Böyle diyordu İlahiyat Profesörü (!) Zekeriya Beyaz. Dolayısıyla zararlı olan bu maddenin kullanımına izin verilmemiş ve devletin kurumları olan Üniversitelerde serbest olması için çıkarılan yasa iptal edilmişti. Anayasa mahkemesi, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasıyla ilgili iptal ettiği yasa değişikliğinin gerekçeli kararını dün açıkladı ve resmi gazetede yayınladı. Şahsen bu karara şaşırmadım, çünkü bekliyordum. Kemalist rejimin dayandığı temeller ve Kemalist zihniyet sahipleri malum. İslam’ın bütün izlerini sosyal hayattan silmek için bir dizi devrimler yapmış, şapka kanunu ve kıyafet devrimi çerçevesinde İslami kıyafeti yasaklamış, bunun için nice Müslümanları katledip darağaçlarında sallandırmış rejimin sadıkları, ellerinde yetki ve imkan olduğu müddetçe bu devrim ruhundan ve Kemalist zihniyetten ödün vermezler. Anayasa Mahkemesinin ortaya koyduğu tavır ve iptal ettiği yasaya gösterdiği gerekçe de bunun bir göstergesidir. Dolayısıyla Müslümanlar açısından, Kemalist rejimin İslam ve Müslümanlara karşı ne konumda olduğunu ve Kemalist zihniyet sahiplerinin İslam ve Müslümanlara nasıl baktığını bir kez daha ortaya koyan Anayasa Mahkemesinin bu gerekçeli kararını doğru okumak ve doğru değerlendirmek önem arz etmektedir. Bu rejimin yasalarında; halkın seçtiği ve kendi adına devleti idare etme yetkisi verdiği vekillerden oluşan Meclis, devletin bütün organlarının üstünde bir yetkiye sahiptir ve yasama organıdır, yani yasa koyucudur. Yasalar ise, yargı kurumları dahil bütün devlet kurumlarını ve vatandaşları bağlayıcı niteliktedir. Böyle olmasına rağmen; 550 üyeli Mecliste 411 oyla çıkarılan yasayı, toplam 11 üyeli Anayasa Mahkemesi rahatlıkla iptal edebiliyor, Meclis iradesini yok sayabiliyor. Peki hangi yetkiyle ve hangi güçle bunu yapabiliyor? Yetki yok. Ancak arkasında güç var. Devletin asıl etkin ve yetkin güçleri var. Vitrinde görünmüyorlarsa da, vitrin gerisinde her şeyi ellerinde tutuyor ve kontrol ediyorlar. Başörtüsü üniversitelerde serbest bırakılsaydı Müslümanlar açısından sorunlar bitecek miydi? Rejimin İslam’a bakış açısında bir değişiklik mi olacaktı? Elbette ki hayır. Diğer okullarda okuyan kız öğrenciler ve Devlet kurumlarında çalışan bayanlar ne olacaktı? Burada dikkat edilmesi gereken şey, başörtüsünün serbest bırakılması veya yasaklanmasından ziyade, İslam’a karşı takınılan tavır ve İslami konulara karşı tahammülsüzlüktür. Bakın iptal kararının gerekçesinde ne diyor : -Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararında ayrıntılı olarak açıklanan laiklik ilkesi düşünsel temellerini Rönesans, Reformasyon ve Aydınlanma dönemlerinden alır. Çağdaş demokrasilerin ortak değeri olan bu ilkeye göre, siyasal ve hukuksal yapı, dogmalardan arındırılarak akılcılığı ve bilimsel yöntemleri esas alan katılımcı demokratik süreçlerin ürünü olan ulusal tercihlere dayanır……………..Bireylerin özgür vicdani tercihlerine dayanan ve sosyal bir kurum olan dinler, siyasal yapıya egemen olmaya başladıkları veya ulusal irade yerine siyasal yapının hukuksal kurallarının meşruiyet temelini oluşturdukları anda toplumsal ve siyasal barışın korunması olanaksızlaşır. -Bireysel bir tercih ve özgürlük kullanımı olsa da, kullanılan dinsel simgenin tüm öğrencilerin bulunmak zorunda olduğu dersliklerde veya laboratuvar ortamlarında, farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı bulunmaktadır. -Toplumsal sorunların Anayasa’nın açık hükümleri çerçevesinde ve demokratik barışı ve uzlaşıyı esas alan yöntemlerle çözümü yerine, dinin, din duygularının veya dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilmek suretiyle kullanılmasına Anayasa izin vermemektedir. -Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gözetildiğinde, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin, yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini dolaylı bir biçimde değiştiren ve işlevsizleştiren bu düzenleme Anayasa’nın 4. maddesinde ifade edilen değiştirme ve değişiklik teklif etme yasağına aykırı olduğundan, Anayasa’nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen teklif koşulunun yerine getirilmiş olduğu kabul edilemez…… Laikliği temel alan Kemalist rejim yasalarının doğma diye tabir edilen ilahi din ve ilahi dinin yasaları olan Şeriat’ten arındırıldığı, dinin ve Şeriatın insan hayatına müdahale edemeyeceği, sadece bir vicdan işi olduğu, hayata müdahale ettiği zaman ise barışın korunamayacağı yani diğer bir tabir ile toplum içinde anarşinin olacağı söylenerek, bu rejimde İslam’a yer olmadığı açıkça vurgulanmış ve İslam düşmanlığı açıkça ortaya konmuştur. İnsanı yaratan Allah’ın (cc) koymuş olduğu kurallar toplumda barışı zedeleyecek ve dolayısıyla anarşi çıkacak, ancak bir saat sonrasında bile ne olacağını bilmeyen bu zavallıların koyduğu kurallar toplum barışını temin edecek öyle mi? Halkın büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu şu memlekette dini vecibelerini yerine getirip örtünmek isteyenlere Devlet eliyle uygulanan yasaklar baskı aracı olmuyor da, örtünen kişi örtüsüyle mi örtünmeyenlere baskı aracı olacak? Bu rejim ve bu rejim yasalarında dinin yeri yoktur. Bu rejim, hakimiyet ve hükmetme yetkisini sadece kendinde görmektedir. Dolayısıyla dine dayalı hiçbir hususu kabul etmemekte ve dini hiçbir kuralın uygulanmasına müsaade etmemektedir. Dini sadece bireysel bir vicdan işi olarak kabul etmektedir. Müslümanların Kemalist rejimi çok iyi tanımaları gerekir. Bu rejimin İslam ile uzaktan, yakından hiçbir alakasının olmadığını ve İslam’ı tamamen reddettiğini bilmelidir. Bu rejim sahiplerinin İslam’a ve Müslümanlara düşman olduğunu ve her vesileyle düşmanlıklarını kustuklarını görmelidir. Selam ve dua ile… M. ALİ NUR |