Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29

Allah’ın adıyla!

MUHBİRLEŞTİRİLEN KİŞİLERE VERİLEN EĞİTİMLER

Muhbirleştirilen kişiler; çalıştırılacakları alanlar, kendilerine verilen görev ve bulundukları statüye göre bazıları siyasi, bazıları askeri, bazıları istihbari eğitim görmekte ve bazıları ise bu eğitimlerin ikisini veya üçünü birden görmektedir. Bu eğitimler, çeşidine ve seviyesine göre bazen kamplarda, bazen askerin veya polisin eğitim alanlarında verilmektedir. Eğitim işleriyle ilgili görevliler olup, bunlar, eğitilecek kişilere kendi alanlarıyla ilgili teorik ve pratik eğitim verirler. Bu eğitim dalları; siyasi, askeri ve istihbaridir.

Siyasi Eğitimler

Muhbirleştirilen kişilerden bazılarına; çalıştırılacak alanlara ve alacakları görevlere göre siyasi eğitim verilmektedir. Kendilerine verilen statüye göre, bu siyasi eğitimin ne derece olacağı ve nerede verileceği belirlenir ve ona göre eğitimden geçirilirler.

Muhbirlikle işe başlayan ve MİT mensupluğuna kadar getirilen, sadece ülke içinde değil, aynı zamanda ülke dışında da çeşitli görevler verilen ve bu konumuna göre de çeşitli yerlerde siyasi eğitimden geçirilen İbrahim Sarıaltun, aldığı bu eğitimlerden biri hakkında şöyle söylüyor: “……Bir seferinde albay bana Yalova kampına gideceğimi söyledi. Bu şekilde ilk kez MİT’in Yalova Çınarcık Gölü üzerinde bulunan kampına gidecektim. Gitmeden önce yüz başı Veli de beni aradı ve Yalova’ya vardığı zaman kendisinin çağrı cihazını arayacağımı ve gelip beni alacağını söyledi. Yazın sonlarına doğruydu. Ve ben Yalova’ya gittim. Yalova Deniz Otobüsü iskelesinde onun çağrısına not bıraktım. Ve gelip beni Yalova iskelesinden kendi arabasıyla aldı. Burası daha çok tatil amaçlı kullanılan bir kamptı. Ve beni bir yere yerleştirdiler. İlk gün pek bir şey yapmadık. Sadece biraz dinlendik. Akşamüstü ikindi vaktinden sonra bir ara bir toplantı yapıldı. Toplantı yapılan oda da yine apart bir yerdi. Fakat orası boşaltılmıştı ve sandalyeler konulmuştu. O toplantıda benimle beraber başkaları da vardı. Onlar da çeşitli yerlerden gelmişlerdi. Veya görevliydiler. Bu şekilde dört gün süren bir program hazırlamışlardı. İlk gün irticayla mücadele tarihi üzerinde durdular. Albay; irticanın ne zaman başladığını, ne şekilde güçlendiğini, zayıf yönlerini, kuvvetli yönlerini vs içeren bir bilgilendirme ve eğitim amaçlı ders yaptı. İkinci gün de irticanın dışında resmi tarih tezlerini işlediler. Atatürk ilke ve inkılaplarını işlediler. Ders dışı zamanlarda ise, Yüzbaşı Veli ile bir araya geliyorduk ve ilgilendiğim konular özerinde konuşuyorduk. Üçüncü gün tekrar Albay Ahmet’in vermiş olduğu derse katıldık. Bu sefer, irticanın parasal kaynakları özerinde durdu. Onların nerelerden para kazandıklarını, özellikle yurtdışındaki gelirlerini, yurt içindeki gelirlerini vs işledi. Bunlar özerinde durdu. Ardından tekrar devletin içerden ve dışardan yıkılmak özere bir takım tezgahların tertiplendiği konusuna geçti. Daha sonraki gün Türkiye’nin etki alanları üzerinde durdu…………”

M. B. , kısa devreler halinde aldığı siyasi eğitim hakkında şunları söylüyor: “…. . Daha sonra bana sen askeri eğitime müsait değilsin, o yüzden seni bir süre sonra 60 günlüğüne bir siyasi eğitime aldıracağım, dedi. Ama bu arada sana ilk etapta gerekli olacak siyasi tecrübelerimi aktaracağım dedi. Bana, daha çok halk ile olan ilişkiler, onlardan siyasi ve istihbarat açısından faydalanma gibi konularda bilgi veriyordu. Daha sonra bu polis Osman ile birlikte Emniyet sarayına giderken, orada bir salonda bize siyasi bir takım konularda eğitim verdiler. Eğitimin konusu, genellikle halk ile olan ilişkiler idi. Çeşitli kesimlerle ilişki kurabilme, muhatabından laf çekebilme, kendini kamufle edebilme, takip edebilme ve takip edilirken takibi atlatabilme vs gibi yöntemleri veriyorlardı…. . “

M. Y. , gördüğü siyasi eğitim konusunda şunları söylüyor: “…. . Gördüğümüz bu eğitim üş ana kısımdan oluşuyordu. Bir; kendin ile ilgili. İki; propaganda ile ilgili. Üç; toplum ile ilgili. Kendin ile ilgili olanı; yaptığı işe göre kılıf bulma ve kamuflaj yöntemleri. Propaganda ile ilgili olanı; propaganda ve anti propaganda teknikleri. Toplum ile ilgili olanı ise; toplumu tanıma ve etkileme yöntemleri idi……. “

Askeri Eğitimler

Muhbirleştirilen kişilerden bazılarına da; çalışma alanlarına ve alacakları görevlere göre askeri eğitim verilmektedir. Kendilerine verilen statüye ve görev çeşidine göre, bu askeri eğitimin ne derece olacağı ve nerede verileceği belirlenir ve ona göre eğitimden geçirilirler.

