Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HACCIN HİKMETLERİ VE HAYATIMIZDAKİ YERİ / M. ALİ NUR

Hacc; Mü’min’in, en değerli varlığını Allah (cc) yolunda kurban vermeye hazır olduğunu, Şeytanları hayatından kovacağını ve Allah’tan başka hiçbir kuvvete boğun eğmeyeceğini ilan edip gösterdiği bir tatbikattır. Tıpkı İbrahim’in (as) yaptığı gibi…

Haccın, üzerine bina edildiği dört temel özelliği vardır.

İtikadi özelliği

Fıkhi özelliği

Tarihi özelliği

Siyasi özelliği

Bu yazıda Haccın İtikadi, fıkhi ve tarihi özelliklerine kısaca değinecek ve siyasi özelliği üzerinde durmaya çalışacağız. Bir hacının, haccını eda ederken yaptığı şeylerin ne anlama geldiğinin şuurunda olması, aynı zamanda hac dönüşünde bunların hayatına nasıl etki etmesi gerektiğinin bilincinde olması elbette ki son derece önemlidir.

HACCIN İTİKADİ ÖZELLİĞİ

Hac, İslam‘ın beş temel şartından biridir. Müslüman, hür, akıllı ve gücü yeten her kişiye, ömründe bir kere haccetmek farzdır. Bu farziyet, Kur’an ve Sünnet ile sabittir. Dolayısıyla her Mü’min’in buna inanması ve şartları hasıl olup imkan bulduğunda yerine getirmesi gerekir. Çünkü bu, yerine getirilmesi gereken bir ibadettir.

HACCIN FIKHİ ÖZELLİĞİ

Kelime olarak kasd anlamına gelen Hacc, tıpkı namaz gibi, oruç gibi farz kılınmış bir ibadet olup bu ibadeti yerine getirmenin fıkhen şart ve farzları vardır.

Müslüman, akıllı, hür ve gücü yerinde olmakla birlikte, bu özelliklere sahip olan birinin ömründe en az bir kere olmak kaydıyla; belirlenmiş zamanda ve belirlenmiş mekanlarda, belirlenmiş bir takım fiilleri yerine getirmekle Hacc ibadeti eda edilmiş olur. İhram, Arafat‘taki vakfe, Kabe‘yi tavaf, Safa ile Merve arasındaki sa‘y, traş olma ve Mina‘da şeytan taşlama gibi. Işte bunlar, Haccın fıkhi özellikleridir. Bunların detayları fıkıh kitaplarında mevcuttur. Hacca gidecek olan bir hacı adayının, gitmeden önce bunları öğrenmesi önemlidir. 

HACCIN TARİHİ ÖZELLİĞİ

Hacc ibadetinin kendine has bir takım hikmetleri vardır. Bu hikmetlerden bir kısmı tarihi olup Hz. İbrahim’e (as) dayanır. Hacc ibadetini eda eden bir hacının, bu tarihi hikmetleri göz ardı etmesi düşünülemez. Aksi halde Hac, içi boş bırakılmış bir takım eylemlerden öteye geçmez, aynı zamanda kişinin hayatına da olması gerektiği şekliyle yansımaz.

Haccın tarihi geçimişi konusunda Buhari’nin İbni Abbas’tan (ra) rivayet ettiği bir hadiste, Hz. İbrahim (as) ve oğlu Hz. İsmail’in (as) kıssası uzun bir şekilde anlatılır. Bu hadis uzun olduğu için burada hadisin özet olarak içeriğini vereceğiz. Önemli olan maksadın hasıl olmasıdır. (Hadisin tam metnini görmek isteyenler, Buhari’nin Embiya Kıssaları bölümüne müracaat edebilirler)

