Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

İSLAM'DAN KİM, NE ZARAR GÖRMÜŞ / M. ALİ NUR

      Allah’ın adıyla!

    Son dönemde Müslümanlar hedef tahtasına oturtulmuş, her taraftan sözlü, yazılı ve fiili saldırıya maruz kalıyorlar. Asıl hedef ise hiç şüphesiz İslam’dır.

      Kemalist rejim güçleri, çirkin komplo ve insanlık dışı uygulama ve operasyonlarla bunları pratiğe geçirip kendince gereğini yapıyor.

      Peki kim, İslam’dan ne zarar görmüş? İslam kime ne kötülük yapmış? Müslümanlar İslam’ı istemekle ve İslam için çalışmakla kime ne gibi kötülük etmiş olurlar?

       İnsan için, insanlık için, bireyin kendi yaşantısı, aile hayatı, sosyal hayat ve dahi devlet idaresi için hangi insan Allah’tan ve O’nun peygamberinden daha güzel hükümler ve çözüm yolları tayin edebilir?

      İnsanı Allah yarattığına göre onu en iyi bilen ve ona en uygun yaşam biçimini tayin eden O (cc) değil midir?

    İnsan için seçtiği dinden, insan için koyduğu hükümlerden ve insan için belirlediği yaşam biçiminden neden rahatsızlık duyuluyor?

     Müslümanlar bunları istemekle neden hedef haline getirilmek isteniyor? İstedikleri bu şeyler, aynı zamanda Allah’ın bütün insanlar için emrettiği ve onları mükellef tuttuğu hususlar değil midir? Neden bunlardan kaçınılıyor? Neden bunlara şiddetle karşı çıkılıyor?

      Bunların insana, insanlığa, topluma ne gibi bir zararı ve kötülüğü vardır?

     Burada kimse kalkıp kelime oyunu yapmaya kalkışmasın. Evet biz de Allah’a inanıyoruz, O’nun kitabına ve Peygamberine (sav) inanıyoruz deniyor ama, Allah’ın dini ve kitabının hükümlerini hakkıyla uygulamaya gelince; efendim bunlar 1400 yıl öncesine ait kurallardır, günümüze ve toplum hayatımıza uymuyor, ilerlemenin önünde engeldir, bilimle çatışıyor, İslam kul ile Allah arasında bir gönül işidir, başımızda bir devlet var, bu devletin kanunları var, devlet kanunlarına karşı çıkılmaz, bu anarşi olur, İslam ise anarşiye karşıdır ve barış dinidir….vs gibi kelime oyunlarıyla ve yalan bahanelerle bir kenara itiliyor yada reddediliyor.

     Halbuki bunları irdelediğimizde karşımıza kocaman bir yalan çıkıyor. Allah’a inanan biri, O’nu zaten bütün eksiklerden ve kusurlardan uzak, her şeyi yaratan, bilen, gören, işiten, idare eden ve her şeye gücü yeten olarak kabul edip inanıyor. Böyle biri, Allah’ın dininden ve hükümlerinden nasıl şüphe edebilir? Allah’ın dinini nasıl eksik, yetersiz veya çağdışı görebilir? Nasıl köhnemiş iddiasında bulunabilir? Allah’ın dinini beşeri sistemler ve Allah’ın koymuş olduğu hükümleri beşeri kanunlar karşısında nasıl mahkum ve tali derecede görebilir? Bilakis, bilir ki İslam; bütün dinlerden ve sistemlerden üstündür ve önceliklidir, insanlığın huzur ve saadetini temin eder, onları maddi ve manevi yönden hür kılar, izzet ve şeref sahibi yapar.

      Evet! Kur’an 1400 yıl önce indirilmiş ve Muhammed (sav) Allah’ın (cc) dini olan İslam’ı 1400 yıl önce insanlığa tebliğ etmiştir. Aradan bu kadar uzun zaman geçmiş.

      Ancak biz; Allah’a (cc) inanıyoruz. O’nun her şeyin yaratıcısı olduğuna, her türlü eksiklik, yanlışlık ve hatalardan beri olduğuna, her şeyi eksiksiz bir şekilde bildiğine, gördüğüne, işittiğine, idare ettiğine ve her şeye gücü yettiğine inanıyoruz. Dolayısıyla Allah’ın kitabının zamana karşı eskimediğine, çağlar üstü olduğuna ve kıyamete kadar geçerli olduğuna inanıyoruz.

     Bu dünyanın imtihan yeri olduğuna, kıyametin kopacağına, ardından insanların diriltilip dünyada yaptıklarından dolayı hesaba çekileceklerine ve neticesinde cennete veya cehenneme gireceğine inanıyoruz.

      Bu dünyayı, içindekileri, insanın ferdi, ailevi ve sosyal hayatını bu bakış açısıyla bu çerçevede değerlendiriyor ve bir hayat sınavından geçtiğimize inanıyoruz.

     Allah ve Rasulünün emirlerine uyarak hayat sürdüğümüzde Allah’ın rızasını ve dolayısıyla ebedi saadet yurdu olan cennetine dahil olacağımıza inanıyoruz.

     Allah’ın ve Rasulünün gösterdiği ve emrettiği yolu dikkate almayıp aksi istikamette hayat sürdüğümüzde ise Allah’a karşı geleceğimize ve dolayısıyla ebedi azap yurdu olan cehenneme dahil olacağımıza inanıyoruz.

      Aynı zamanda bütün kainatın ve bizlerin yaratıcısı olan Allah’a karşı kulluk vazifemizin bir gereği olarak O’nun bizlere gönderdiği dini yaşama ve yaşatma konusunda mükellef olduğumuza ve sorumluluk taşıdığımıza inanıyor ve bunu da yine O’nun (cc) emrettiğini biliyor ve kabul ediyoruz.

     Yaptığımız ve yapacağımız İslami tüm faaliyet ve icraatları buna dayandırarak yapıyor ve Allah’ın rızasını (yani bizim kulluk vazifemizi kabul edip bizden razı olmasını) gözetiyoruz.

     Şimdi bütün bunlar neden rahatsızlık meydana getiriyor? Daha doğrusu bunlar kimleri rahatsız eder?

     Ben Müslümanım diyen ve gerçekten Allah’a, kitabına, Peygamberine ve Ahirete inanan birini rahatsız edebilir mi?

      Bunlar; ancak Allah’a inanmayanları rahatsız eder, İslam’ı kabul etmeyenleri rahatsız eder, Allah’a inandığını söylediği halde İslam’ın hakimiyetini istemeyenleri rahatsız eder, Allah’a inandığını zannedip aslında İslam ile alakası olmayanları rahatsız eder ve netice olarak İslam ve Müslüman düşmanlarını rahatsız eder.

     Çünkü onlar, İslam’ın toplumda yer etmesini, insanların İslam’a göre bir yaşam sürdürmelerini ve Müslümanların çoğalıp güçlenmesini istememektedirler, bundan rahatsızlık duymaktadırlar.

       İşte asıl mesele de budur!

      Ancak toplumun kahir ekseriyeti Müslüman kimliğini kabul ettiği için, bunlardan gelebilecek tepkiler nedeniyle bu niyet ve fikirlerini açıkça söylemiyor, yalan ve iftiraya dayalı suni kavram ve bahanelerin arkasına saklanıp İslam’a ve Müslümanlara saldırıyorlar, onları karalayıp kötülüyorlar, faaliyetlerini engellemeye çalışıyorlar, güçlenip gelişmelerine mani oluyorlar.

      Yoksa Müslümanlar güçlense, çoğalsa ve hatta toplumun tüm kesimlerini kapsasa ne olur? Hayatın sonu mu olur? Toplum düzeni mi bozulur? Toplumda adalet, merhamet ve intizam mı ortadan kalkar?

      Hayır! Elbette bunlar olmaz. Aksine, Allah’ın dini hüküm süreceği için gerçek adalet ve intizam tecelli eder. Can, mal, namus, din, nesil ve akıl, öncelikli olarak korumaya ve emniyet altına alınır.

      Ama şunlar olur!

     Fuhuşa, kumara, haksız kazanç ve faize, alkole, soyguna, hırsızlığa, hortumculuğa, haksız rekabete, keyfi muamelelere, insanları sınıflara ayırmaya, hukuksuzluk ve adaletsizliğe…… asla müsaade edilmez, müsamaha gösterilmez. Her hususta Kur’an ve Sünnetin hükümleri esas alınır.

      Tabiî ki bu, birilerinin dünyalarını başlarına yıkmak olur. Onlar böyle bir dünya istiyorlar. Ve böyle bir yaşam sürüp böyle bir düzen oluşturmuşken, bütün bunların yok olmasını nasıl kabullenirler.

      Ancak şu var ki; 21. Yüzyıl İslam’a hamiledir. İslam alemi özüne dönüş sürecine girmiştir. Müslümanlar, her türlü bedeli göze alarak dinlerine sahip çıkmaktadırlar. Ve er geç, bu doğum gerçekleşecektir. Kim ne söylerse söylesin ve kim ne yaparsa yapsın.

       Allah’a emanet olun.

 

          M. ALİ NUR
Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git