Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42

Allah’ın adıyla!

HİZBULLAH CEMAATİNE KARŞI UYGULANAN YÖNTEMLER

MÜSLÜMAN GÖRÜNTÜ ALTINDA, CEMAATİ BÖLGE DIŞINDAKİ İSLAMİ KESİMLERE KÖTÜ TANITMAK VE BÖYLECE MADDİ–MANEVİ HER TÜRLÜ DESTEK VE İRTİBATI KESMEYE ÇALIŞMAK

Polis ve jitemin, Hizbullah Cemaatine yönelik yaptığı sistemli çalışma ve uyguladığı yöntemlerden biri, onunla diğer İslami yapılar arasındaki her türlü irtibatı ve dolayısıyla maddi–manevi her türlü yardımlaşmayı kesmek ve buna engel olmaktır.

Çünkü laik Kemalist Rejim, İslam’ı ve Müslümanları kendisi için tehdit unsuru olarak algıladığından ve buna bağlı olarak Müslümanları potansiyel suçlu gördüğünden, aralarındaki birlik ve beraberlikten son derece ürkmekte, korkmakta ve çekinmektedir. Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliği, hele hele aynı çatı altında birleşmelerini, kendisi açısından içteki düşmanın büyük bir güç haline gelmesi olarak değerlendirmekte ve bunu, rejim için büyük bir tehlike olarak görüp ne pahasına olursa olsun, önüne geçmeye, buna yönelik tedbirler geliştirmeye çalışmaktadır. Bunu icra eden en önemli ayaklardan biri de elbette ki istihbarat birimleri ve kolluk kuvvetleridir. Onun için polis ve jitem, bu konuda önemli roller üstlenmişlerdir.

Bu açıdan polis ve jitem; muhbirler, işbirlikçiler, kendileriyle gönüllü olarak çalışanlar ve dolaylı olarak kullandıkları insanlar vasıtasıyla, Hizbullah Cemaati ile diğer İslami yapılar arasındaki her türlü irtibatı kesip aralarına mesafe koymak için programlı, sistemli ve bilinçli bir şekilde çalışmalar yürütmüşlerdir ve halen de yürütmektedirler.

Bu insanları, Müslüman görüntü altında özellikle Türkiye’nin batı illerindeki İslami kesimlere yönlendirerek, sanki Hizbullah Cemaatinin eski bir elemanı olup sonradan ayrılmış veya Hizbullah Cemaatinin elemanlarını çok yakından tanıyor ve onlarla yakından ilişkiliymiş gibi gösterip Cemaatin sorumluları ve faaliyetleri aleyhinde konuşturup karalamaya ve kötü göstermeye, böylece onların kafasında Cemaat hakkında menfi düşüncelerin ve şüphelerin oluşmasına çalıştılar ve halen de çalışmaktadırlar.

Bu yönde batı illerinde gitmedikleri kesim ve Cemaat aleyhinde çalışma yapmadıkları yer bırakmadılar. Hedef; Hizbullah Cemaatini, bölge dışındaki İslami kesimlere kötü tanıtmak ve böylece maddi–manevi her türlü irtibatı ve desteği kesmek.

Muhbirleştirildikten sonra, süreç içinde hem polis ve hem de jitem içinde aktif görevler alan M. Y. , konu ile ilgili verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylemektedir: “Bu süre zarfında Cemaate yönelik bir sürü faaliyetlerimiz oldu. Tabi bundaki hedefimiz cemaati çökertmekti. Polisin bize vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda sürekli batıya giderdik. Bizim batıya gitmemizin en büyük nedeni oradaki faaliyetlerdi. Bizim Batı tarafında yaptığımız propagandalar: özellikle Hizbullah Cemaatini batıda yaşayan İslami çevrelerin gözünden düşürüp bir Kürt milliyetçi hareketiymiş gibi göstermek, Cemaati kötüleyip küçük düşürüp insanları Cemaatten uzaklaştırmak ve sempati duymalarına engel olmaktı. Bunun için bize verilen talimatlar doğrultusunda biz bu görevi yapardık. Gidip oradaki insanlara bu Cemaatin bir milliyetçi hareket olduğunu anlatırdık, tanıdıklarımız olsun veya tanımadıklarımıza da tanıdıklarımız aracığı ile bunları söylerdik. Bu nokta batıdaki Müslümanlar için önemliydi çünkü bundan hoşlanmıyorlardı.

Bölgede yaptığımız faaliyetler ise; Cemaati sanki ehlibeyt düşmanıymış gibi gösterip, biz de ehlibeyttenmişiz gibi ve ehlibeyti savunuyormuşuz gibi hareket edip Cemaatin sorumlu olanları aleyhinde konuşup onları kötülemeye çalışırdık. Bununla hedefimiz, Cemaatin içerisindeki fertler arasında tartışmalar oluşturma, itaatsizliğe sevk etme ve bölme meydana getirip Cemaati içerden parçalamaya yönelikti. Tabi biz bunu yaparken aldığımız talimatlar doğrultusunda yapıyorduk ve kontrollü bir şekilde yapıyorduk, öyle rastgele yapmıyorduk. ………. “


SÜREKLİ BASKIN VE OPERASYONLARLA CEMAATİ SİNDİRMEYE, TOPLUMU DA ONA YANAŞMAKTAN KORKUTMAYA ÇALIŞMAK

1995–2000 yılları arasında Hizbullah Cemaatinin üzerine yoğun bir şekilde gidildi. Kırsal alanda jandarma, şehirlerde polis marifetiyle sürekli baskın ve operasyonlarda bulunuldu. Bu arada hem polis ve hem de jitem, Cemaat mensuplarının bazılarını kaçırdı, gizli yerlerde işkencelerden geçirip sorguladı, bunlardan bazılarını kaybetti, bazılarını sorguladıktan sonra yeni yakalamış gibi resmi olarak gözaltına aldı ve haklarında tutanak hazırlayıp cezaevlerine gönderdi. Bunları basın ve yayın organlarına bilinçli olarak yansıtmadı ancak bölge içinde sistemli bir şekilde yaptığı propagandalarla halkta endişe oluşturmaya ve Hizbullah Cemaatine yanaşmaktan korkutmaya çalıştı.

1995–2000 yılları arasında, D. Bakır, Batman, Mardin, Bingöl, Adana ve Antep gibi iller başta olmak üzere bunların ilçe ve köyleri ile diğer yerlerde, her gün mutlaka bir yerde baskın olmakta, operasyon yapılmakta ve insanlar yakalanmaktaydı. Cemaat sorumluları yakalanmamak için kaldıkları evleri gizli bir şekilde tutuyor, görüştükleri elemanların dışında kimseye göstermiyor ve mahkum hayatı yaşıyorlardı.

Ancak takipler, baskın ve operasyonlar fazlasıyla sıklaşıp artarak yayılmaya başlayınca, 1997 yılından itibaren Cemaatin üst düzeydeki bütün sorumluları işlerini ve yerlerini terk edip başka şehirlere gitmek ve orada tanınmadan gizli bir şekilde yaşamak zorunda kaldılar.

İstihbarat elemanları, Cemaatin sorumlularına ulaşamamanın da verdiği sıkıntı nedeniyle, takiplerini her alana yaymaya ve yoğunlaştırmaya başladılar. Buna rağmen istedikleri neticeyi alamayınca hırçınlaşmaya ve Cemaat ile aynen illegal bir örgüt gibi mücadele etmeye başladılar. Tespit ettikleri en alt düzeydeki sorumluları bile kaçırdılar, günlerce gizli yerlerde sorguladılar, bazılarını kaybettiler, bazılarını yeni yakalamış gibi haklarında işlem yapıp savcılığa sevk ettiler, bazılarını gözaltına alıp sorgularken şehit ettiler.

Cemaatin üst düzey sorumlularının ise, irtibat kurma ihtimali bulunan bütün akrabaları ve dostlarını takip altına aldılar. Nasıl olsa bir gün bu üst düzey sorumlular bunlarla irtibata geçer ve o zaman yakalanırlar düşüncesiyle bu takipleri aylara ve hatta yıllara yaydılar. İşte bu takiplerden birisinin neticesinde, yıllardır mahkum hayatı yaşayan, yeri tespit edilemeyen ve Cemaatin önemli bir insanı olan Şehit Cemal Uçar, batıda kalan kayınbabasının evine uğrayıp oradan ayrıldıktan sonra kaçırılarak gizli bir yerde bir aydan fazla ağır işkencelerden geçirilip sorgulandı ve ardından yeni yakalanmış gibi hakkında işlem yapılarak savcılığa sevk edildi, cezaevine gönderildikten sonra da orada bir gece infaz edilerek intihar süsü verildi.

Netice itibariyle, 2000 öncesi yapılan bu baskın ve operasyonlarla, Hizbullah Cemaatini sindirmeye ve halkı ona yanaşmaktan korkutmaya çalışıyorlardı.

2000 sonrası ise devlet, polis ve jandarma eliyle 81 ilin tamamında üç yıl boyunca kesintisiz, yoğun ve ağır bir şekilde Hizbullah Cemaatine yönelik baskın ve operasyonlarda bulundu. 20. 000’den fazla insanı gözaltına aldı, 10. 000’den fazlasını cezaevine koydu. Hiçbir kanunun kabul etmeyeceği şekilde ağır işkenceler altında aylarca süren gözaltı süreci yaşattı.

2000 sonrası bu süreçte ise, Hizbullah Cemaati artık tamamen yok edilmeye ve tarihten silinmeye çalışıldı. Bu nedenle, T. C. tarihinde şu ana kadar görülmemiş bir şekilde uygulamalarda bulunuldu. 81 ilin tamamında eş zamanlı operasyonlar tertip edildi, bu operasyonlar üç yıl boyunca kesintisiz ve yoğun bir şekilde yapıldı, Ankara’da havuz oluşturulup bütün bilgilerin anında oraya aktarılması ve anında değerlendirilip yeni baskın ve operasyonlara dönüştürülmesi sağlandı ki, daha önce bunların hiçbiri yoktu ve uygulaması görülmemişti.

Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR
 

Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git