Muhbirleştirildikten sonra çeşitli eylem ve operasyonlarda kullanılan A. B. ; askeri eğitim almasıyla ilgili söylediklerinin bir bölümünde şu ifade yer almaktadır: “…. . Beni Bingöl’e memur olarak atamışlardı. Tabi bu kamufle içindi. Çünkü gözden kaybolmam gerekiyordu. Sözde Bingöl’e giderken, Elazığ’da indim, beni Polis İsmail karşıladı, tabi sivil olarak. Beni alıp Harput caddesinin hemen üstünde bulunan otogar dolmuşlarının yakınındaki sokakta bulunan iki katlı eve götürdü. Orada biraz dinlendik. Bu arada bana eğitim ile ilgili çeşitli bilgiler verdi ve bir de yemin metni vardı, buna göre bana yemin ettirdi. Evde, diğer odada birkaç tane genç vardı. Sonra Malatya yolu üzerinde bulunan askeriyeye gittik. Nizamiyedeki işlemlerden sonra içeri girdik. Bir odada elbiselerimizi çıkarıp, askeri elbise giydik. Ve daha sonra askeriyenin eğitim alanına gittik. Orada benim dışımda 6 kişi daha vardı. Onlar da eğitim görüyorlardı. Pratik eğitim görmeden önce, başta bir komutan geliyordu, astsubaydı. Komutan, yapacağımız eğitim hakkında gerekli bilgiler veriyordu, bazen gösteriyordu. Sonrasında bizlere uygulamalı yaptırıyordu, o gittikten sonra ise bizimle birlikte olan diğer yetkili nezaretinde bir müddet tekrar ediyorduk. Petlanton sahasında olan hareketler vardı. Koşma, hızlı tempo ile koşma, halata tırmanma, dikenli teller altında sürünme, demir basamaklar üzerinde koşma, barfiks, duvara tırmanma, bunları yapıyorduk. Sonra ilerisinde bulunan atış alanına gidiyorduk. Orada çeşitli pozisyonlarda atış yapıyorduk. Yatarak, koşar adımlarla, uzun namlulu ve kısa namlulu yarı otomatik silahlarla karşımızdaki hedefe atış yapıyorduk. Bu eğitimleri görüyorduk…. Eğitimden sonra oradan ayrılıp tekrar aynı eve geldik, dinlenip yemek yedik ve ben formalite icabı Bingöl’e gittim, oradan da geri geldim……”

M. B. ; gördüğü askeri eğitimler hakkında söylediklerinin bir bölümü şu şekildedir: “…. . Çeşitli yerlerde görüyorduk. Bazen Devegeçidine gidiyorduk. Özellikle oraya gittiğimizde silah atışı üzerinde duruluyordu. Sabit hedefe ateş etme, hareketli hedefe ateş etme, yatarak, çömelerek, ayakta, tek elle, çift elle, koşarak ateş etme şeklinde sürekli atış yapıyorduk……”

İstihbari Eğitimler

Aynı şekilde, muhbirleştirilen kişilerden bazılarına da; yaptıkları işlere ve kendilerine verilen görevlere göre istihbari eğitim verilmektedir. Kendilerine verilen statüye ve görev çeşidine göre, bu istihbari eğitimin ne derece olacağı ve nerede verileceği belirlenir ve ona göre eğitimden geçirilirler.

