Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36
Bir Hadis: Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
Allah’ın adıyla!
HİZBULLAH CEMAATİNE KARŞI UYGULANAN YÖNTEMLER
Cemaat adına halktan zorla zekat toplamak
Polis ve jitem, 2000 öncesi yıllarda bunu da fazlasıyla ve birçok yerde yaptı. Cemaati karalamak, halka hizmet eden değil, aksine halktan alan, ona eziyet eden ve külfet olan bir pozisyona düşürmek, dolayısıyla bir yandan halkın Cemaate bakışını olumsuz etkileyip ondan soğutmak, diğer yandan da halkın Cemaate yardım ve desteğini kesip Cemaatin bu yöndeki faaliyetlerini baltalamak için muhbirleri vasıtasıyla birçok yerde, zorla, baskıyla ve hatta tehditle halktan Cemaat adına zekat aldı.
Ardından da, zekat alınan yerlere sivil giyimli istihbarat elemanları giderek; kendilerine zekat için gelindiğini, gelenlere zekat verildiğini, bütün bunlardan haberdar olduklarını vs söyleyip sanki toplum içinde olup biten her şeyden ve özellikle de Cemaatin icraatlarından bütünüyle haberdar oldukları, yani içlerinde oldukları izlenimini vererek, zekat verenleri bu defa daha değişik şekilde tehdit edip istediği yönde istifade etmeye çalıştı. Korkutup Cemaatten uzak tutmaya, soğutmaya, şüpheye düşürmeye çalıştı.
Polis ile çalışan M. K. bu konuda şunları söylüyor: “Daha sonra Y. E. ve Ş… isimli şahıslarla birlikte bazı olaylara girdik. İlk etapta ben ve Y. E. ………. . çevresinde Cemaat adına bazı olaylar yaptık. Her yıl Cemaatin yapmış olduğu düzenli zekat toplama olaylarını biz kendimiz yapacaktık. Polis Mazlum’un bu yönde direktifi vardı ve tabi biz polis Mazlumun direktifleriyle bunu yapmaya başladık. …………. piyasasında bir miktar para topladık ilk yıl. Gerek korkumuzdan gerekse acemiliğimizden ilkin ………TL civarı bir para toplayabildik. Daha sonraki yıl aynı şekil bunun altı katı ………TL civarı bir para topladık. Çünkü artık biraz daha tecrübelenmiştik. Bu paraları toplayıp kendimiz ilk etapta bu paraları polis Mazlum’a vermiştik. Polis Mazlum o sıra bizlere çok az miktarda, ……TL kadar para vermiş, bu ise zorumuza gitmişti. Onun için daha sonraki toplamamızda ise büyük bir kısmını kendimiz ondan habersiz cebe indirmiştik. Tabi bu zekat olayları yapılırken aynı şekil polise tekrar bildiriliyordu. Yani toplanan yerler gösteriliyordu. Biz polise zekat aldığımız yerleri gösteriyorduk. Tabi kendimize aldığımız kısmını da hesap tutsun diye söylemiyorduk. Çünkü söylediğimiz yerlerden ne kadar aldığımızı da söylemek zorundaydık. Daha sonra polis bu yerlere tek tek uğruyor, bunları ya gözaltına alıyor vehayut bir gözdağı veriyordu kendilerine. Yani bir daha aynı olay vuku bulmasın diye. Amaç, Cemaatten halkı soğutmak, cemaatin bazı kaynaklarını kurutmaktı…. “
Polis, fırsat bulduğu yerlerde bu ve benzer olayları halen de yapmaktadır. Ancak çok daha gizli, sinsi ve sistemli bir şekilde yapmaktadır. Kendisi açısından, bu günün ortam ve şartlarına uygun bir şekilde icra etmeye çalışmaktadır.
Cemaat adına şiddet içeren eylemlerde bulunmak
Polis ve jitem; 2000 öncesinde Cemaat adına pek çok olay ve eylem gerçekleştirmiştir. Bulunduğu yere, ortamına ve şartlarına göre bazen adam kaçırmış ve kaybetmiş, bazen silahlı eylem yapmış ve öldürmüş, bazen darp etmiş, bazen tehdit etmiş ve hakeza…bütün bunları yaptığı zaman da, o ana kadar tespit ettiği kadarıyla Cemaatin dilini ve yöntemini kullanmaya çalışmış, olay ve eylem sonrasında Cemaat aleyhinde bazen fısıltı ve bazen de çok sesli bir şekilde propaganda yapıp dikkatleri onun üzerine çekmeye ve böylece yapılan olay ve eylemi Cemaate mal etmeye çalışmıştır.
Dolayısıyla Polis ve jitemin, Cemaate karşı kullandığı yöntemlerden bir tanesi de Cemaat adına şiddet içeren eylemlerde bulunmak suretiyle, Cemaati haksızlık, zorbalık ve zulüm yapan bir örgüt şeklinde göstermeye ve böylece halkı ondan ürkütüp soğutmaya, onu da halktan soyutlamaya çalışmıştır.
