Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HZ. MUHAMMED’İN HAYATINA BAKIŞ -II- / M. ALİ NUR
Allah’ın adıyla !

2.DÖNEM : AÇIKTAN TEBLİĞ, GİZLİDEN YAPILANMA

Nübüvvetin 3. yılında Allah’tan (cc) gelen emir üzerine Rasulullah (sav) tebliği açıktan yapmaya başladı. Bu emir, Hicr suresinin 94. ve Şuara suresinin 214. ayetinde şu şekilde geçmektedir : “Artık buyurulanı açıkça ortaya koy, puta tapanlara aldırış etme.” (Hicr 94) “Önce en yakın hısımlarını uyar.” (Şuara 214)

Bu emir üzerine Rasulullah (sav) kendi akraba ve kavminden başlamak suretiyle ulaştığı her insana İslam’ı tebliğ etti.

Hz. Ali’nin (kv) bildirdiğine göre; Rasulullah’ın (sav), “Sen, ilkin en yakın hısımlarını inzar et, ahiret azabıyla korkut” (Şuara 214) ayetiyle Allah’tan aldığı emir üzerine bir gün kendisini çağırıp yemek hazırlamasını ve Kureyşlileri eve davet etmesini ister. Hz. Ali (kv) kendisine söyleneni yapar ve yaklaşık 40 kadar Kureyşli evde toplanır. Yemeklerini yedikten sonra Rasulullah (sav) söze başlamak istediği sırada Ebu Leheb söze karışır sonra da Rasulullah’a hitaben: 'Sen, dinden sapkınlığı bırak! İyi bil ki kavmin senin için bütün Arap topluluklarına karşı koymayı göze alacak değildir. Ey kardeşimin oğlu! atanın oğullarına, senin getirdiğin gibi şer ve kötülük getiren bir kimse daha görmedim!' der ve Rasulullah’ın konuşmasına imkan vermez. Ondan sonra da dağılırlar. Hz. Ali (kv) devamla şunları söyler:

“Ertesi günü sabahleyin Rasulullah (sav) beni çağırıp tekrar aynı şekilde onları toplamamı istedi. Yemeği yaptım ve onları topladım. Yemeklerini yedikten sonra Rasulullah (sav) onlara hitaben şöyle konuştu : 'Hamd, Allah'a mahsustur. Ben, O'na hamdederim. Yardımı da O'ndan dilerim. O'na inanır, O'na dayanırım. Şüphesiz bilir ve bildiririm ki Allah'tan başka ilah yoktur. O, birdir, O'nun eşi ve ortağı yoktur. Sizi Kendisine davet ettiğim Allah öyle bir Allah'tır ki, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Vallahi, sizler uyur gibi öleceksiniz, uykudan uyanır gibi de dirilecek ve bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz. İyiliklerinizin mükafatını görecek, kötülüklerinizin de cezasını çekeceksiniz. Bunların sonucu ya temelli Cennette, yada temelli Cehennemde kalmaktır. İnsanlardan, ilk inzar ettiğim kimseler sizlersiniz. Ben sizi, dile kolay gelen, mizanda ağır basan iki kelimeye davet ediyorum ki, o da: Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve benim de Allah'ın kulu ve resulü olduğuma şehadet etmenizdir.Yüce Allah, sizi buna davet etmemi bana emir buyurdu. Ey Abdulmuttalib oğulları! Ben, özel olarak size, genel olarak da bütün insanlara peygamber gönderildim. Hanginiz bu yolda kardeşim ve sahibim olmak üzere bana bey'at eder?' buyurdu ve üç kere bu teklifini tekrarladı, hiç kimse ayağa kalkmadı, her üçünde de ben kalktım. Rasulullah bana otur dedi. Ya Rasulallah! Bunların yaşça en küçükleri olsam da sana ben kardeş ve yardımcı olurum dedim. Hepsi sustular. Sonra elini benim elimin üzerine koyup, içinizde bu benim kardeşim, vasim ve vekilimdir, onun sözlerini dinleyiniz ve kendisine itaat ediniz…dedi. Davetliler gülüşerek ayağa kalktılar ve Ebu Talib’e; ‘bak, sana oğlunu dinlemeni emrediyor. ona itaat et’ dediler…. “ (İbni İshak, İbni Esir)

