Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah'a ortak kosanlar, kendilerinin kâfirligine bizzat kendileri sahitlik ederlerken, Allah'in mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onlarin bütün isleri bosa gitmistir. Ve onlar ateste ebedî kalacaklardir. Tevbe/17

Bir Hadis:
Ey Allah'ın Resulü! dedik, mü'min korkak olur mu? ''Evet!'' buyurdular. Pekiyi cimri olur mu? dedik, yine: ''Evet!'' buyurdular. Biz yine: Pekiyi yalancı olur mu? diye sorduk. Bu sefer: ''Hayır!'' buyurdular. (Muvatta, Kelam 19)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

KARA DEVRİMLER -2- / M. ALİ NUR

MEDENİ KANUNUN KABULÜ

İnsanları bir hayat sınavından geçirmek üzere dünyada yaratan Allah (cc), aynı zamanda onları kendi başlarına ve başıboş bırakmamış, kitaplar ve peygamberler göndermek suretiyle uyacakları inanç, ibadet ve yaşam biçimlerini de bildirmiştir. İlahi dinlerin son ve tamamlanmış şekli olan İslam’ı, son peygamber olan Hz. Muhammed (sav) ile göndermiş ve insanı buna uymakla ve uygulamakla sorumlu tutmuştur.

İslam; inanç ve ibadet yollarını beyan etmekle birlikte ilahi bir sistem ve hayatın tamamını kapsayan bir yaşam biçimidir. Dolayısıyla insanın ferdi, ailevi ve sosyal hayatını düzenlediği gibi, devlet idaresinin sosyal, siyasi, askeri, ekonomik ve hukuki düzenini de belirler. Yani ilahi bir sistem olan İslam, bir yaşam biçimi olduğu gibi aynı zamanda bir yönetim biçimidir.

Allah (cc), insan hayatını düzenleyen kanunları ve yaşam biçimini kendisi belirleyip bu konuda insana kanun koyma yetkisi vermediği için, göndermiş olduğu ilahi sisteme uymalarını bütün insanlardan istemiş ve insanları bundan dolayı sorumlu tutmuştur. Onun için Allah’a (cc) ve ahiret gününe inanan Mü’minler, Allah’ın emrettiğinin dışında başka bir sistem ve yaşam biçimini tercih etmezler. Çünkü bu, imanın bir gereğidir.

“….Hüküm sadece Allah’a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur…” (Yusuf 40)

“Ey iman edenler! Allah’a, Peygambere ve sizden olan ululemre (idarecilere) itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz-Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız-onu Allah’a ve Rasule götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı ve hem de netice bakımından daha güzeldir” (Nisa 59)  

 “Yoksa onlar cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren kim vardır?” (Maide 50)

“Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?” (Tin 8)

Ancak insanlar her zaman Allah’ın (cc) emrettiği gibi yaşamaya ve emrettiği ilahi sisteme uyup uygulamaya yanaşmamışlardır. Her dönemde inkar edenler olduğu gibi, İslam’ı bir yaşam biçimi olarak görmeyenler, yönetim şekli olarak kabul etmeyenler, yetersiz, eksik veya uygun düşmediğini söyleyenler olmuştur. Dolayısıyla ilahi sistemleri bir tarafa bırakıp insan kaynaklı beşeri sistemleri ortaya çıkarmışlardır.

Mustafa Kemal de, İslam’ı bir yönetim biçimi olarak kabul etmemiş, Anadolu toplumuna uygun düşmediğini savunmuş, çağın gereklerine ve ihtiyaçlarına cevap vermediğini ifade etmiş ve batı kaynaklı beşeri sistemleri daha uygun bularak yeni kurdukları devlet yönetiminde bu sistemleri esas almıştır.

Mustafa Kemal, 1923 yılında Bursa’da yaptığı bir konuşmada konuyla ilgili düşüncelerini şu şekilde dile getirmiştir : "Yeni Türkiye, ne zamana ne de ihtiyaca uymayan mecellenin hükümlerine bağlı kalamaz. En uygar uluslar derecesinde hukuk kurallarımızı da iyileştireceğiz. Yüz sene, beşyüz sene, bin sene evvel yaşayan bir toplum için yapılan yasalarla bugünkü toplumu yönetmeye kalkışmak gaflettir, cehalettir."