Daha önce ismi sıkça geçen Ali Haydar Kaya, bu amaçla katıldığı olay ve eylemler hakkında verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylüyor: “Ve yine Erdal Başkan’ın talimatı ile Silvan belediyesinde çalışan Salahattin Yeşilırmak isimli bir şahsı tehdit ettim, polis bana cemaatin kullanmış olduğu dili kullan dedi. Ben de telefon açıp cemaatin kullanmış-kullanabileceği bir dille tehdit edip gerçek ismimi verdim. Daha sonra Salahattin Yeşilırmak isimli şahıs babamı çarşıda görmüş ve oğlun tarafından tehdit ediliyorum demişti. Babam onu yanıma getirmiş ve ben ona, ben hiç tehdit etsem gerçek ismimi verir miyim? Deyip kendimi savunmuştum. Tehdit telefonun gayesi; Tekel mahallesinde polislerin roketlenmiş olan bir panzerinden dolayı sorumlu tutuluyordu. Olay Salahattin Yeşilırmak’ın evinin civarında olduğu için kendisini sorumlu görüyorlardı. Aynı şekilde lisenin yanında bulunan Rauf Orakçı isimli, milli eğitimde çalışan uzun boylu zayıf bir şahsı da tehdit etmem söylenmişti. Yine aynı şekilde cemaatin üslubunu kullanıp onu tehdit etmiştim. Ve bu telefonun da gayesi; mescit mahallesinde bulunan polis karakoluna yapılmış olan bir roketli saldırıdan dolayı yine onu sorumlu tutuyorlardı. Ve bu Salahattin Yeşilırmak ile Rauf Orakçı Silvan’da gerçekten PKK’lı olarak bilinen insanlardı. Ayrıca yine bir gece bizim semtimizde bulunan içkici Mustafa Kaydu’ya ait bir dükkâna saldırıp onu ve müşterilerini dövmemizi Erdal Başkan bana talimat olarak verdi. Ve bu olayda ben, ……. ve ……… beraber hareket etmiştik. Mustafa Kaydu ve müşterisi Henoyé Sekno isimli bir şahsı dövüp hastanelik etmiştik…. “
Musa Anter’i D. Bakır’da öldürdüler ve Hizbullah Cemaati tarafından öldürüldüğü yaygarasını çıkardılar.
Uğur Mumcu’yu Ankara’da öldürdüler ve aynı şekilde Cemaat tarafından öldürüldüğü yaygarasını yaptılar. Üstelik olay ile ilgili henüz herhangi bir şey söylenmemişken, olayın hemen ardından laik kesim sokaklara çıkıp İslam, Şeriat ve Müslümanlar aleyhine çirkin sloganlar attılar. Çünkü olay öncesi programlanmıştı ve Müslümanlar hedef gösterilecekti.
Günümüz şartları itibariyle Hizbullah Cemaatinin içinde bulunduğu bir silahlı çatışma veya şiddet içerikli olay, eylem ve gerginlikler yoktur. Bu nedenle polis ve jitem, 2000 öncesinde yaptığı şekliyle Cemaat adına olay ve eylemlerde bulunmuyor belki ancak, bu huyundan ve taktiğinden hiçbir zaman vazgeçmemiş ve vazgeçmeyeceğe de benziyor. Aynı amaç ve hedefler doğrultusunda, aynı taktikleri, ama günün ortam ve şartlarına uygun bir şekilde daha değişik versiyonlarıyla icra etmektedir. Örneğin tehdit ve darp gibi. Eğer ortamı kendisine uygun bulur veya uygun hale getirebilirse, daha önce yaptıklarının belki çok daha kötüsünü icra edecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Cemaat adına bazı kişi ve kesimlerden haraç almak
Polis ve jitemin; Cemaat adına yaptığı işlerden biri de haraç almaktır. Yukarıda bahsedildiği üzere, 2000 öncesi gerginlik ortamında bunu çokça yaptı ve Cemaat aleyhinde kullanmaya çalıştı.
Bu yazımızda daha önce geçen ve Yahya Demir çetesi olarak isimlendirilen çetenin üyesi olan A. Ş. , verdiği bilgilerin bir bölümünde konuyla ilgili olarak şöyle diyor: “Polisin bu yönteme başvurmamız hususundaki talimatından sonra cemaatin etkin gücünü kullanarak ve polisten de korkma gibi bir sorunumuz olmadığı için çete olarak coşmaya başladık. Özellikle çete başı Yahya Demir, uluorta gözüne kestirdiği kişilere açıktan ve zorbaca, şu kadar para vereceksin, burayı terk edeceksin, kendini affettirmezsen sonun yakındır… gibi tehditlerle para istiyordu. Aldığımız parayı aramızda bölüştürüyorduk. Bu şekilde çok kişiden para topladık. “
Polis, şu anda da Cemaat adına bu yönde bir takım işler çevirme peşindedir. Hangi yapı olursa olsun, çalışma ve faaliyetlerinde en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri hiç şüphesiz ki paradır, maddi imkanlardır. Polis bunu bildiğinden, aynı zamanda Cemaatin bu yöndeki yardım ve desteklerini kırıp kaynaklarını kurutmak istediğinden, diğer yandan çirkin yol ve yöntemlerle bazı insanların üzerine gidip bunu Cemaate mal ederek Cemaati karalamak istediğinden, maddi kaynak konularında bir takım çirkin işler ve tuzaklar kurmaya çalışmaktadır.