"Sen, ilkin en yakın hısımlarını uyar" mealli ayet nazil olduğu zaman; Rasulullah (sav) bir gün Safa tepesine çıkıp yüksek sesle “Ey Kureyş cemaatı!” diye bağırarak Kureyşlileri oraya toplar. Kureyşliler toplandıktan sonra onlara kendisinin peygamber olarak gönderildiğini bildirir ve İslam’ı tebliğ eder. Her kabileye bizzat ismiyle seslenerek : “Yüce Allah; en yakın hısımlarımı azab ile korkutmamı bana emretti. Sizler La ilahe illallah=Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur demedikçe, ben size ne dünyada bir yarar, ne de ahirette bir nasip sağlayabilirim. Ey Kureyş cemaati! Kendinizi cehennem ateşinden kurtarınız” diye buyurdu. Ancak Ebu Leheb burada da Peygamberimize (sav) engel olmaya çalıştı ve O’na atmak için eline bir taş alıp “Yuh sana! Sen bugün bizi bunun için mi topladın?” diyerek bağırdı. (İbni Sa’d, Kurtubi tefsiri)

Rasulullah (sav) tebliği açıktan yapıyordu ancak yapılanma tamamen gizliydi. Nübüvvetin 3. yılından, 6. yılına kadar devam eden bu dönem AÇIKTAN TEBLİĞ, GİZLİDEN YAPILANMA dönemi idi. Yani hareket yarı açık idi. Bu yüzden inananların çoğu inançlarını gizliyorlardı. Buna rağmen inancını açığa vuran bazı sahabeler de vardı. Rasulullah (sav), bunlar da dahil, hepsine gizli kalmalarını söylediği halde kesin emir vermediği için bunlar inançlarını açığa vurmayı tercih etmişlerdi. Bu dönemde tebliğ, iki ana konuyu oluşturuyordu. İman ve Rasulullah’a (sav) bağlılık.

Rasulullah (sav) tebliği açıktan yapmakla birlikte, Müşriklerin tuttuğu yolun yanlışlığını açıkça ortaya koyuyor ve putlarını yeriyordu. Rasulullah’ın (sav) tebliği açıktan yaptığı ve inananlardan da bir kısmının kendilerini açığa vurdukları bu dönemde, inanmayanlar ve iktidarı ellerinde bulunduranlar, İslam’ın gelişmesini ve Müslümanların çoğalıp güçlenmesini engellemek için baskı ve şiddet yoluna baş vurdular. Başta Rasulullah (sav) olmak üzere tespit edilen Mü’minler her türlü baskı ve işkencelere maruz bırakılıyorlardı.

Bir gün Mekke’nin ileri gelenleri kendi aralarında toplanıp, Peygamberimizin amcası ve aynı zamanda O’nun hamiliğini yapan Ebu Talib’in yanına gittiler ve Peygamberimizin yaptıklarını ona şikayet ettiler. Peygamberimizin kendi dinlerini yermemelerini, putlarını kötülememelerini isteyip Ebu Talib’in O’nu engellemesini istediler.

Ebu Talib’in bu konuda bir şey yapmadığını gören Müşrik ileri gelenleri, bu sefer tekrar ona gidip; “Ey Ebu Talib! Sen aramızda yaşça, şeref ve mevkice bizden ileridesin! Biz senden kardeşinin oğlunu bizimle uğraşmaktan men etmeni istemiştik. Sen onu bizimle uğraşmaktan men etmedin! Biz, vallahi artık onun atalarımıza dil uzatmasına, akıllarımızı akılsızlık saymasına, ilahlarımızı yermesine katlanamayacağız! Sen ya onu bizimle uğraşmaktan vaz geçirirsin, yada iki taraftan birisi yok oluncaya kadar onunla da, seninle de çarpışırız” dedikten sonra dönüp gittiler.

Bu işten endişelenmeye başlayan Ebu Talib, Peygamberimizi çağırıp onunla konuştu. Kendisine : “Ey kardeşimin oğlu! Kavminin ileri gelenleri bana geldiler. Senden bana şikayetlendiler, beni çok üzdüler. Atalarına dil uzatmak, ilahlarını yermek. gibi onların hoşlanmayacakları şeylerden vazgeç. Hem bana, hem kendine acı. Güç yetiremeyeceğim, altından kalkamayacağım bir işi bana yükleme” dedi. Peygamberimiz (sav); Ebu Talib’in fikir değiştirdiğini ve artık kendisine yardım etmeyi bırakacağını sanarak: “Ey amca! Vallahi bu işi bırakmam için Güneşi sağ elime ve Ayı sol elime koysalar da, Allah onu üstün kılıncaya yada ben bu yolda ölüp gidinceye kadar bırakmam” dedi. (İbni İshak, İbni Hişam)

Bu arada Rasulullah’ın (sav) davetini kabul edip O’na katılan ve belli olan Müslümanlar, Mekkeli müşrikler tarafından çeşitli işkencelere tabi tutuluyorlardı. Kimi evlerde hapsediliyor, kimine her gün kaba dayak atılıyor, kimi ateşe atılıyor, kimi taşların altına alınıyordu. Rasulullah’ın (sav ) öldürülmesi için de ödül koymuşlardı. Hz. Hazma (ra), Rasulullah’a (sav) Kabe’nin yanında yapılan ağır hakaret üzerine Ebu Cehil’e vurmuş ve kendisinin de Müslüman olup Rasulullah ile birlikte olduğunu ilan etmişti. Hz. Ömer (ra) da, Rasulullah’ın (sav) canına kast etmek için O’nu (sav) ararken bacısının evine uğramış, kalbi yumuşamış ve Habbab b. Eret ile Rasulullah’a (sav) gidip Müslüman olmuştu.

Tüm bunlara rağmen, Mü’minlerin sayısının azlığı, yapının kamilen tamamlanmadığı ve güç dengesi oluşmadığı için savunmaya dahi izin verilmiyor ve sadece sabır tavsiye ediliyordu. Ancak tebliğden vazgeçilmiyor ve Rasulullah’a (sav) bağlılıktan ödün verilmiyordu. Bununla birlikte, iktidar sahibi müşriklerin memnuniyet yada kızgınlıkları dikkate alınmıyor, baskı ve işkenceler kalksın diye tebliğ edilen konularda tadilata veya ara verme yoluna gidilmiyordu. O dönem için söylenmesi gereken konular söyleniyordu ama her ne söyleniyorsa Kur’ani ifadelerle doğru söyleniyordu.

Biz bu dönemi özellikleri itibariyle maddeler halinde sıralarsak şu sonuçlar ortaya çıkar.

1-Yapı gizli tutulmuş, ancak tebliğ açıktan yapılmıştır.

2-Kararlı, dinamik ve istikrarlı olması için, yapının disiplini ve eğitimi üzerinde ciddiyetle durulurken, özellikle cemaatin güçlenmesi için çaba sarf edilmiştir.

3-Tebliğe ağırlık verilerek (bireyle birlikte) toplum muhatap alınmıştır.

4- Tebliğde;

a) Öncelikle iman esasları olmak üzere, İslam net olarak ifade edilmiştir.

b) Müşriklerin inançları açıkça reddedilmiş ve eleştirilmiştir. (Yerilmiştir)

c) İmana ve Rasulullah’a (sav) bağlılığa, aynı zamanda Rasulullah önderliğinde oluşan birliğe (yani cemaate) katılmaya davet edilmiştir.

5-Baskı ve işkencelere karşı sabır ön plana çıkarılmıştır.

Selam ve dua ile. M. ALİ NUR
Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git