Allah’ın
adıyla!
TOPLUMDA FİTNEYİ YAYMA YÖNTEMLERİ
Her
devlet, ayakta kalabilmek için tedbir alır. Rejimini muhafaza edebilmek ve
devamını sağlayabilmek için çeşitli yollara başvurur. Bu, bütün devletlerin
ortak noktasıdır. Ancak her devletin, vatandaşları ile sorunları aynı değildir.
Kimi devletin, vatandaşları ile sorunları siyasi iken, kiminin ekonomiktir,
kiminin hukukidir, kiminin ise bunların tümüdür. Sorunlar büyüdükçe ve
çeşitlendikçe, devletlerin vatandaşlarına yönelik uyguladıkları yöntemler de
değişmektedir. Kimi devlet, vatandaşlarının inancına, diline, kültürüne ve temel
haklarına hiç aldırış etmez, kitlesel katliamlardan sürgünlere kadar her türlü
zulüm ve baskıyı uygulamaktan çekinmez, kimisi vatandaşlarının tümünü tek tip
haline getirmeye ve her yönden asimile etmeye çalışır, bunun için toplumun her
katmanına karşı adeta topyekun bir psikolojik savaş yürütür, kimisi maddi
imkanlar ile toplumun her kesimini susturmaya çalışır, kimisi ise fuhuş,
uyuşturucu, kumar gibi fitnelerle toplumu ahlaki yönden bozmaya ve kültürel
açıdan yozlaştırmaya çalışır. Aslında hepsi de, toplumu susturmaya, sindirmeye,
hatta uyutmaya ve neticede itaatkar kılmaya çalışmaktadır.
Laik Kemalist Rejime baktığımızda, kurulduğu günden bu güne halkı ile barışık
bir hale gelmemiştir. Çünkü Cumhuriyetin ilanından, Mustafa Kemal’in
devrimlerine kadar atılan her adım, halkın çoğunluğunun istemediği ve razı
olmadığı adımlar olmuştur. Devlet ve rejim adına uygulamaya konan her husus,
toplumun çoğunluğunun muhalefetine rağmen yapılmıştır. Dolayısıyla ilk günden bu
yana toplum hiçe sayılmış, inancı, dili, kültürü ve temel insani hakları dikkate
alınmamıştır. Bu yüzden ilk günden bu yana rejim ile halk kitleleri arasında
sürekli bir çatışma söz konusudur.
Laik Kemalist Rejim, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü dönemlerinde halk kitlelerini
susturmak ve sindirmek için kitlesel sürgünlere ve katliamlara başvurmuştur.
Kadın, çocuk, genç, ihtiyar ayırımı yapmadan insanlar katledilmiş, yerleşim
yerleri tahrip edilmiş, yüzlerce köy yakılıp yıkılmıştır. Kitlesel ulaşım ve
iletişim araçlarının çeşitlendiği ve yaygınlaştığı, dünyanın adeta bir köy gibi
küçüldüğü günümüzde, halk kitlelerini susturma ve sindirmenin, inanç ve kültürel
açıdan yozlaştırmanın yöntemleri de değişmiştir. Türkiye’de şimdi sürgünler ve
katliamlar olmasa da, toplum üzerindeki olumsuz etkisi çok daha büyük olan fitne
ve ifsat yöntemleri uygulanmaktadır. Toplumda, pek çok fitne çeşitleri
yaygınlaştırılmakta ve toplum her yönden ifsada uğratılmaktadır.
Bunların başlıcaları şunlardır; fuhuş, uyuşturucu, kumar, hırsızlık, kültürel
yozlaşma. Bunlara değinmeden önce, MİT ile üst düzeyde çalışan ve yerel idari
yetkililerle de ilişki içinde olan M. K. ‘nin, bu konuda anlattıklarına yer
vermekte fayda vardır. M. K. , konuyla ilgili anlattıklarının bir bölümünde
şunları söylemektedir: “……. Olağan üstü hal bölge valisi ile görüştükten
sonra ile döndüm. İlde de vali ile görüştükten sonra kendisi beni Emniyet
Müdürüne gönderdi. Ben Emniyete giderek Müdür ile görüştüm. Çevreden edindiğim
gerek Hizbullah, gerek PKK hakkındaki bilgileri kendisine aktardım.
Kendisi de o esnada zaten toplantı halindeydi. Bana şimdiye kadar ildeki ve
çevredeki halkın Hizbullah hakkında bilgi vermekten korktuğunu ve bilgi
vermediğini, bunun üzerine MİT ile ortaklaşa olarak yetkililere bir teklif
sunduklarını ve bu tekliflerinde vilayetin maddi imkanlarının da Hizbullah ve
tabanına karşı kullanılması yoluna gidilmesini istediklerini söyledi.
Hizbullah’a karşı pek çok yol kullanılıyor. Evvela, Hizbullah mensupları ve
tabanı belirlenmeye çalışılıyor ve bunlar haritada işlenerek krokileştiriliyor.
Vilayetin emrinde olan ve vali tarafından örtülü ödenek gibi kullanılabilen
‘Fakir Fukara Fonu’ ve ‘Köylere hizmet götürme birliği’ imkânları, Hizbullah’ın
tabanı üzerinde etkili olmak için kullanılıyor. Ayrıca bayanlara yönelik kurslar
kuruluyor, özellikle de Hizbullah’ın etkin olduğu yerlerde kuruluyor. Yine,
gençlerin İslam’a yönelmemesi ve Hizbullah’a katılmaması için, ayrıca birlikte
olanların koparılması için muhbirleştirme, baskı, işkence, içki, fuhuş ve
zinanın yaygınlaştırılması yoluna gidiliyor.
Şimdi yapılan bu işlemleri, bildiğim ve gördüğüm kadarıyla tek tek işleyişlerini
anlatmaya çalışacağım. Zaten Emniyet tarafından, Cemaatin etkin olduğu bütün
yerler haritada işlenmiş ve krokileştirilmişti. Ve ayrıca MİT de tespit ettiği
Cemaat mensuplarının maddi durumlarını, yaşlarını, tahsillerini, işlerini falan
dosyalar halinde işlemişti.
Polis, özellikle fakir halka verilen ‘Yeşil Kart’ ve ‘Fakir Fukara Fonu’ gibi
yerlerden istifade ediyor. Buralara müracaat edenlerin güvenlik soruşturması
yapmalarını özellikle idari makamlardan istiyor. Güvenlik soruşturması için
karakola gidenleri araştırıp inceliyor, birçoğuna bu şekilde kanca takıyor,
birlikte çalışmaya zorluyor, aksi takdirde belgelerini imzalamıyor.
Valilik ile (tabi ilçelerde kaymakamlık) koordineli olarak çalışmak suretiyle,
(aslında bu makamların yetkilerinden istifade ederek) bölgedeki bayanlara
yönelik kurslar açılıyor. Bu kurslar, Hizbullah’ın etkin olduğu yerlerde,
özellikle bu yerler seçilerek açılıyor. Sözde halka destek adı altında ve
kültürel etkinlik adı altında yapılıyor ama aslında toplumu yozlaştırmak ve
toplumdaki kadınları inanç ve geleneklerinden koparmak için yapılıyor ve polis
bunlardan çok istifade etmeye çalışıyor. Okuma yazma, biçki dikiş, nakış, halı
vs gibi kurslardan aslında bu amaçla istifade ediliyor. Bayanların kılık ve
kıyafetlerini değiştirmek için bu kurslar aracılığıyla çalışmalar yapılıyor.
Zaten bu kursların sonunda vali (veya kaymakam) ve protokol mensupları, alay
komutanı (veya yerel askeri komutan) ve diğer daire müdürleri de dereceye giren
bayanlara hediyeleri vermek üzere yine bu kurs binalarına gelirler. Ayrıca
kursun sonunda başarılı olan ve işlerini sergilemek üzere de yine halk eğitim
merkezlerinde veyahut öğretmen evi sergi salonunda yine bu bayanların işlerinin
başında beklemeleri kaydıyla, yaptıkları işleri halka teşhir ederler.
Yapılanlardan biri de, baskı ve şiddetle beraber gençlere içki, fuhuş, kumar ve
spor adı altında çeşitli etkinliklerin yaygınlaştırılmasıdır. Bir yandan Emniyet
şiddet ve baskı uyguluyor, diğer yandan da kahvehanelere kadar kumarın inmesini
sağlıyor. Gençleri spora alıştırma adıyla, mahallelere sahalar kuruluyor,
mahalli takımlar kuruluyor, bu takımlara Fakir Fukara Fonundan forma, krampon,
ayakkabı ve masrafları için para veriliyor, bunlar arasında turnuvalar
düzenleniyor, turnuvaların ücretlerini de yine kendileri karşılıyor ve böylece
sözde gençler spora yönlendiriliyor. Zahiren güzel görünse ve iyi niyetli olarak
değerlendirilse de, aslında bunlar, gençleri spor yoluyla kontrole almak,
onlarla ilgilenme ortamı hazırlamak, fikir edinmelerinin önünü kesmek ve tabi ki
Hizbullah’a kaymalarını önlemek içindir.
Ayrıca şehir içinde içki şiddetle yaygınlaştırılmaktadır. Örneğin; esen tepede
her gün gece yarılarına kadar polislerin de bulunduğu bir ortamda kadınlı
erkekli 40–50 kişilik gruplar içki içip eylenmektedirler. E…. . Otel ve Z……Otel
gibi otellerde fuhuş yapılmaktadır. Birçok bayan bu otellere götürülmekte,
bazıları yönlendirilmekte ve fuhuş yaptırılmaktadır. Gençler de oraya
yönlendirilmekte ve böylece fuhuş hızlı bir şekilde yaygınlaştırılmaktadır.
Hatta birçok bayan, gündüzleri subay ve astsubay hanımı olarak tanıtılan
bayanlar, bu yerlerde fuhuş için kullanılmaktadır.
Ayrıca yine mahallelerde yerli kadınlara fuhuş yaptırılmaktadır. Daha önce
bunlar ile çeşitli vesilelerle irtibat kurulmuş ve kontrole alınmışlar. Şimdi
ise bunlara mahallelerde fuhuş yaptırılıyor ve bunlarla randevu evleri
oluşturuluyor. Sözde polis bunlara karşı çıkıyor ama aslında kendisi yaptırıyor,
hem de zorla yaptırıyor ve her tarafa yaymaya çalışıyor. Kendisi de o yerlere
gidiyor……”
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR |