Allah’ın
adıyla!
MUHBİRLEŞTİRİLEN KİŞİLERİN BULAŞTIRILDIKLARI AHLAKİ ÇÖKÜNTÜLER VE NEDENLERİ
KUMAR
Polis
ve jitemin; muhbirleştirdiği kişileri bulaştırdığı ahlaki çöküntülerden biri de
kumardır. Polis ve jitem, kumar ile bir yandan muhbirleri ahlaki değerlerden
uzaklaştırmaya çalışırken diğer yandan da kumarı toplumda yaygınlaştırmaya
çalışmaktadır.
Bu gün kumarhane, internet kafe, kumar makine ve aletlerinin bulundurulduğu
eğlence merkezleri gibi yerlerin birçoğu polis veya jitemin kontrolündedir.
Polis ve jitem elemanlarının en uğrak yerlerinden biri de buralardır.
Muhbirleştirdiklerini bu yerlere sıkça götürür, eğlence adı altında buralarda
bir yandan içkiye alıştırırken, diğer yandan da kumara alıştırmakta, israf,
eğlence, para düşkünlüğü ve oyun gibi huy ve alışkanlıklar edinmelerine
çalışmaktadır.
Kumar da aynen içki gibi bağımlılık yapmaktadır ve insanın ahlaki değerlerini
tahrip etmektedir. Kumara alışan kişinin, sürekli başkasının malında gözü olur.
Böyle kişiler, çalışmadan kazanmak ister, emek sarf etmeden rahat geçinmek
ister, kolaycılığa alışır, bencilleşir, paylaşma ve yardım etme duyguları
körelir, hak ve adalet gibi kavramlara yabancılaşırlar. Böylece irade ve
kişilikten yoksun bir hale gelirler.
İşte bu kişiler, polis ve jitem tarafından daha rahat kontrolde tutulabilir,
daha kolay yönlendirilip çalıştırılabilir ve kirli işlerde kullanılabilirler. Bu
yüzden polis ve jitem, muhbirleştirdiği kişileri kumara ve kumar oyunlarına
bilinçli ve sistemli bir şekilde alıştırmaktadır.
A.B.; bu konuda verdiği bilgilerin bir bölümünde şunları söylüyor: “……..Ve
üçkağıtçılık işini yapan, bu kumar işlerini yapanlar da genelde yine
…………….civarındaki insanlardır. Bunlar genelde işte şehir içinde kumar işini,
üçkağıtçılık işini yapıyorlar ve polis ile de diyalogtadırlar. Polisin bunlardan
haberi vardır, yani işbirliği içindedirler. Polis hem bunlara bu sahada iş
yaptırıyor ve hem de bilgi alıyor……”
M.K.; bu konuda şunları söylüyor: “……….Bunun yanı sıra yine yaptığımız
üçkağıt işi var. Bu üçkağıt tezgahı daha önceleri Diyarbakır bölgesinde üç tane
iskambil kağıdının karıştırılıp, işte işaretli olanı bulmak şeklindeydi. Daha
sonra bu Eminönü’nde, üç borunun boş olması, fakat biri doluymuş numarası
yapılıp sallanıyor ve o borunun bulunması isteniyordu. Burada da çok büyük bir
para dönüyordu. Bu tabi üçkağıt şeyi yapılırken, üç kağıt borularının döndüğünü
söylediğim zaman bu borular da şu şekilde oluyordu. (eliyle gösteriyor)
……
Bunun yanı sıra yine yapılan başka bir iş tombalacılıktır. Bu da yine daha
önce Diyarbakır’da sigara karşılığı yapılan bir olaydı. Eminönü bölgesindeyse
para karşılığı yapılıyor. Genellikle bir tombala torbası, yani bir torba,
torbanın içi aslında iki ayrı bölmeden oluşuyor, bir bölmede diyelim ki birden
99’a kadar sayılar var, bir bölmede tek rakamlı sayılar, bir bölmede çift
rakamlı sayılar, bir de bunların yanında kartlar vardır. Bu kartlarda da
rakamlar var yine aynı şekil tekli ve çiftli rakamları birbirinden ayırıp,
diyelim ki çeken insana tekli tarafı verir, o çiftli kartı uzatır, çiftli tarafı
uzatıp çift taraflıyı açar, Oradan herhangi bir numaranın çıkmaması için. Bunlar
3 kişi olarak çalışırlar ve biri önce müşteri gibi gelir, ona kazandırılır,
çünkü daha önce torba ayarlanıyor, ancak başkalarına kazandırılmaz…………
Tombalayı yapan insanlar genel olarak yine hırsız kesiminden, bunların kendi
aralarındaki aşama, diyelim ki önce tombalacılık yapar, daha sonra hırsızların
içine girer, hırsızların içerisinden üçkağıtçılardan mafyatik işler yapan
insanlar varsa daha bir üst kademelere gitmek üzere yol alır.
Polis genel olarak bu tür olayların çoğundan haberdardır. Gerek açılan üçkağıt
tezgahlarından, gerek yapılan hırsızlık olaylarından, gerek dilenci mafyasından,
gerek haraç mafyasından, zaten polis çoğunu oluşturduğu için ve ayrıca
işbirliğinde olduğu için çoğunun ne tür ne iş yaptığını biliyor ve bütün
raporları ellerindedir…….”
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR |