Allah’ın
adıyla!
MUHBİRLEŞTİRİLEN KİŞİLERE VERİLEN EĞİTİMLER
Muhbirleştirilen
kişiler; çalıştırılacakları alanlar, kendilerine verilen görev ve bulundukları
statüye göre bazıları siyasi, bazıları askeri, bazıları istihbari eğitim
görmekte ve bazıları ise bu eğitimlerin ikisini veya üçünü birden görmektedir.
Bu eğitimler, çeşidine ve seviyesine göre bazen kamplarda, bazen askerin veya
polisin eğitim alanlarında verilmektedir. Eğitim işleriyle ilgili görevliler
olup, bunlar, eğitilecek kişilere kendi alanlarıyla ilgili teorik ve pratik
eğitim verirler. Bu eğitim dalları; siyasi, askeri ve istihbaridir.
Siyasi Eğitimler
Muhbirleştirilen kişilerden bazılarına; çalıştırılacak alanlara ve alacakları
görevlere göre siyasi eğitim verilmektedir. Kendilerine verilen statüye göre, bu
siyasi eğitimin ne derece olacağı ve nerede verileceği belirlenir ve ona göre
eğitimden geçirilirler.
Muhbirlikle işe başlayan ve MİT mensupluğuna kadar getirilen, sadece ülke içinde
değil, aynı zamanda ülke dışında da çeşitli görevler verilen ve bu konumuna göre
de çeşitli yerlerde siyasi eğitimden geçirilen İbrahim Sarıaltun, aldığı bu
eğitimlerden biri hakkında şöyle söylüyor: “……Bir seferinde albay bana Yalova
kampına gideceğimi söyledi. Bu şekilde ilk kez MİT’in Yalova Çınarcık Gölü
üzerinde bulunan kampına gidecektim. Gitmeden önce yüz başı Veli de beni aradı
ve Yalova’ya vardığı zaman kendisinin çağrı cihazını arayacağımı ve gelip beni
alacağını söyledi. Yazın sonlarına doğruydu. Ve ben Yalova’ya gittim. Yalova
Deniz Otobüsü iskelesinde onun çağrısına not bıraktım. Ve gelip beni Yalova
iskelesinden kendi arabasıyla aldı. Burası daha çok tatil amaçlı kullanılan bir
kamptı. Ve beni bir yere yerleştirdiler. İlk gün pek bir şey yapmadık. Sadece
biraz dinlendik. Akşamüstü ikindi vaktinden sonra bir ara bir toplantı yapıldı.
Toplantı yapılan oda da yine apart bir yerdi. Fakat orası boşaltılmıştı ve
sandalyeler konulmuştu. O toplantıda benimle beraber başkaları da vardı. Onlar
da çeşitli yerlerden gelmişlerdi. Veya görevliydiler. Bu şekilde dört gün süren
bir program hazırlamışlardı. İlk gün irticayla mücadele tarihi üzerinde
durdular. Albay; irticanın ne zaman başladığını, ne şekilde güçlendiğini, zayıf
yönlerini, kuvvetli yönlerini vs içeren bir bilgilendirme ve eğitim amaçlı ders
yaptı. İkinci gün de irticanın dışında resmi tarih tezlerini işlediler. Atatürk
ilke ve inkılaplarını işlediler. Ders dışı zamanlarda ise, Yüzbaşı Veli ile bir
araya geliyorduk ve ilgilendiğim konular özerinde konuşuyorduk. Üçüncü gün
tekrar Albay Ahmet’in vermiş olduğu derse katıldık. Bu sefer, irticanın parasal
kaynakları özerinde durdu. Onların nerelerden para kazandıklarını, özellikle
yurtdışındaki gelirlerini, yurt içindeki gelirlerini vs işledi. Bunlar özerinde
durdu. Ardından tekrar devletin içerden ve dışardan yıkılmak özere bir takım
tezgahların tertiplendiği konusuna geçti. Daha sonraki gün Türkiye’nin etki
alanları üzerinde durdu…………”
M. B. , kısa devreler halinde aldığı siyasi eğitim hakkında şunları söylüyor:
