Allah’ın adıyla!
Bu gün varlığından haberdar olduğumuz pek çok harekete baktığımızda; bu hareketlerin oluşumlarında, edindikleri amaçta, hedeflerinde ve faaliyetlerinde hareket liderlerinin doğrudan, son derece büyük ve önemli tesirleri görülmektedir. Çünkü harekette lider, bütün işlerin ve kararların dayandığı, sevk ve idare edildiği makamdadır. Dolayısıyla da bütün kural, kaide, karar, çözüm, strateji ve faaliyetlerin şekli hususunda belirleyici bir pozisyondadır.
Hal böyle olunca, hareket liderinin inanç, düşünce, fikir, bakış açısı ve hatta sahip olduğu cesaret, sadakat, tecrübe ve ilmi donanım yada korku, yetersizlik ve eksiklik gibi özellikleri ve zafiyetleri, hareketin gidişatına ve faaliyetlerine yansımaktadır.
Bu durumda hareket liderinin sahip olduğu kişisel özellikler, inancı, düşüncesi, fikri altyapısı, tecrübesi, ilmi donanımı ve hareket kabiliyeti, hareket açısından son derece önem arz etmektedir. Çünkü bunlar, hareketi iyi yöne sevk edebileceği gibi kötü yöne de sevk edebilecektir. Bazı zafiyetler vardır ki, her zaman görülmezler, zaman ve şartlara bağlı olarak ortaya çıkarlar.
Bir hareket için; süreç içinde karşılaştığı olaylara göre bazen çok rahat davranabildiği, faaliyetlerini rahatça sürdürebildiği ve kendisine göre müsait gördüğü dönemler olurken, bazen son derece sıkıntı ve zorluk çektiği, rahat hareket edemediği, bazen de darbelere maruz kaldığı ve hayatta kalabilme mücadelesini dahi zor verdiği dönemler olur. Operasyon, çatışma, mahkumiyet, zindan, muhaceret gibi zor şartlar yaşanabilir ve bu şartlar bazen uzun sürebilir. Bu zor şartlara dayanamama ve ümitsizlik havasının geneli etkilediği anlar söz konusu olabilir.
Bu zor ve sıkıntılı dönemlerde bazı liderlerin zafiyetleri ortaya çıkar ve kendisini gösterir. Bu zafiyetlerle hareket eden liderde; olaylara bakışın, yaklaşımın ve verilecek kararların değiştiği görülür. Bunun harekete yansıması neticesinde, hareketin tıkanıklık yaşadığı, gerilediği hatta devam edemeyeceği gerekçesiyle prensiplerde, ilkelerde ve stratejilerde köklü değişikliklere gidilebilir.
Zafiyet sahibi bir takım sözde liderler de; kendilerini tehlikede gördüklerinde, sabır ve tahammül gerektiren ağır şartlarla karşılaştıklarında ve özellikle de kendilerine karşı mücadele verdikleri düşman karşısında aciz kaldıkları yada ellerine düştükleri zamanlarda, fikri tükenmişliğe varacak derecede taviz verirler. Hareketin amaç ve hedeflerinden ve maslahatından ziyade, kendi canlarının derdine düşerler, bütün düşünce ve gayretlerini bu yönde harcarlar, maslahat adına düşman tarafının istediği mecrada, yol verdiği şekliyle ve hatta kontrol edebileceği bir zeminde faaliyetleri sürdürme yoluna giderler.
Çünkü zafiyetler ortaya çıkıp hareket liderinde kendisini gösterdiğinde, liderin hareket üzerindeki etki ve yetkisi parelelinde hareket istikrarsızlık kazanır, amaçlar ve araçlar birbirine karışır, idealler ölür, metodlar ve yöntemler şekil değiştirir, saflarda oynama ve hatta yer değiştirmeler söz konusu olur, hareket bir değişim ve dönüşüme uğrar. Bunlar, hareketin aslından ve temel esaslarından sapmaları da beraberinde getirecektir ve hareket gittikçe kabuk değiştirecektir. Bu beraberinde hareketi, istikametinden sapmasına ve varlık sebebine zıt amaç ve hedefler edinmesine kadar götürebilir.
İster birinci şekliyle olsun veya isterse ikinci şekliyle olsun bütün bunlar, elbette ki zafiyetlere; yetersizliklere, çaresizliklere veya mecbur kalmalara bağlanmayacaktır. Aksine bütün bunlar, maslahat ve hareketin devamı ile hareket mensuplarının daha rahat faaliyet gösterebilmesi adına yapılacaktır ve şartların gereklerine bağlanacaktır.
Netice itibariyle hareketler; liderleriyle özdeşleşmekte, liderlerinin iyi özelliklerinden olduğu gibi kötü özelliklerinden ve zafiyetlerinden de etkilenip bu istikamette şekil almaktadırlar. O halde, zafiyet sahibi sözde bir liderin başında bulunduğu bir hareket için, mücadelesi boyunca karşılaşacağı en büyük musibetlerden ve tehlikelerden daha büyük bir musibet ve daha büyük bir tehlike herhalde bu olsa gerek.
Günümüzde; özellikle sol ve ilhadi hareketlerde bu duruma sıkça rastlamakla birlikte, ne yazıktır ki İslam’ı referans alan bir takım hareketlerde de bu durum göze çarpmaktadır.
Bu durum, bir liderin hareket üzerindeki yetki ve etkinliğinin ne derecede ve nasıl olması gerektiği sorusunu ve söz konusu durumun sorgulanmasını beraberinde getirmiştir.
Allah’a emanet olun. M. ALİ NUR
Bu yazı vesileyle, bir de iki lider profili çizmek ve aralarındaki önemli farklara işaret etmek istedim.
GERÇEK VE SAHTE LİDERLER ARASINDAKİ ON ÖNEMLİ FARK
Gerçek lider; kendisini davaya feda eder
Sahte lider; davayı kendisine feda eder
Gerçek lider; davanın icaplarına uyar
Sahte lider; davayı kendisine uydurur
Gerçek lider; şartları değiştirendir
Sahte lider; şartlara göre değişendir
Gerçek lider; tavizsizdir
Sahte lider; uzlaşmacıdır
Gerçek lider; hakka kul olur
Sahte lider; kula kul olur
Gerçek lider; hizmet eder
Sahte lider; eziyet eder
Gerçek lider; sevilendir
Sahte lider; korkulandır
Gerçek lider; öze bakar, keyfiyete önem verir
Sahte lider; şekilcidir
Gerçek lider; kendisini yandaşlarına karşı sorumlu görür
Sahte lider; yandaşlarını kendisine karşı sorumlu görür
Gerçek lider; her işinde hakkı ve adaleti gözetir
Sahte lider; her işini haklı ve adaletli görür |