Polis istihbaratı tarafından muhbirleştirilen, bir müddet muhbir olarak çalışan ve sonradan polis memuru sıfatıyla görev verilen İ. A. , askerliğe gönderilip orada istihbari alanda eğitimden geçirildiğini şu şekilde ifade ediyor: “……acemilik döneminden sonra dağıtım iznine, memlekete geldim. Bu arada polis Faruk ile bir seferlik görüşmemiz oldu. Dedi dağıtım nereye? Ben dedim Çanakkale, o da bana güldü. Sen, kendiliğinden oraya çıktığını zannediyorsun değil mi dedi. Her şey dedi, kendi iş seyrinde olduğunu zannediyorsun. Bizi daha tanımıyorsun dedi. Zaman içerisinde öğreneceksin. Tamam dedi, sen Çanakkale’ye ulaş, orada sana gereken şeyler anlatılacak. Ben Çanakkale’ye gittim. Yani gitmem gereken süre zarfında, teslim oldum. Çanakkale boğaz komutanlığı haber komutanlığına aldılar. Birkaç gün haber merkezinde takıldıktan sonra, Boğaz komutanlığı merkez santralına aldılar. Orada kalan yüzbaşı Kağan, beni kenara çekti, sen dedi görevli bir memursun, evet dedim. Sen dedi burada eğitim alacaksın. Ne yapmam gerekiyor dedim. Sen dedi sabahları, normal askeri kıyafetlerinle, çarşı dediğimiz kıyafetlerle koğuştan çıkacaksın, çarşıya çıkacaksın. Çanakkale emniyet müdürlüğü binası var. Çanakkale merkez komutanlığına yakın. Oraya gideceksin, orada eğitim alacaksın şeklinde bana bilgi verdi ve yapmak gerekenleri söyledi. Askeriye içerisindeki insanlar beni çarşı kuryesi olarak, haber merkezine kuryelik yaptığımı zannediyorlardı. Böyle sabah gidip öğleden sonra veya akşamları geliyordum. Gittiğim zaman, çarşıya çıktığımda tutulmuş bir ev vardı, oraya gidiyordum. Orada üstümüze sivil kıyafetler giyiyorduk. Normal sokaktaki insanların kıyafetlerini giyiyorduk. Oradan Çanakkale emniyet müdürlüğü binasına giriyorduk. Emniyet müdürlüğü binasının girişin bir alt kısmında büyük bir anfi gibi böyle salon türü bir yer vardı. On, on beş kişilik bir kalabalık vardı. Oraya Kağan yüzbaşı geldi. Buradaki insanların hepsi askeriyeden gelme değildir dedi, polis olanlar da var. Burada dedi, istihbaratla alakalı sizinle sohbet edeceğiz, size ders vereceğiz dedi. Bu dersleri, benimle beraber Doğan komiserim de verecek dedi. Doğan diye bahsettiği zaman yanımda bulunan kişiye işaret ettiğini anladım. Takım elbiseli, sakalsız bıyıksız gençlerden bir arkadaştı. Kolej mezunu birisiydi. Bu arkadaşla beraber size burada altı ay boyunca teknik ve pratik eğitimler yaptıracağız, daha sonra da askeri birliklerinizde askerliğinizi tamamlayacaksınız dedi. Bu eğitim esnasında bize öncelikle istihbaratın ne olduğunu anlattılar. Sokaktaki vatandaşa istihbarat nedir diye sorarsan, işte bilgi toplamak, insanların hakkında bilinmeyenleri öğrenmek şeklinde cevap verir. Halbuki istihbaratın; bilgi analiz etmek, bu analiz edilen bilgiyi değerlendirmek, bu değerlendirilen bilginin sonuçlarına göre hareket etmek, bunların tümünün bir istihbarat çalışması olduğunu söyledi. Bu konuda bize altı aylık eğitime tabi tuttular. Bu eğitimde, Kağan yüzbaşı geliyordu, Görsel astsubay geliyordu, Ersan binbaşı geliyordu, Doğan komiser geliyordu. Bunlar bize ders veriyorlardı. Bize buradaki verdikleri eğitimler arasında, insanlara yaklaşım şekilleri vardı. İnsanlardan laf çekmenin yöntemleri vardı. Gizliliğin önemi, kamufle şekilleri, bir istihbarat çalışması yaparken nasıl kamuflaj olunur, bunlar vardı. Takip şekilleri, takibi atlatma şekilleri vardı. Bu teorik eğitimler esnasında istihbarat teşkilatları hakkında da bir takım bilgiler verdiler. Yani nasıl çalıştıkları, neler yaptıkları, bu noktada CIA hakkında bir şeyler anlattılar. Eski KGB çalışma prensiplerinden, çalışma tarzından, bunların dünya çapında örgütler olduklarını, bu noktada benim en çok dikkatimi çeken MOSSAD’dın çalışmasıydı.

Bu öğrendiğimiz konular hakkında pratik yaptırdılar. Bu pratiği de Çanakkale sokaklarında yaptık. Mesela ilk zamanlar istihbarat toplama şekillerini öğrettikleri için işte sokaktaki insanın ağzından bilgi almak. Bu bir istihbarat toplama şekliydi. Bu noktada bizi Salı öğleden sonraları özellikle teorik dersler bittikten sonra pratik olarak, Çanakkale sokağına salıyorlardı. Her birimiz ayrı bir yere gidiyorduk. Oradaki insanlarla ilgili bilgiler topluyorduk. Mesela ben bir gazeteciyle ilgilenmiştim. Geri döndüğümüz zaman Emniyete, ne yaptığımız konusunda genelde tek tek bilgi alınıyordu. Genelde Doğan komiser alıyordu bilgileri bizden. Yani dersler, derslerden sonra pratikler, pratiklerden sonra tekrar askeri birliğimize dönüyorduk. Birlikte yatıyorduk çünkü. Bu altı aylık eğitimi bitirdikten, beni Kağan yüzbaşı çağırdı tekrar, tamam dedi, bundan sonraki görev yerin santraldır. Santrale gedeceksin, askerliğini bitireceksin…. . “


Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR

 

Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git