunca fuhuş, içki ve uyuşturucu gibi çirkinliklerin yanında, kumar ve
hırsızlığın yayılması; toplumun inanç ve ahlaki değerlerinin tahrip olmasına,
sosyal dokusunun bozulmasına ve böylece uyuşuk, duyarlılığını ve direncini
yitirmiş bir hale gelip rahatlıkla kontrol ve idare edilebilmesine sebebiyet
verir. Halk ile barışık olmayan ve sistemini zorla dayatmaya çalışan Laik
Kemalist Rejimin istediği şey de budur zaten. Toplumun bu şekilde pasifize
olmasını, uyuşuk, dirençsiz ve duyarsız hale gelmesini ister ki kolayca kontrol
edebilsin.
Tabi toplum üzerinde bu yönde yapılan çalışmalarda polis ve jitem gibi yapıların
rolü büyüktür ve bunlar doğrudan rol almaktadırlar. Bu gün kumarhane, internet
kafe, kumar makine ve aletlerinin bulundurulduğu eğlence merkezleri gibi
yerlerin birçoğu polis veya jitemin kontrolündedir. Polis ve jitem elemanlarının
en uğrak yerlerinden biri de buralardır. Muhbirleştirdiklerini bu yerlere sıkça
götürür, eğlence adı altında buralarda bir yandan içkiye alıştırırken, diğer
yandan da kumara alıştırmakta, israf, eğlence, para düşkünlüğü ve oyun gibi huy
ve alışkanlıklar edinmelerine çalışmaktadır. Bunlar üzerinden de diğer insanlara
yönelir, onları bu sahalara çekerler.
Bu tür mekanların, mümkün olduğu kadar çok yerde açılmasına ortam hazırlarlar,
hatta bir çoğuna öncülük ederler ve açılan bu mekanlara, açıldıkları çevredeki
yerli insanları çekmeye dönük planlı ve sistemli çalışmalar yaparlar.
A. B. ; konuyla ilgili verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylüyor:
“……. . Ve üçkağıtçılık işini yapan, bu kumar işlerini yapanlar da genelde yine
……………. civarındaki insanlardır. Bunlar genelde işte şehir içinde kumar işini,
üçkağıtçılık işini yapıyorlar ve polis ile de diyalogtadırlar. Polisin bunlardan
haberi vardır, yani işbirliği içindedirler. Polis hem bunlara bu sahada iş
yaptırıyor ve hem de bilgi alıyor……”
M. K. ; bu konuda şunları söylüyor: “………. Bunun yanı sıra yine yaptığımız
üçkağıt işi var………. . ……Bunun yanı sıra yine yapılan başka bir iş
tombalacılıktır. …………Tombalayı yapan insanlar genel olarak yine hırsız
kesiminden, bunların kendi aralarındaki aşama, diyelim ki önce tombalacılık
yapar, daha sonra hırsızların içine girer, hırsızların içerisinden
üçkağıtçılardan mafyatik işler yapan insanlar varsa daha bir üst kademelere
gitmek üzere yol alır.
Polis genel olarak bu tür olayların çoğundan haberdardır. Gerek açılan üçkağıt
tezgahlarından, gerek yapılan hırsızlık olaylarından, gerek dilenci mafyasından,
gerek haraç mafyasından, zaten polis çoğunu oluşturduğu için ve ayrıca
işbirliğinde olduğu için çoğunun ne tür ne iş yaptığını biliyor ve bütün
raporları ellerindedir……. “
Bu yazının yirmi ikinci bölümünde geçtiği üzere, Yahya Demir ve çetesi içinde
yer alan A. Ş. ve A. H. A. ; verdikleri bilgilerin bir bölümünde şunları
söylüyorlar: “………Polisin yol göstermesiyle ve teşvikiyle gasp, soygun ve
hırsızlık yapma hususunda korkulacak bir merci kalmayınca rahat bir şekilde
duruma göre bu yollara başvuruldu……. . “
C. M. ; bu konuda anlattıklarının bir bölümünde şunları söylüyor: “…………Ve bu
şekilde gençleri kumara, kumar oyunlarına yönlendirirdik ve topa götürmeye
çalışırdık. Video izletirdik, özellikle de seks filmlerini seyrettiriyorduk.
Bunlara bu fikirleri aşılamamız gerekirdi, çünkü yarın öbür gün bu insanlar bize
lazım olacaktı. Bu insanlarla birlikte hareket edecektik. Bu insanların ahlakı
bozulduğunda diğer arkadaşlarını da bize getireceklerdi. Bu şekilde onlara bazen
bol para da verip harcamaya alıştırırdık. Bazen de hiç para vermezdik, onlar da
bunun eksikliğini hissediyorlardı. İşte böyle de onları aynı zamanda para bulmak
için hırsızlığa yönlendirirdik ve alıştırırdık. Bu şekilde hırsızlığa çabuk
alışıyorlardı. Hırsızlığa alıştırdıktan sonra hem kendilerine para buluyorlardı
ve hem de kendi aramızda yaptıklarımız için lazım olan para sıkıntısı
çekmiyorduk. Bir de istediğimiz yerlere onları gönderiyorduk, büro, işyeri,
dükkan ve evlere girebiliyorlardı, hem bizim işimiz görülüyordu ve hem de
onların para ihtiyacı halloluyordu. Bu gençlerin üzerinde bu şekilde bir
çalışmamız vardı…………. . “
A. B. , şunları söylüyor: “……. . Ve ondan sonra benden gençlerle ilgilenmemi
istedi. Gençleri kıra, topa bu gibi yere götürmemi istedi. Ve daha sonra ben
kendi akrabalarım olan gençlerle ilgilenmeye başladım. Ben kendilerine bu
gençlerle ilgilendim, bu gençler artık raydan çıktı. Raydan çıktı yani artık
kahve köşelerinde oturuyorlar, içki içiyorlar, kumar falan oynuyorlar, artık
camiye falan da gitmiyorlardı.
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR
|