Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43

Allah’ın adıyla!

HİZBULLAH CEMAATİNE KARŞI UYGULANAN YÖNTEMLER

CEMAATİN FAALİYETLERİNİ SABOTE ETMEYE ÇALIŞMAK

Cemaatin çalışma yaptığı alanlarda kontrolü eline almak için Cemaatin yaptığı çalışmaları kendi elemanlarına yaptırmak

Laik Kemalist Rejim, son dönemlerde bu yöntemi daha çok kullanmaya başladı. Bazı alanlarda uyguladığı pek çok yöntemden istediği neticeyi alamayınca ve bunlar Hizbullah Cemaatine karşı etkisiz kalınca, söz konusu alanlarda bu sefer Cemaatin yaptığı faaliyetleri kendisi yapmaya ve orada kontrolü ele alıp Cemaatin çalışmalarını sabote etmeye çalıştı.

Bu alanlardan bir tanesi camidir.

Daha önce de belirtildiği üzere, Cemaatin çalışmalarının olduğu yerlerde, bunun tabii bir neticesi olarak camilere yönelmeler olmaktadır. Namaz kılan gençlerin, camilere ve kurslara gidip Kur’an okuyanların sayısında artış olmaktadır. Zaten Cemaat, en başından beri insanları ve özellikle de gençleri namaza ve camilere yönlendirmiş, bu konuda elinden gelen gayreti göstermiştir. Çünkü camiler; yüzyıllardan beri Müslümanlar arasında tanışma, kaynaşma, yardımlaşma ve dayanışma gibi sosyal bir fonksiyon icra ederken, aynı zamanda ibadet ve kültür merkezliğini de yapmaktadır. Dolayısıyla Müslümanlar açısından camilerin toplumdaki fonksiyonu ve önemi büyüktür.

Bu önemine binaen Hizbullah Cemaati camilere önem vermiş ve bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye, camileri asli fonksiyonlarını icra eder hale getirmeye çalışmıştır. Ancak Laik Kemalist Rejim güçleri, camilerin İslam’daki yeri ve önemi ile tarihte İslam toplumunda icra ettiği fonksiyonunu görmezden gelip, bunu Cemaatin siyasi bir mücadele alanı olarak değerlendirdiler veya bilinçli olarak böyle bir değerlendirme yolunu tercih ettiler.

Bu konuda yalan ve iftiralara dayalı karalamalarda bulundular, Cemaatin camilerde askeri eğitim yaptığını ve hatta camileri birer kamp olarak kullandığını dahi söylemekten çekinmediler. Maksat, bir yandan Cemaatin camilere yönelik çalışmalarını baltalamak, diğer yandan camilere yönelmelerin ve cami eksenli aktivitelerin önüne geçmek, öte taraftan ise camilere el atıp kontrolü sağlamak ve oradaki aktiviteleri kendi istediği tarzda yapmak.

Bu yüzden, diyanet kurumu üzerine baskı oluşturup onun üzerinden müftülere ve müftüler üzerinden de imamlara yönelik bir takım faaliyetlere giriştiler. Özellikle yerel bazda polis ve jitem, müftülere ve cami imamlarına yönelik baskı, tehdit ve zorlamalarda bulundu, istedikleri icraatları yaptırmaya çalıştı.

Kendisi de bir imam olan, ancak polisle çalışan A. B. , konuyla ilgili şunları söylemektedir: “……Bir gün bunların üzerine de bir yenisi eklendi. Ve müftü kendisi bize şunu söyledi, dedi ki: ‘Arkadaşlar! —imam hatiplerin ayın 15’i toplantısında, ben dahil olmak üzere bütün imamlara karşı şunu söyledi- dedi, hangi ad altında olursa olsun, -ki bunu söylerken zaten Hizbullah’ı kast ediyordu- yani Hizbullah cemaati bütün camilerde zaten malumunuz okumaktadırlar. Siz bunların okumasına engel olun. Nasıl engel olacaksınız? Siz vereceksiniz. Yani onları kendi hallerine bırakmayın. Kontrolünüz altında olacak bu iş. Bunu ben bir müftü olarak değil, devlet istiyor, valilik istiyor, emniyet istiyor. Yani kendi başımdan istediğim bir şey değildir. Sizden ben bunu istiyorum ve siz de yapacaksınız. Nasıl yaparsanız yapın. Ama güzellikle mi yapıyorsunuz, ama zorluyor musunuz, ama rica mı ediyorsunuz? Yani netice itibariyle camideki çocuklara siz ders vereceksiniz ve bu iş sizin kontrolünüzde olacak……. “

Tabi Laik Kemalist güçleri bunları yaptırırken amaçları camiye gelen gençlere ders verdirmek değil, aksine, kısa zaman içinde dersleri gevşetip aksatmaya ve dağıtmaya, gençleri de camiden soğutmaya çalışmaktır. Nitekim aynı A. B. , konuyla ilgili söylediklerinin devamında şunları ifade etmektedir: “……Bir gün görüşmemiz vardı. Gürkan adında sivil polis ve Terörle Mücadeleden Metin polis olmak üzere taksiyle geldiler, taksiye bindik ve şehir dışına doğru çıktık. Ben dedim ki işte bize diyanet tebligatı yapıldı, ikinci defa sizin amiriniz, Emniyet Müdürü de bize geldi bunu söyledi. Ne yapıyorsak ne ediyorsak bunları bir türlü ikna edemiyoruz. Bana dedi ki ‘Hoca kesinlikle onları camide bıraktırmayacağız, hepsini çıkartacağız. Sen yeter ki sabırlı ol ve işini yap. Dedi çocukları korkut, döv, azarla. Babaları ile görüş, abileri ile görüş, gelmemeleri için yanlış bir yolda olduklarını telkin et. Sürekli telkin et yeter ki.

Ben de çocukları sıkıştırıyordum, bazen bir bahane ile tokat yapıştırıyordum, kızıp bağırıyordum, ders vermiyordum. Tabi vermelerine de engel oluyordum, bırakmıyordum. Tabi karşılıklı boğuşmalarımız başladı. Günlerden bir gün benimle oturup güzelce konuşmak istediler. Dediler hocam: ‘Sen gençlerden ne istiyorsun? Onların nesini eleştiriyorsun? Onların nesini kötülük görüyorsun? Hatamız ne? Sucumuz ne? Biz bu ana kadar ne yaptık sizin için? Söyleyin şu hatamız var hatamızı düzeltelim. Bilmediğimiz şeyler varsa bize öğretin, siz hocasınız, siz daha iyi bilirsiniz, biz her şeyi bilmeye biliriz. Peki, suçumuzu söylemeden, hatamızı söylemeden, durup dururken bu baskının manası nedir? Bizler buraya gelip namazlarımızı kılıyoruz, tesbihatlarımızı yapıyoruz. Biz işimizi gücümüzü bırakıyoruz derse geliyoruz, herkes işini gücünü başkası için seferber etmiyor. Biz buraya geliyoruz Cenabı Hakkın rızasını istiyoruz, nasihatlerinizi zaman zaman alıyoruz. Yani camiye gelmezsek, ilim öğrenmezsek ne olacak, cahillik daha mı hoş. Biz ilim aşkı ile gelirken, nerede bir alim var ondan bir şey alalım, ondan bir şey koparalım deyip çırpınırken, bizim hatamız bu mu? İçki mi içtik camide? Hayır, kumar mı oynadık? Hayır, peki sarkıntılık mı ettik? Hayır, adam mı öldürdük? Hayır, imamlara mı karşı geldik? Hayır, cemaatin camiye gelmesine mi engel olduk? Hayır, peki biz Allah için Allah’ın nizamına muhalif, dine muhalif bir hareket mi yaptık, yani nahoş bir davranışta mı bulunduk? Hayır, peki hocam bize neden kızıyorsun, bizi neden engelliyorsun, ya ders ver veya bırak biz kendimiz okuyalım, suçumuz nedir söyler misin?