PKK-Hizbullah arasında, bazı yerlerde çatışma çıkması ve bazı yerlerde de var olan çatışmanın devamı için provokasyonlarda bulunmak
Polis ve Jitem, özellikle bu yöntemi 2000’den önce çok çirkin ve kirli bir şekilde kullandı. Çok zalimce davrandı, pek çok yerde oyun ve tuzaklar kurdu, provokasyonlarda bulundu. PKK ve Hizbullah arasındaki çatışmanın devam etmesini ve bölgenin bütün yerlerine yayılmasını istiyordu. Çünkü bu çatışmadan ve bu çatışmanın beraberinde getirdiği gergin ortamdan birçok açıdan istifade ediyordu ve ne kadar çok yerde olay olsa, o kadar çok yerden istifade etmiş olacaktı. Çok yönlü istifade diyorum çünkü; her şeyden önce bu iki yapının birbirlerini zayıflatması onun için en büyük istifadedir, bunlar birbirleriyle uğraştıkça rejimle uğraşmaya fırsat bulamayacaklar, diğer yandan bölge halkının sosyal ve ekonomik hayatı olumsuz etkilenecek, huzuru ve rahatı gidecek, bunlarla birlikte bu iki yapı halk tarafından dışlanacak ki rejimin belki de en çok üzerinde durduğu noktalardan biri buydu. Yaptığı antipropagandaların çoğu buna yönelikti.
İşte bu açıdan polis ve jitem, 2000 öncesi birçok yerde bir yandan PKK adına Cemaat mensuplarını, diğer yandan da Cemaat adına PKK mensuplarını vurarak provokasyonlarda bulunuyor, bunu elinden geldiğince bölgenin çatışma olmayan diğer yerlerine yaymaya ve bu provokasyonlarla çatışmaların yayılarak devam etmesine çalışıyordu.
Daha önceki bölümlerde geçen ve Bitlis’in Tatvan ilçesinde cami imamlığı yapan Molla Ğiyaseddin’in şehit edilmesi bu türdendir. Murat Kurtboğan adlı muhbir ve bir PKK itirafçısı tarafından polis ile birlikte şehit edilmesine rağmen, bir müddet sonra iki PKK elemanı yakalanıp onlar şehit etmiş gibi haklarında tutanak düzenlendi ve ceza verilerek hapse atıldılar. Ta ki 2000 sonrası olay açığa çıktıktan sonra bu iki şahıs serbest bırakıldı. Bunun gibi olaylar çok yaşandı, ancak bu olay hem ilginç ve hem de diğerleri açısından numune bir olaydır.
Aynı şekilde birçok PKK mensubuna yönelik eylem yapıldı, bazıları kaçırıldı ve kaybedildi, bazıları ise öldürüldü ve ardından bu olayların Hizbullah Cemaati tarafından işlendiğine dair yaygara koparmaya çalıştılar. Halbuki bu olaylarla Hizbullah Cemaatinin hiçbir ilgisi de yoktu. Bu olaylar çoktur, hepsine burada yer verilemediği gibi, birçoğu hakkında da teferruata dair net bilgiye sahip değiliz, ancak Cemaat adına yapıldığı yaygarası yapıldığı ve Cemaatin boynuna atıldığı halde Cemaatin bundan beri olduğunu ve kesinlikle yapmadığını biliyoruz.
Cemaat adına yapılan bu olaylar konusunda M. Y. adındaki muhbir bilgi verirken, bir bölümde şunları söylemektedir: “……Ve yine Silvan’da Zere Köyü yoluna mayın döşedik ve bu mayın patlamadan görüldüğü için çıkarıldı. Ve yine özellikle sönmeye doğru giden PKK ve Hizbullah çatışmasını alevlendirmek için, Müslümanların Bayık’ta açmış oldukları şirketi bir provokasyon aracı olarak kullanıp, Cenanlarının geçtiği kamyonun yoluna bir mayın döşedik. Ve bu mayının üzerinden kamyon geçtiği halde patlamadı ve biz tekrar ikinci bir mayın daha döşedik. Ve bu mayına traktörü ile basan Başnikli Yaşar adındaki şahsın bacağı koptu.
Ve yine Batman’da Gıresira dolmuş durağına benim de içinde bulunduğum ekip tarafından bomba yerleştirdik ve bu bomba yerleştirmemizin sebebi yine özellikle kargaşa çıkarıp insanlarını ölmesini sağlayıp, bu olayı Hizbullah’ın boynuna atıp insanların gözünde Hizbullah’ın çok büyük bir vahşet yaptığını göstermekti. Ve insanların Hizbullah’tan uzaklaşmasını sağlamaktı. Ve bunu yaparken yine bir sürü masum insanın canı gitti ve sürüsü de yaralandı. Bu anlattığım eylemler yaptığım eylemlerin birkaç tanesidir. Geniş olanını zaten cemaate aktarmışım ve aktarmaya devam ediyorum…. “
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR