Allah’ın
adıyla!
POLİS VE JİTEMİN, GAYRİ RESMİ FAALİYETLERDE KULLANDIĞI PARALARIN KAYNAĞI
Her
devlet istihbarata ihtiyaç duyar. İhtiyaç duyduğu şekliyle istihbarat faaliyeti
yapmak için hem yasal ve hem de kurumsal düzenlemeler yapar, gerekli kurumları,
insan gücünü ve maddi kaynakları oluşturmaya çalışır. Bu ihtiyaç neticesinde
oluşturulan istihbarat teşkilatları, istihbarat faaliyetini yürütmek için hem
açık ve hem de gizli hareket etmekte, insan gücü yanında her türlü teknik
imkanlardan yararlanmaya çalışmaktadırlar. Hedef olarak algıladıkları unsurlar
hakkında bilgi elde etmek, hareketliliklerini önceden tespit etmek ve suç öncesi
tedbirler adı altında önlem almak için çalışırlar.
Aynı şekilde hiçbir devlet, hukuk sistemini oluştururken ve yasalar hazırlarken;
cinayet, tecavüz, hırsızlık, kumar, uyuşturucu, zulüm, işkence, kaçakçılık gibi
hem bütün toplumlarda ve hem de uluslararası ilişkilerde suç olarak kabul edilen
hususları doğrudan meşru sayma yoluna gitmez. Aksine, suç olarak zikreder ve
bunlara yönelik cezai müeyyideler tayin eder. Dolayısıyla dini, mezhebi, fikri,
sistemi ve üzerine kurulmuş olduğu inanç ne olursa olsun, devlet kurumları ve
devlet memurları, resmi bütün icraatlarında yasalar çerçevesinde hareket etmekle
mükellef tutulurlar. Bundan dolayı devlet memurları, yasalarda suç olarak
belirlenen bu işleri alenen, resmi yoldan ve devlet namına icra etme yoluna
gitmezler. Eğer yaparlarsa, gizli ve örtülü bir şekilde yaparlar.
Laik Kemalist Rejimin istihbarat teşkilatlarına baktığımızda; istihbarat
faaliyeti yürütürken veya kendince önleyici tedbirler almaya çalışırken, hiçbir
kural ve kaide tanımadan, hiçbir hukukun kabul etmediği insanlık dışı yollara
başvurduğunu görmekteyiz. Bunlar, yasalar çerçevesinde hareket etmekten ziyade,
kendi aralarında şekillenen kurallar ve amirlerinin talimatlarını uygularlar.
Çünkü görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen ve faaliyetlerini yasal
çerçeveye bağlayan kanunları hep eleştirirler. İmkanlarını azalttığını,
faaliyetlerini kısıtladığını, serbest hareket edemediklerini ve dolayısıyla
istihbarat faaliyeti ile önleyici ve koruyucu tedbirler alma noktasında yetersiz
kaldıklarını ve başarısız duruma düştüklerini düşünürler. Bu yüzden de çoğu kere
kanunları takmazlar ve kendilerini kanunların üstünde görürler. Bu kanunları
yapanların sivil insanlar olduklarını, bu gün görevde olup yarın oradan
ayrılacaklarını, kendilerinin ihtiyaç ve sıkıntılarını hakkıyla idrak
edemediklerini düşünürler. Bu nedenle çoğunlukla istihbarat faaliyetinde ve suç
öncesi tedbirler kapsamındaki faaliyetlerde kendi kural ve kaidelerini
uygularlar. Tabi bunları, yukarıda belirtildiği üzere gizlilik içinde ve örtülü
bir şekilde yaparlar, insanlardan saklamaya çalışırlar.
Dolayısıyla polis ve jitem, istihbarat faaliyeti çerçevesinde; zorla
muhbirleştirme, muhbirleştirilenleri her türlü insanlık dışı fiillere
bulaştırma, toplumu ifsat edici her türlü çirkin ve kirli işleri icra etme
yoluna gitmekte, bu konularda devlet imkanlarını kullanmakla birlikte, yasaların
hesabına gelenini uygulayıp hesabına gelmeyeni takmayarak kendi içinde
oluşturduğu kural ve kaideleri tatbik etmektedir.
Yasal ve resmi yoldan yapamadığı bu işler ve bu işlerde kullandığı muhbirler
için, aynı zamanda yasal ve resmi yoldan para da tahsis edememektedir. Ancak bu
işlerde çok da para harcamaktadır. Bu nedenle, bir yandan ihtiyaç duyduğu parayı
temin etmek, diğer yandan kontrol altına almak için; uyuşturucu kaçakçılığı,
çek-senet işleri, mafyatik işler, insan kaçakçılığı, mal kaçakçılığı, kumar ve
hırsızlık işleri, haraç, tehdit ve şantaj yoluyla para tahsili, kadın ticareti,
silah kaçakçılığı gibi işleri yapar. Çalıştırdığı birçok muhbir ve ajanı, bu
işlerde bilinçli olarak kullanır.
