Bireysel olsun, toplumsal olsun, Müslümanlar arasında İslami hassasiyetin kırılmadan muhafaza edilmesi son derece önemli bir husustur. İslami hassasiyet kırılırsa, İslam’ın Müslüman hayatındaki önemi yara alır, kıymeti zedelenir ve hakkettiği noktada tutunamaz olur. Toplumdaki İslami dinamikler işlevlerini yerine getiremez olur, sosyal hayat ile İslam arasındaki bağlar zayıflar ve Müslüman, İslam’ı hakkıyla yaşamaktan ve temsil etmekten gittikçe uzaklaşır. İslami hassasiyet; Allah’ın (cc) dini olan İslam’a, ilahi bakış açısıyla bakmak, kulluk bilinciyle yaklaşmak, iman sorumluluğuyla alıp yaşamaya ve hayata geçirmeye çalışmak ve olduğu şekliyle muhafaza etmektir. Gereken önem ve kıymeti vermektir. Ona zarar vermekten son derece korkmak ve kaçınmaktır. Zarar verenlere müsaade etmemektir. Yanlış anlaşılmasına ve yanlış değerlendirilmesine fırsat vermemek ve müsamaha göstermemektir. Korku, dünyevi menfaat ve makam gibi zaaflardan dolayı İslami hassasiyet kırıldığında ise, gerek sözlü, gerek yazılı ve gerekse fiili olarak İslam’a ve Müslümanlara yapılan saldırılar daha belirgin ve çetin bir şekilde kendisini gösterecektir. İslam ve Müslümanlar etrafında şüpheler oluşturulmaya, kafalar bulandırılmaya, fitne ve fesat ortamı meydana getirilmeye çalışılacaktır. İslam’ın sunduğu yaşam şekli hayattan tecrit edilmeye ve Müslümanlar sindirilmeye çalışılacak, İslami değerler adına beşerin hizmetinde ve gerçek İslam’a karşı olan yeni bakış açısı, anlayış ve pratikler icat edilecektir. Çünkü İslami hassasiyeti kırılan Müslümanların heybeti de ortadan kalkar. Evet bütün bunlar olmaktadır ve Müslümanlar olarak toplum halinde İslami hassasiyetlerimizi tazeleyip bileyerek muhafaza etmezsek, daha tehlikeli bir şekilde devam edecektir. İslami hassasiyet gereği gibi muhafaza edilirse, gelecek darbelere, tahribatlara, bid’atlara ve tahrifatlara karşı İslam’a kalkan görevi görür. Allah da (cc) bu hassasiyet hatırına Müslümanları muhafaza eder. Bu, Allah’ın (cc) vaadidir. Kim ki Allah’ın dinine yardım ederse, Allah da ona yardım eder, ayaklarını sabit kılar. Türkiye’de halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu göz önünde bulundurulduğunda, İslami hassasiyet, olması gereken noktada görünmemektedir. İslam’a ve Müslümanlara karşı Türkiye dışında bir gelişme yaşandığında, İslami hassasiyet gösterilmekte ve güzel tavırlar sergilenmekte iken, Türkiye içinde İslam’a ve Müslümanlara karşı her türlü dayatma, ifsat, engel ve kirli oyunlar icraata konduğu halde gereken İslami hassasiyet gösterilmemektedir. İslami hassasiyetin gerektirdiği tepkiler verilememekte ve olması gereken tavırlar ortaya konamamaktadır. Vahim olanı ise; İslam’ı neredeyse küllen yasaklı hale getiren, Müslümanları potansiyel suçlu görüp hedef haline getiren Kemalist rejim yasalarını, kurumlarını ve hele hele silahlı unsurlarını, bütün yaptıklarına ve sahip oldukları anti İslami fikir ve özelliklerine rağmen, Müslüman şahsiyet olarak bilinen pek çok kişi sahiplenmekte ve meşru göstermeye çalışmaktadır. Bu, ister bilinçli yapılsın isterse bilinçsizce yapılsın, ister korku isterse maslahat adına yapılsın yada isterse adına takiyye densin hiç fark etmez. Neticesi aynıdır. Müslüman halkın İslami hassasiyetini kırıyor, İslami bakış açısını bulandırıyor. Ne yazıktır ki bu vahim tablo, Türkiye’deki Müslüman halkın İslami bakış ve anlayışında büyük tahribatlar meydana getirmiştir. İslam, Allah’ın dinidir. Müslümanlar için; candan, maldan, makamdan ve dünyalık diğer şeylerden önde gelir. Allah (cc), bu yüce dini yaşam biçimi olarak tayin etmiş ve insanı bundan sorumlu tutmuştur. Aynı zamanda insan, bu yüce dini yaşama konusunda bir hayat sınavından geçirilmektedir. Dolayısıyla İslami değerlerin korunması, Müslümanların temel görevlerindendir. Müslüman birey, bu konuda son derece hassas davranmalı, hele kendi şahsında İslami değerlere halel getirmemeye azami özen göstermelidir. Allah’a emanet olun. M.ALİ NUR |