1 Mart 1924 yılındaki meclis toplantısında ise şunları söylemiştir : “Millet, her medeni memlekette olan adli ilerlemeyi memleketin ihtiyacına uyan esasatını istiyor. Milletin arzu ve ihtiyacına tabi olarak adliyemizde her güna tesirattan silkinmek ve seri ilerlemeye atılmakla asla tereddüt olunmamak lazımdır. Hukuk-i medeniyede, hukuk-i ailede takip edeceğimiz yol ancak medeniyet yolu olacaktır. Hukukta idare-i maslahat ve hurafelere bağlılık milletleri uyanmaktan meneden en ağır bir kâbustur. Türk Milleti üzerinde kâbus bulunduramaz.”

Yine 5 Kasım 1925’de Ankara Hukuk Mektebi’nin açılışında yapmış olduğu konuşmada şunları söylemiştir : “………….Büsbütün yeni kanunlar getirerek eski esasat-ı hukukiye’yi temelinden hal etmek teşebbüsündeyiz”

Mustafa Kemal, padişahtan aldığı yetkiyle hareket edip başta askeriye olmak üzere vatan müdafaası için harekete geçen gönüllüleri organize ettikten ve konumunu güçlendirdikten sonra, kafasındaki batı tarzı yönetimi oluşturmaya koyulmuş ve fikirlerini adım adım hayata geçirmiştir.

1920’de İstanbul hükümetinden bağımsız olarak Ankara’da yeni bir meclis kurmuş, ardından 1923’de oluşturacağı yeni devletin yönetim şeklini Cumhuriyet olarak ilan etmiş, 1924 yılında halifelik müessesesine son vermiş ve bu arada yeni hukuk düzenini tesis etmek için Avrupa ülkelerinde uygulanmakta olan Medeni kanunları incelemek üzere komisyon kurdurmuştur. Bu yönde yapılan çalışmalar neticesinde İsviçre Medeni Kanunu tercüme edilip düzenlenmiş ve Türk Medeni Kanunu adıyla kabul edilmiştir.

Böylelikle yüzyıllardır İslam’ın gölgesi altında yaşayan Müslüman halkları art arda gerçekleştirdiği kara devrimlerle İslam’dan uzaklaştırmaya ve laik bir toplum oluşturmaya çalışan Mustafa Kemal, İslam’ın temel müesseselerinden birini daha toplumdan çıkarıp kaldırmış, İslam hukuk sistemini (İslam Ahkamını) devre dışı bırakmış oluyordu.

İslam ve Müslümanlar açısından hayatı karartan kara günlerden biri olan 17 Şubat 1926 günü, kara devrimlere bir yenisi eklenmiş ve İslam Hukuk Sistemine yer vermeyecek şekilde batıdan alma hukuk sistemi kabul edilmiş ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe sokulmuştur.

Allah’a (cc) ve Rasulüne (sav) rağmen! Kur’an ve Sünnete rağmen! Müslüman halkın onca isyanlarına rağmen!

Halbuki İslam’ın emri olan İslami devlet; Müslümanların İslami esaslara göre teşkilatlanıp İslam ahkamını tatbik etmek üzere oluşturdukları otoritedir. Varlığının sebebi; “İ’layı Kelimetullah” ve İslam ahkamının tatbikidir.

İslami devlet, ilahi kaynaklıdır. Burada yasa belirleyici insan değildir. Allah (cc) ve Rasulünün (sav) bildirdiği hükümler esastır. Allah (cc) ve Rasulü (sav) bir konuda hüküm vermişse, buna rağmen insanın başka bir hüküm vermesi söz konusu değildir. “Allah ve  Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzap 36)

Ancak zamana ve günün şartlarına bağlı olarak oluşan yenilikler, sorunlar, ihtiyaçlar ve gelişmeler karşısında, Kur’an ve Sünnete bağlı kalarak içtihad yapma yetkisi insana bırakılmıştır. Bu, yasa koymak değil, ilahi yasayı esas alıp içtihat yapmaktır ki, bu da yine İslam’ın gereğidir. Çünkü sürekli gelişen ve değişen toplum hayatında yeni kullanım araçları, yeni sorunlar ve bunlara ait hüküm ve çözümler söz konusudur.

İnsanı yaratan Allah (cc), onu her yönüyle en iyi bilendir ve onun için en uygun,  en mükemmel yaşam biçimini de hukuk sistemini de bilendir. Yaratan bilmez mi? “O her şeyi hakkıyla bilendir” (Bakara 29)

Allah’a emanet olun

 

M. ALİ NUR

Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git