“…. . Daha sonra bana sen askeri eğitime müsait değilsin, o yüzden seni bir süre
sonra 60 günlüğüne bir siyasi eğitime aldıracağım, dedi. Ama bu arada sana ilk
etapta gerekli olacak siyasi tecrübelerimi aktaracağım dedi. Bana, daha çok halk
ile olan ilişkiler, onlardan siyasi ve istihbarat açısından faydalanma gibi
konularda bilgi veriyordu. Daha sonra bu polis Osman ile birlikte Emniyet
sarayına giderken, orada bir salonda bize siyasi bir takım konularda eğitim
verdiler. Eğitimin konusu, genellikle halk ile olan ilişkiler idi. Çeşitli
kesimlerle ilişki kurabilme, muhatabından laf çekebilme, kendini kamufle
edebilme, takip edebilme ve takip edilirken takibi atlatabilme vs gibi
yöntemleri veriyorlardı…. . “
M. Y. , gördüğü siyasi eğitim konusunda şunları söylüyor: “…. . Gördüğümüz bu
eğitim üş ana kısımdan oluşuyordu. Bir; kendin ile ilgili. İki; propaganda ile
ilgili. Üç; toplum ile ilgili. Kendin ile ilgili olanı; yaptığı işe göre kılıf
bulma ve kamuflaj yöntemleri. Propaganda ile ilgili olanı; propaganda ve anti
propaganda teknikleri. Toplum ile ilgili olanı ise; toplumu tanıma ve etkileme
yöntemleri idi……. “
Askeri Eğitimler
Muhbirleştirilen kişilerden bazılarına da; çalışma alanlarına ve alacakları
görevlere göre askeri eğitim verilmektedir. Kendilerine verilen statüye ve görev
çeşidine göre, bu askeri eğitimin ne derece olacağı ve nerede verileceği
belirlenir ve ona göre eğitimden geçirilirler.
Muhbirleştirildikten sonra çeşitli eylem ve operasyonlarda kullanılan A. B. ;
askeri eğitim almasıyla ilgili söylediklerinin bir bölümünde şu ifade yer
almaktadır: “…. . Beni Bingöl’e memur olarak atamışlardı. Tabi bu kamufle
içindi. Çünkü gözden kaybolmam gerekiyordu. Sözde Bingöl’e giderken, Elazığ’da
indim, beni Polis İsmail karşıladı, tabi sivil olarak. Beni alıp Harput
caddesinin hemen üstünde bulunan otogar dolmuşlarının yakınındaki sokakta
bulunan iki katlı eve götürdü. Orada biraz dinlendik. Bu arada bana eğitim ile
ilgili çeşitli bilgiler verdi ve bir de yemin metni vardı, buna göre bana yemin
ettirdi. Evde, diğer odada birkaç tane genç vardı. Sonra Malatya yolu üzerinde
bulunan askeriyeye gittik. Nizamiyedeki işlemlerden sonra içeri girdik. Bir
odada elbiselerimizi çıkarıp, askeri elbise giydik. Ve daha sonra askeriyenin
eğitim alanına gittik. Orada benim dışımda 6 kişi daha vardı. Onlar da eğitim
görüyorlardı. Pratik eğitim görmeden önce, başta bir komutan geliyordu,
astsubaydı. Komutan, yapacağımız eğitim hakkında gerekli bilgiler veriyordu,
bazen gösteriyordu. Sonrasında bizlere uygulamalı yaptırıyordu, o gittikten
sonra ise bizimle birlikte olan diğer yetkili nezaretinde bir müddet tekrar
ediyorduk. Petlanton sahasında olan hareketler vardı. Koşma, hızlı tempo ile
koşma, halata tırmanma, dikenli teller altında sürünme, demir basamaklar
üzerinde koşma, barfiks, duvara tırmanma, bunları yapıyorduk. Sonra ilerisinde
bulunan atış alanına gidiyorduk. Orada çeşitli pozisyonlarda atış yapıyorduk.