Muhbirleştirilen M. K. , bu konularla ilgili anlattıklarının bir bölümünde
şunları söylüyor: “…. . Polis genel olarak bu tür olaylardan haberdardır.
Çünkü hepsinin içinde bulunur ya da bizzat kendisi oluşturur. Mesela, benim
tezgah kurmamı teklif eden polis Mazlum, bu tezgahta bazen sigara ve içki
çeşitleri, bazen porno kasetleri satmamı, o piyasadaki mafyatik insanlarla
ilişkiye girmemi istemiştir ve beni yönlendirmiştir.
Mesela……. . pazarı vardır. Buradan çok para gelmektedir. Çünkü gümrük ile
işbirliği içinde çalışmaktadırlar. Polis hem bu pazarda ve hem de gümrükte iş
yapıyor. Birçok malı gümrükte işlemlere koymadan direkt pazara getirtiyor ve
bunlardan çok para elde ediyor. Bunun yanı sıra yine Eminönü bölgesinde,
Tahtakele piyasasında çok büyük paralar kazanılıyor. Bu paralar yasal olmayan,
faturasız olarak yine gümrükle iş birliği içerisinde yapılıyor. Saatçiler var,
elektronik küçük ev aletleri işini yapanlar var. Bunlar gümrükten işlemsiz
geçirildiği için ve faturasız olduğu için ucuz satılıyor ve çok çabuk paraya
çevriliyor.
Bir de bu piyasada toptan döviz işi yapanlar var. Bu piyasada da çok para
dönüyor. Büyük sahtekarlıklar yapılıyor. Öyle oyunlar oynanıyor ki insan şaşar.
Yüklü miktarda piyasaya döviz satıyorlar, bazen bir tarafa yönlendiriyorlar,
yani piyasayla oynayarak yüklü para kazanıyorlar. Tabi bu arada sahte paralar da
elden çıkarılıyor.
Bunun yanısıra, Küçükpazar, Laleli, Aksaray’da fuhuş sektörü oluşturmuşlar.
Yerli kadınlarla birlikte Romen ve Rus kadınlarını çalıştırıyorlar. Otellerde ve
çokça da evlerde böyle kadın ticareti yapıyorlar.
Bu yerlerde böyle herkesin gidemediği kumar yerleri de vardır. Buralarda da
büyük paralar oynuyor. Polis bunlarla birlikte olduğu için kimse karışmıyor ve
kapatılmıyorlar. Mesela diyelim biri açığa çıktı, buna formalite bir resmiyet
uygularlar ve icabında kapatırlar, ama hemen aynı semtte bir başka yerde
açtırırlar. Yani benim gördüğüm, polis bütün bunların içinde vardır. Hepsi de
birbirini idare ediyor……. “
Daha önceki bölümlerde de ismi geçen Murat Kurtboğan, bu konularla ilgili
verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylüyor: “……. Daha sonra polis
Özer’den, teşkilat diye nitelendirdiği bu çarkın bir mafya kolunda, emniyetten
olan bir çete olduğunu öğrenmiştim. Yani emniyetten birtakım insanlar ve mafya
diye adlandırdığımız bir takım kişilerin karşılıklı menfaatler üzerine beraber
çalıştıklarını öğrenmiştim.
Mersin’de iş adamı olan, müteahhitlik yapan İ. Ö. ‘nün oğlunun, para için
kaçırılışında bulundum. Bu kaçırılışta, diğer kaçırılıştan farklı olarak polis
Özer, Mersin’de ikamet eden S……isminde çek-senet işiyle uğraşan, tahsiliyle
uğraşan, haraç kesen, uyuşturucu işi yapan, faizcilik yapan, tabiri caizse,
toplumdaki tabiriyle gayri meşru işlerle uğraşan bu kişiyle ve ekibiyle beni
tanıştırdı. Bu kişileri tanıştırdığı zaman, bunlarla karşılıklı işimizin
düşeceğini söyledi. Daha sonra, ……. . tarihinde S…. nin yanında çalışan Necip
isimli bir şahıs ve Ertuğrul ile birlikte İ. Ö. ‘nün oğlunun Mezitli’de
yaptırdığı inşaatların alanına gittik. Necip, onun yazıhanesine gidip daire
almak istediğini söyleyip bu dairelere bakmak için onu inşaata getirdi……
Planladığımız gibi arabada koltuğuna silah dayayıp onu kaçırdık ve Gözne’deki
eve götürdük. Özer’e haber verdik, teslim ettikten sonra biz Mersin’e döndük.