Ben kendilerine şunu söyledim: sizin suçunuz şu; ders vermenizi istemiyorum. Sizi beğenmiyorum. İhlaslı görmüyorum. Doğru dürüst görmüyorum. Camide okumanızı istemiyorum, kısacası bu. Gidin başka yerde okuyun. Bu arada epey tartışmamız oldu. Ancak oralı olmadılar…. . “

Cemaate, tamamen kendi kontrolünde olan alternatif yapılar oluşturmaya çalışmak


Polis ve jitemin, son dönemlerde Hizbullah Cemaatine yönelik devreye koyduğu sinsi yöntemlerden biri de; Cemaate, tamamen kendi kontrollerinde olan alternatif yapılar oluşturmak olmuştur.

Bunu, bir yandan muhbir ve işbirlikçiler eliyle yerel bazda yapmaya çalışırken, bir yandan da işbirliği içinde bulunduğu siyasi veya bürokrat kimlikleriyle bilinen şahıslar üzerinden durumlarına göre hem bölge ve hem de ülke bazında yapmaya çalışmaktadır.

Bununla birçok şey birden hedeflenmektedir. Bir yandan bu yapılar üzerinden yapılan sözlü, yazılı ve fiili çalışmalarla Hizbullah Cemaatini yıpratmak, bir yandan halkın zihnini bulandırıp ‘Müslümanların bölük pörçük oldukları, her birinin bir şey dediği, hangisinin hak üzere olduğunun bilinmediği, dolayısıyla hepsinden de uzak kalmak gerektiği’ gibi bir zihniyeti yerleştirmek, bir yandan da Müslümanların gücünü dağıtmak ve Hizbullah Cemaati etrafında birleşmelerinin önüne geçmek.

Bu amaçla polis ve jitem, şu ana kadar İslami yapı görüntüsü altında birçok oluşuma girişmiş, bazılarında daha baştan itibaren başarısız olmuş, bazıları bir müddet bir takım icraatlar ortaya koymaya ve faaliyetlerde bulunmaya çalışmış ancak sürdüremediği için dağılmıştır. Ancak buna rağmen polis bu yöntemden vaz geçmemiş ve uygulamaya devam etmiştir.

Burada şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; polis ve jitem bu yöntemle Hizbullah Cemaatine karşı başarı gösterememiştir. Bundan sonra zaman ne gösterir bilemeyiz, ancak bu yöntemin başarı şansını da pek görmüyoruz doğrusu. Çünkü İslam fıtrat dinidir ve tabiidir, saf, berrak ve temizdir. Ancak iman ve ihlas sahibi olanlarda tutunur, iman ve ihlas sahibi olmayanların ise hayatında yer etmez. Bu yüzden böyle sun’i ve temelinde fitne olan oluşumlar, varlıklarını İslam üzere sürdüremezler, bunun içinde yer alanlar hayatlarını İslam’a göre dizayn edemezler, bir müddet yapmaya çalışsalar bile bunu asla sürdüremezler ve neticede renk verirler, maskeleri düşer. Ama bununla birlikte, bir müddet Müslüman halkın zihnini bulandırmaya, İslam adına bir takım yanlış icraatlar ortaya koymaya, İslam’ın kabul etmediği bir takım fikri anlayışlar empoze etmeye çalışırlar. Ama Allah’ın (cc) izniyle, şu ana kadar olduğu gibi, bundan sonra da Müslümanların iman ve ihlas ile yaptıkları çalışmalar onların oyun ve tuzaklarını bozacaktır.

Daha önce ismi geçen N. A. , bu konuda verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylemektedir: “…. . Daha sonra genişletilmiş merkez komitesi oldu. Genişletilmiş Merkez Komitesine birçok yerden insan katıldı. Orada tekrar bazı kararlar alındı.

Nasıl çalışılacak? Nasıl çaba harcanacak? Kimin nerede çalışacağı? Herkesin artık kendi çevresinde birer fert gibi değil, birer kurum haline gelmesi ve bu konuda delege oluşturulması ve bu delegeler üzerinden cami çalışması yapılması kararlaştırıldı. Cemaatin ismi zikredilerek; bunların devlet kontrolünde örgütlendiği ve Kürt hareketine karşı olduğu, Kürt hareketini yıkma amacında oldukları konuları üzerinde duruldu ve bunun kesinlikle hem bir düşünce ve hem de bir propaganda olarak işlenmesi ve bunlara karşı durup kesinlikle izin verilmemesi gerektiği, bunu buradaki her kesin kesinlikle taviz vermeden ve ısrarla yapması gerektiği söylendi. Ve herkes bu konuda çok emin olmalıydı. Ve kesinlikle taviz olmamalıydı…. “


Daha önce ismi geçen İbrahim Sarıaltun, bu konuda verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylemektedir: “………. . yüzbaşı veli beni tekrar mit binasına bir toplantıya götürdü, o toplantıda yine Albay Ahmet ve astsubay İsmail de vardı. Burada özellikle alternatif yapılar üzerinde duruluyordu. Hizbullah’ın içine sızamadıklarını ve yapıyı da iyi tanıyamadıkları için çevreleme operasyonu yapmak istediklerini ve Hizbullah’a karşı bir yapının, bir cemaatin oluşturulması isteniyordu. Bununla ilgili bize bir takım bilgiler verdiler. Yine resmi tarih tezleri de işleniyordu. Bunun üzerine beni İstanbul’da bulunan emekli Albay Kenan ile ilişkilendirdiler. Biz Kenan albay ile yine bu alternatif yapılar üzerinde çalışacaktık. Yine aynı şekilde bu alternatif yapının Almanya ayağını da oluşturmamız isteniyordu. Tüm bu çalışmalarla ilgili İstanbul’da albay Kenan ile buluştuk ve ne yapacağımıza dair bir takım konuşmalar geçti aramızda. Onunla genellikle Rıhtım otelinde buluşurduk. Albay Kenan ile tanıştıktan sonra S. vakfını kurmamız istendi. Mitin direktifleriyle alternatif bir yapı olma açısından legal olarak bir vakıf oluşturuldu ve bu vakfın başkanlığına molla S. getirildi. Molla S. ‘nin bölge insanı olması hasebiyle, ayrıca Hizbullah’a karşı olması hasebiyle, zaten yıllardır onu tanıdığımdan bu yana Hizbullah’ın aleyhinde çalışmaları vardı ve ben bunları yine teşkilata rapor ediyordum. Gerek Mustafa ve gerek Mitle tanıştıktan sonra yüzbaşı Veli’ye sürekli rapor ediyordum ve molla S. ismi üzerinde anlaşıldı. O’nu, Hizbullah’a karşı oluşturulacak yapının başına getirdiler. Bu şekilde ben de molla S. ‘nin yanında onu yönlendirme konumunda olacaktım. Yine aynı döneme denk gelen ………. ismi adı altında Kürt sorununu gündeme getiren ve bu çalışmalar içinde olanları bir araya getiren ve içinde İslamcı aydınların da olacağı bir yapı oluşturuldu. Bu yapının başına da siyasetçi kimliği ile tanınan M……. getirildi. İslami anlamda kurulan S. vakfı, Hizbullah Cemaatine karşı bir yapıydı. Bu yapının amacı İslami söylemle Cemaate olacak kaymaları önlemek ve Cemaati çevrelemek için hem bölgede hem de büyük şehirlerde çalışmalar yapılacaktı. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde buna et kemik giydirildikten sonra, bir güç oluşturduktan sonra ekonomik faaliyetler adı altında bölgeye bu yapının girişi düşünülüyordu. Bunun amacı da bölgede güçlenmekte olan Hizbullah cemaatinin önüne geçmekti. Çünkü bölgede polis olsun, jitem olsun, mit olsun, yaptığı tüm faaliyetlerle Cemaatin önüne geçememişti. İşte güçlenmekte olan bu yapıya karşı alternatif bir yapı oluşturmak maksadıyla biz S. vakfını kurduk ve başına molla S. ‘yi getirerek bu çalışmalara başladık…. . “


Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR

SON

 

Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git