Hadis özetle şöyledir : Hz. İbrahim (as), Allah’ın (cc) emri gereği hanımı Hz. Hacer’i ve oğlu Hz. İsmail’i (as) yanına alarak şu anda Kabe’nin bulunduğu muhite bırakır. O zaman Mekke’de kimse yaşamamaktadır ve orası ıssız bir yerdir. İsmail (as) henüz süt emmektedir. Hz. Hacer bu ağır şartlara tam bir teslimiyet göstermektedir. Yanlarındaki suyun bittiğide Hz. Hacer çocuğuna su arama niyetiyle Safa ve Merve tepecikleri arasında telaşla tam yedi defa koşarak gidip gelmektedir ancak bir şey bulamamaktadır. O esnada Cebrail (as) gelip onlara Allah’ın (cc) izniyle yerden su çıkarır (şu anki zemzem suyu). Belli bir zaman sonra yanlarına Cürhüm’den bir kafile geliır, onları ve suyu görünce orayı mesken edinip yerleşirler. Hz. İsmail (as) büyüdüğünde o kabileden biriyle evlenir. Hz. İbrahim (as) gördüğü rüya üzerine gelir ve yetişkinlik çağındaki oğlu İsmail’i (as) Allah (cc) için boğazlamaya koyulur, bu esnada Şeytan (al) onları bundan men etmeye çalışırken onu taşlarlar, sonra Allah (cc) onların bu teslimiyetini kabul ettiğini bildirir ve İsmail yerine bir koç gönderip bunu kurban etmesini İbrahim’den (as) ister. Daha sonra İbrahim (as), Allah’ın (cc) emri üzere oğlu İsmail (as) ile birlikte Kabe’yi inşa ederler.....

Haccın bu tarihi geçmişini beyan eden ayetler de vardır. Burada bunlara da işaret etmekte fayda vardır.

Hz. İbrahim‘in (as), hanımı ve oğlu Hz. İsmail‘i (as) Mekke‘ye bıraktığını ifade eden bir ayet şöyledir : “Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem‘inin (Kabe‘nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve meyvelerden bunlara rızık ver. Umulur ki bu nimetlere şükrederler.“ (İbrahim 37)

Hz.İbrahim’in (as), Hz. İsmail‘i (as) boğazlaması şu şekilde ifade edilmektedir : “Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince; yavrucuğum, rüyada seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben; babacığım, emrolunduğun şeyi yap, inşaallah beni sabredenlerden bulursun dedi.“ (Saffat 102)

Allah’ın (cc) onların teslimiyetini kabul ettiği ve İsmail (as) yerine bir koçun kurban edilmesini istediği konusu şöyle ifade edilmektedir : “Her ikisi de teslim olup, O‘nu alnı üzerine yatırınca : Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Bu, gerçekten çok açık bir imtihandır, diye seslendik. Biz, oğluna bedel O‘na büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında O‘na (iyi bir nam) bıraktık. İbrahim‘e selam dedik. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Çünkü O, bizim Mü‘min kullarımızdandır.“ (Saffat 103-111)

İbrahim (as) ve oğlu İsmail’in (as) Kabe’yi inşa ettikleri ve İbrahim’in (as) insanları Hacca davet ettiği hususu da şu şekilde beyan edildilmiştir: “Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah‘ın temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı) : Ey Rabbimiz! bizden bunu kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin. Ey Rabbimiz! bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et. Çünkü tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.“ (Bakara 127-128)   “İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde, kendilerine ait bir takım yararları yakinen görmeleri, Allah‘ın kendilerine rızık verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah‘ın ismini anmaları (Kurban kesmeleri için) sana (Kabe‘ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve o eski evi (Kabe‘yi) tavaf etsinler.“ (Hac 27-29)

HACCIN SİYASİ ÖZELLİĞİ

Hacc; yukarıda ifade edilen itikadi, fıkhi ve tarihi özellikleri yanında, aynı zamanda siyasi bir kimliğe ve özelliğe sahiptir. Çünkü siyasi bir tavır ve duruş içermektedir. Bu siyasi özellik, Hz. İbrahim (as) ve oğlu Hz. İsmail’in (as) şahsında sembolize edilmiştir.

Şimdi bu özellikleri sıralayarak görmeye çalışalım.

a)      Allah’a (cc) tam teslimiyet

İbrahim (as) yaşlılık çağına gelinceye dek hiçbir çocuğu olmamış, ardından kendisine İsmail (as) bahşedilmiş ve sevdirilmişti. Ancak daha süt emme çağında iken onu ve annesini götürüp hiç bir insanın yaşamadığı ıssıs bir çöle bırakılması istenmişti. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra ise bu çok sevdiği oğlunu boğazlaması istenmişti.

Normal şartlarda bir insanın katlanamayacağı bu hale, İbrahim (as) tereddütsüz ve itirazsız bir şekilde boyun eğip itaat etmiş ve Allah’a (cc) olan yüksek teslimiyetinin derecesini göstermiştir. Basit bir empati ile bile bu durum tespit edilebilir. 

b)      En değerli varlığı bile Allah (cc) yolunda verebilme

Normal şartlarda bir babanın kendi oğlunu boğazlaması son derece güçtür ve bir babadan bu beklenmez. Hele uzun yıllar çocuğu olmamış, yaşlılık zamanında çocuk sahibi olmuş ve bu çocuk kendisine çok sevdirilmiş, ilave olarak uzun yıllar ayrı kalmakla hasret çekmiş ve dünyalık namına belki de en değerli varlığı haline gelmiş bir babadan asla beklenmez.

Ancak bütün bunlara rağmen İbrahim (as) Allah’ın (cc) emrine tam bir teslimiyet göstererek, her türlü acı ve sıkıntısını bir tarafa bırakıp en değerli varlığını O’nun (cc) yolunda kurban vermekten tereddüt dahi etmemiştir.

Bu muhakkak ki bir imtihandı. Yoksa amaç İsmail’in kurban edilmesi değildi. Burada İbrahim’in (as) Rabbine karşı teslimiyeti sınanmış ve kıyamete kadar gelecek olanlara son derece güzel bir nümune sergilenmiştir. Ibrahim’in (as) şahsında, Allah’a (cc) olan gerçek teslimiyetin, en değerli varlığı O’nun yolunda feda edip kurban verebilecek bir hale erişmek olduğu gösterilmiştir.

c)     Kişiyi Allah’ın (cc) emirlerine uymaktan ve O’nun dinini yaşamaktan alıkoyan tüm Şeytanları reddedip kendi hayatından kovma

İbrahim (as), Allah’ın (cc) kendisinden istemiş olduğu söz konusu boğazlama işini icra ettiği zaman, Şeytan (aleyhilla’ne) onu bu işinden alıkoymak ve vazgeçirmek istemişti. Bu boğazlama işi, insanın maneviyatına ve nefsine son derece ağır geldiği halde, İbrahim (as) nefsine ve özellikle duygularına yenik düşmemiş ve kendisini vazgeçirmek isteyen Şeytan’ı (al) şiddetle reddetmiş ve şiddetli tepkisini onu taşlayarak göstermiştir. Acısı, sıkıntısı ve bedeli ne denli ağır bile olsa Allah’ın (cc) emirlerini yerine getirmenin ve O’nun dinini yaşamanın hayattaki öncelik olduğunu bilfiil göstermiştir.

İşin hakikatinde ise, Allah (cc) İbrahim (as) şahsında biz kullarına, Mü’min kulların hedef edinecekleri yüksek meziyetleri göstermiştir.

d)     Allah’tan (cc) başka hiç bir otoriteye boyun eğmeme

Yukarıda anlatılanların bir neticesi olarak İbrahim (as); ağır bir imtihandan geçmesine rağmen, bunu bir rüya olarak görmesine ve dolayısıyla bu durumun tereddütler barındırmasına rağmen, bunu bilen Şeytan’ın (al) İbrahim’e (as) bu durumun Allah’ın emri olmadığını, bir rüya olduğunu söyleyip onu ikna etmeye çalışmasına rağmen, nefsin ve duyguların da bu istikamette olmasına rağmen, evet bütün bunlara rağmen İbrahim (as) hiç birini dinlememiş, hiç birine itibar etmemiş ve biri gibi yapmamıştır. O (as), sadece Rabbini dinlemiş, O’nun emrini yerine getirip rızasını gözetmeye çalışmıştır.