Yatarak, koşar adımlarla, uzun namlulu ve kısa namlulu yarı otomatik silahlarla
karşımızdaki hedefe atış yapıyorduk. Bu eğitimleri görüyorduk…. Eğitimden sonra
oradan ayrılıp tekrar aynı eve geldik, dinlenip yemek yedik ve ben formalite
icabı Bingöl’e gittim, oradan da geri geldim……”
M. B. ; gördüğü askeri eğitimler hakkında söylediklerinin bir bölümü şu
şekildedir: “…. . Çeşitli yerlerde görüyorduk. Bazen Devegeçidine gidiyorduk.
Özellikle oraya gittiğimizde silah atışı üzerinde duruluyordu. Sabit hedefe ateş
etme, hareketli hedefe ateş etme, yatarak, çömelerek, ayakta, tek elle, çift
elle, koşarak ateş etme şeklinde sürekli atış yapıyorduk……”
İstihbari Eğitimler
Aynı şekilde, muhbirleştirilen kişilerden bazılarına da; yaptıkları işlere ve
kendilerine verilen görevlere göre istihbari eğitim verilmektedir. Kendilerine
verilen statüye ve görev çeşidine göre, bu istihbari eğitimin ne derece olacağı
ve nerede verileceği belirlenir ve ona göre eğitimden geçirilirler.
Polis istihbaratı tarafından muhbirleştirilen, bir müddet muhbir olarak çalışan
ve sonradan polis memuru sıfatıyla görev verilen İ. A. , askerliğe gönderilip
orada istihbari alanda eğitimden geçirildiğini şu şekilde ifade ediyor:
“……acemilik döneminden sonra dağıtım iznine, memlekete geldim. Bu arada polis
Faruk ile bir seferlik görüşmemiz oldu. Dedi dağıtım nereye? Ben dedim
Çanakkale, o da bana güldü. Sen, kendiliğinden oraya çıktığını zannediyorsun
değil mi dedi. Her şey dedi, kendi iş seyrinde olduğunu zannediyorsun. Bizi daha
tanımıyorsun dedi. Zaman içerisinde öğreneceksin. Tamam dedi, sen Çanakkale’ye
ulaş, orada sana gereken şeyler anlatılacak. Ben Çanakkale’ye gittim. Yani
gitmem gereken süre zarfında, teslim oldum. Çanakkale boğaz komutanlığı haber
komutanlığına aldılar. Birkaç gün haber merkezinde takıldıktan sonra, Boğaz
komutanlığı merkez santralına aldılar. Orada kalan yüzbaşı Kağan, beni kenara
çekti, sen dedi görevli bir memursun, evet dedim. Sen dedi burada eğitim
alacaksın. Ne yapmam gerekiyor dedim. Sen dedi sabahları, normal askeri
kıyafetlerinle, çarşı dediğimiz kıyafetlerle koğuştan çıkacaksın, çarşıya
çıkacaksın. Çanakkale emniyet müdürlüğü binası var. Çanakkale merkez
komutanlığına yakın. Oraya gideceksin, orada eğitim alacaksın şeklinde bana
bilgi verdi ve yapmak gerekenleri söyledi. Askeriye içerisindeki insanlar beni
çarşı kuryesi olarak, haber merkezine kuryelik yaptığımı zannediyorlardı. Böyle
sabah gidip öğleden sonra veya akşamları geliyordum. Gittiğim zaman, çarşıya
çıktığımda tutulmuş bir ev vardı, oraya gidiyordum. Orada üstümüze sivil
kıyafetler giyiyorduk. Normal sokaktaki insanların kıyafetlerini giyiyorduk.
Oradan Çanakkale emniyet müdürlüğü binasına giriyorduk. Emniyet müdürlüğü
binasının girişin bir alt kısmında büyük bir anfi gibi böyle salon türü bir yer
vardı. On, on beş kişilik bir kalabalık vardı. Oraya Kağan yüzbaşı geldi.
Buradaki insanların hepsi askeriyeden gelme değildir dedi, polis olanlar da var.
Burada dedi, istihbaratla alakalı sizinle sohbet edeceğiz, size ders vereceğiz
dedi. Bu dersleri, benimle beraber Doğan komiserim de verecek dedi. Doğan diye
bahsettiği zaman yanımda bulunan kişiye işaret ettiğini anladım. Takım elbiseli,
sakalsız bıyıksız gençlerden bir arkadaştı. Kolej mezunu birisiydi. Bu arkadaşla
beraber size burada altı ay boyunca teknik ve pratik eğitimler yaptıracağız,
daha sonra da askeri birliklerinizde askerliğinizi tamamlayacaksınız dedi. Bu
eğitim esnasında bize öncelikle istihbaratın ne olduğunu anlattılar. Sokaktaki
vatandaşa istihbarat nedir diye sorarsan, işte bilgi toplamak, insanların
hakkında bilinmeyenleri öğrenmek şeklinde cevap verir. Halbuki istihbaratın;
bilgi analiz etmek, bu analiz edilen bilgiyi değerlendirmek, bu değerlendirilen
bilginin sonuçlarına göre hareket etmek, bunların tümünün bir istihbarat
çalışması olduğunu söyledi. Bu konuda bize altı aylık eğitime tabi tuttular. Bu
eğitimde, Kağan yüzbaşı geliyordu, Görsel astsubay geliyordu, Ersan binbaşı
geliyordu, Doğan komiser geliyordu. Bunlar bize ders veriyorlardı. Bize buradaki
verdikleri eğitimler arasında, insanlara yaklaşım şekilleri vardı. İnsanlardan
laf çekmenin yöntemleri vardı. Gizliliğin önemi, kamufle şekilleri, bir
istihbarat çalışması yaparken nasıl kamuflaj olunur, bunlar vardı. Takip
şekilleri, takibi atlatma şekilleri vardı. Bu teorik eğitimler esnasında
istihbarat teşkilatları hakkında da bir takım bilgiler verdiler. Yani nasıl
çalıştıkları, neler yaptıkları, bu noktada CIA hakkında bir şeyler anlattılar.
Eski KGB çalışma prensiplerinden, çalışma tarzından, bunların dünya çapında
örgütler olduklarını, bu noktada benim en çok dikkatimi çeken MOSSAD’dın
çalışmasıydı.
Bu öğrendiğimiz konular hakkında pratik yaptırdılar. Bu pratiği de Çanakkale
sokaklarında yaptık. Mesela ilk zamanlar istihbarat toplama şekillerini
öğrettikleri için işte sokaktaki insanın ağzından bilgi almak. Bu bir istihbarat
toplama şekliydi. Bu noktada bizi Salı öğleden sonraları özellikle teorik
dersler bittikten sonra pratik olarak, Çanakkale sokağına salıyorlardı. Her
birimiz ayrı bir yere gidiyorduk. Oradaki insanlarla ilgili bilgiler
topluyorduk. Mesela ben bir gazeteciyle ilgilenmiştim. Geri döndüğümüz zaman
Emniyete, ne yaptığımız konusunda genelde tek tek bilgi alınıyordu. Genelde
Doğan komiser alıyordu bilgileri bizden. Yani dersler, derslerden sonra
pratikler, pratiklerden sonra tekrar askeri birliğimize dönüyorduk. Birlikte
yatıyorduk çünkü. Bu altı aylık eğitimi bitirdikten, beni Kağan yüzbaşı çağırdı
tekrar, tamam dedi, bundan sonraki görev yerin santraldır. Santrale gedeceksin,
askerliğini bitireceksin…. . “
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR
|