Polis Özer, biri Mezitli ve biri de Pozcu’da olmak üzere ondan iki daire ve bir
de ………kadar para aldı.
Yine bir sefer, polis Özer bana, yanında Necip, Ertuğrul ve daha sonradan
isminin Rasim olduğunu öğrendiğim ve itirafçı olan bir şahısla şehir dışına
gitmemiz gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Rasim, Ertuğrul ve Necip olduğu
halde işadamı S……ye ait bir mersedese binerek Diyarbakır’a gittik. Diyarbakır
Bağlar semtinde, Fatih mahallesinde birahane işleten M………. isimli şahısla
buluştuk. Oturup bir müddet konuştuktan sonra Necip, mersedes anahtarını M……ye
verdi ve ondan da bir reno marka taksi anahtarını aldı. Yani arabalar takas
edildi. Oradan ayrılıp dışarıda yemek falan yedik ve akşam otelde kaldık. Ertesi
gün tekrar birahane çalıştıran M……. nin yanına geldik ve tekrar arabaların
anahtarlarını değiştirdik ve oradan ayrılıp mersedes ile yola çıktık ve Mersin’e
geldik. Geldikten sonra polis Özer bana söyledi, biz uyuşturucu sevkiyatı
yapmıştık. O zaman bilmiyordum. Ancak aynı bu yolla ben üç sefer bu işi yaptım….
“
Yine daha önceki bölümlerde ismi geçen İbrahim Sarıaltun, bu konularda verdiği
bilgilerin bir bölümünde şunları söylüyor: “……. Albay Kenan’ın direktifiyle
kurduğumuz B……. Finans üzerinden bir takım finans çalışmalarında bulunduk. H. Ç.
ile birlikte. Bu şekilde Almanya’da bir takım finans çalışmaları da yaptık.
Özellikle bu vakfın finanse edilmesi gerekiyordu. Çalışmalarını yürütebilmesi
için. Daha sonra da bu çalışmaların bölgeye kaydırılması düşünülüyordu. Bu
çerçevede ben Almanya’da B…. . finansla birlikte alternatif finans çalışmaları
da yaptım. Bunlarla ilgili de birçok görüşmeler yaptım. Ve bu kapsamda
Almanya’ya defalarca gidip geldim……
Mustafa H. ile mafyatik işler üzerinde de çalışmalarımız oldu. Araba alım
satımı, sahte dolar ve mark işleri. Zaten polisle çalışan insanlar bu konulara
yönlendirirler, özellikle ahlaki durumlarının bozulması için karı, kıza
yönlendirirler. Adil’in akrabalarına, kayınlarına arabalar verdim ben. Sahte
plakalı, mükerrer plakalı. Onlar da bir ara bana çalıntı bir oto getirdiler,
tescil ettirebilmek için biz o dönemde Davut ile tanıştık, Adil aracılığıyla
bölgeye bir araba götürmüştük, o problemi çözmek için de Adil bizi Davut ile
tanıştırmıştı. Daha sonra Davut ile ticari ilişkilerimizi geliştirdik. Kendisine
sahte plakalı ve sahte evraklarla tescil edilen arabalardan vermeye başladım,
kendisi bize sahte dolar getiriyordu bölgeden. O dönemde benim yaptığım birçok
mafyatik iş oldu. Ancak Adil ile aramız açıldığı zaman, bir seferinde kayının
getirdiği çalıntı otoyla yakalandık. Adil şikayet etmişti. Çünkü durumu
biliyordu ve aramız açılmıştı. Polise götürüldüm, Ankara’daki polislere kendimi
açıklamak zorunda kaldım ve Mustafa H. ‘ye çalıştığımı, devletle çalıştığımı
açıkladım ve haber verilmesini sağladım. Yoksa ceza yiyecektim. Neticede benim
üzerime gelmediler ve savcılığa intikal etmeden ifadeyi değiştirdiler. Çalıntı
otoyu getiren Ş. ise ceza yedi. Ben ceza yemekten kurtuldum. Mustafa H. devreye
girmişti. Bu olay üzerine kendisi bana dedi ki; madem Ankara’da kalıyorsun,
madem orada büron var, o zaman Ankara’da kal, orada mitte çalışan arkadaşlarla
seni tanıştıracağım, bundan sonra orda o arkadaşlarla devam edersin dedi. O
şekilde daha sonra kendisi Ankara’ya gelip Ankara’da beni milli istihbarat
teşkilatında çalışan Veliyle tanıştırdı. Bu şekilde o tarihten itibaren Veliyle
çalışmaya başladım……. . “
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR
|