İşte Hacda tatbik edilen fiillerin sırrı bunlardadır. Tarihi bakımdan bunları anmadır. Onları günümüze taşımadır. O ruhu tekrar diriltip kendi bedenimizde yaşatmadır. O tavrı tekrar hatırlayıp kendi hayatımızda ihya etme ve o duruşu sergilemedir.

Safa ile Merve arasında sa’ay yapmak, Hz. Hacer’in yaptığı gibi, teslimiyeti, çabayı ve her hal ü karda Allah’tan ümit kesilmeyeceği vurgulanmaktadır. Nitekim Hz. Hacer bu yapılanların Allah’ın (cc) emri olduğunu öğrenince büyük bir ihlas ile Rabbına güvenmiş ve “öyleyse Rabbimiz hafizimizdir, bizi burada perişan etmez” demişti.

Hacda kurban kesmek; bir yandan İsmail’in (as) kesilmekten kurtuluşunu kutlamak, diğer yandan Allah’ın (cc) Hac ile ilgili kurban kesme emrini yerine getirmek, öte yandan Ibrahim’in (as) İsmail’i (as) kurban etmesini temsili olarak göstererek, aslında onun gibi en değerli varlığı Allah (cc) yolunda vermeye hazır oluğunu göstermektir.

Minada Şeytan taşlamak ise; Hz. İbrahim’in (as) Şeytan’ı (al) taşlamasını sembolik olarak göstererek, ondaki ruhu, gösterdiği tavrı ve duruşu sergilemektir. İbrahim’in (as), Allah’ın (cc) emirlerini yerine getirmekten alıkoymaya çalışan Şeytan’ı şiddetle reddedip taşladığı gibi, Mü’min’in, kendisiyle Rabbinin emirleri arasına giren bütün şeytanları hayatından kovmak, onlara prim vermemek ve teslim olmamaktır. Şeytanların o taş duvarlar içinde bağlı olmadığı, yaşadığımız her coğrafyada bulunabilecekleri, bunların sadece cinlerden olmayıp insanlardan da olabileceği unutulmamalıdır. Şeytanın buradaki temel özelliği, kişiyi Allah’ın (cc) emirlerini yerine getirmekten alıkoymaya ve Allah’ın (cc) dini olan İslam’ı yaşamasına engel olmaya çalışmasıdır. Bu, bir insan olur, bir otorite olur, bir ideoloji veya bir başka unsur olur. Bütün bunları reddetmek ve hayatımızdan çıkarmak gerekir. 

Evet! Hacda yapılan bütün fiiller, aslında İbrahim (as) ve ailesi şahsında ortaya konan tavrın, duruşun ve ruhun, Hac dönüşünde de hayatın geri kalan her safhasında yaşama geçirileceğinin ve pratikte sergileneceğinin ilan edilmesidir.

Bir hacı, Hac esnasındaki bu fiilleri, işte böyle hikmetlerini düşünerek ve bu bakış açısıyla bakarak yaparsa, hiç şüphesiz haccı anlam kazanır. Bu, aynı zamanda onun inancına ve hayatına da müspet tesirler yapar. Bu yüzdendir ki peygamber (sav) bir hadisinde şöyle buyurmuştur : “Her kim çirkin söz söylemeden ve Allah’ın hudutlarını aşmadan, sırf Allah için haccederse, anasından doğduğu gün gibi (günahlardan tertemiz olarak hacdan) dönmüş olur.” (Kütüb-i Sitte)

Allah’tan (cc); tüm hacıların Hacc farziyetini kabul etmesini ve şimdiye kadar gitmemiş yada gidememiş olanlara da nasip etmesini diliyorum.

Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR

Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git