Allah’ın adıyla!

MUHBİRLEŞTİRİLEN KİŞİLERİN BULAŞTIRILDIKLARI AHLAKİ ÇÖKÜNTÜLER VE NEDENLERİ

UYUŞTURUCU
Polis ve jitemin; muhbirleştirdiği kişileri bulaştırdığı ahlaki çöküntülerden önemli biri de uyuşturucudur. Bir yandan uyuşturucuyu bu muhbirlere kullandırtıp onları alıştırarak bağımlı hale getirmeye, bir yandan onlara ticaretini yaptırıp kendi kirli işleri için maddi kaynak oluşturmaya, diğer yandan ise bu muhbirler vasıtasıyla uyuşturucuyu toplumda yaygınlaştırmaya çalışmaktadır.

Uyuşturucu; muhbirleştirilenlerin kontrole alınmasında, kontrolde tutulmasında ve istenen işlerin yaptırılmasında büyük rol oynamakta ve önemli yer tutmaktadır. Çünkü kullanıldığında aklı izale etmekte, zaman içerisinde zayıflatmakta, bağımlılık yapıp iradeyi kırmakta, ahlaki değerleri tahrip etmekte ve kişideki dengeyi bozmaktadır.

İnsanın doğuştan beraberinde getirdiği en değerli şeyi, hiç şüphesiz aklıdır. İnsan akıl sayesinde iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, doğru ile yanlışı, mümkün ile muhali birbirinden ayırabilmekte, kendini, Rabbini, hayatın hakikatlerini tanıyıp idrak edebilmekte, iman ve ahlaki değerlere sahip olabilmektedir. Akıl olmadığı zaman bunların hiç birisinden bahsetmek mümkün değildir. Aynen bunun gibi, akıl izale olup geçici bile olsa fonksiyonunu yitirdiği zaman, yine bütün bunlardan bahsetmek mümkün olmamaktadır.

Uyuşturucu ise, insan için bu kadar önemli olan ve önemli fonksiyon icra eden aklı hedef almaktadır. Onu gidermekte, çalışmasını ve fonksiyonunu icra etmesini engellemektedir.

Bu yüzden polis ve jitem; muhbirleştirdiği kişileri uyuşturucuya özellikle alıştırmakta, onları bağımlı hale getirmeye çalışmaktadır. Böylece onları daha rahat kontrolde tutabilmekte, zayıf kişilik ve dengesiz yapılarından daha kolay istifade edip her türlü işleri yaptırabilmektedir. Zaten birçok ahlaki çöküntüye de, yine uyuşturucu vererek bulaştırmaktadır. Yani uyuşturucu, polis ve jitem için aynı zamanda ahlaki çöküntülere bulaştırmanın kapısı konumundadır.

Örneğin; A.B.; bu konuda şunları söylüyor: “……….Diyarbakır genelinde polis, esrar satan insanlarla diyalogtadır. Esrar satan yerler olarak ben Hançepek ve Bağları biliyorum. Oraları iyi biliyorum. Bunlar zaten polisten habersiz yapamazlar ve yapmıyorlar da. Polis de bunların çoğuna göz yumuyor ve onların önemli adamlarıyla diyalog içindedir. İsterse hepsini yakalayabilir, ama hesabına gelmiyor, çünkü onlardan istifade ediyor. Para desen, polisten gizli bu işi yapanların bulunması ve yakalanması desen, toplumun gençlerini zehirleme desen, istihbarat toplama desen, bütün bu konularda onlardan istifade ediyor, daha ne, niçin yakalasın ki……”

M.K.;muhbirleştirildikten sonra, bulaştırıldığı ve aynı zamanda çalıştırıldığı uyuşturucu konusunda söylediklerinin bir bölümü şöyledir: “…….Polisin yönlendirmesi ve bana yer bulması sonunda ………………da bir tezgah açtım. Bu tezgah, daha çok istihbarat içindi. Çünkü orası çok kalabalıktı, insanların geçiş yeriydi, aranan ve bulunmayanlar buradan geçebilirdi, ayrıca uyuşturucu ve mafyatik işler yapanlarla da ilişki içine girmek içindi……….Kendi tezgahımda viski, içki gibi şeyler satıyor, hırsızlarla bir bağlantı kurup, hırsızlık malları alıp satıyordum. Hırsızlık malı sigaralar satıyordum, hırsızlık malı cep telefonları alıp satıyordum. Yani mafyatik olabilecek bütün hareketlerin içerisinde bulundum…………”

Yukarıda, zina başlığı altında örneği verilen A.B.; bulaştırıldığı ahlaki çöküntülerle ilgili itiraflarının bir bölümünde şunları söylüyor: “……Hakan, Mustafa ve Murat polis’leberaber Sarı gaziye, işte içmeye gidiyorduk. İçki içmeye alıştırdılar beni. Ondan sonra işte, Laleli’ deki şeylere, Lale Aksaray’daki pavyon’lara, barlara filan götürdüler beni. Bu tür şeylere de alıştırdılar beni. Sarı Gazi’de Küşan restoran vardı. Küşan restorana gidiyorduk. Küşan restoranda işte içki filan içiyorduk.….”

A.S.; bulaştırıldığı uyuşturucu konusunda şöyle diyor: “…….Yavaş yavaş beni eğlenceye alıştırdı. Biz önce eğlence yerlerine gittik. Orda istediğimiz her şey vardı. Önce koladan başladık. Koladan sonra içkisine kadar her türlü pisliklere girdik yani……….”

K.T.;muhbirleştirildikten sonra içkiye alıştırıldığını şöyle anlatıyor: “…………O dönemde polis benim itikadi ve ahlaki çöküntüye uğramam için beni içkiye ve fuhşa alıştırdı. İsmini polis Cahit olarak bildiğim şahısla birlikte Laleli, Aksaray, Karaköy ve Taksim’deki eğlence yerlerine gidip gelmeye başladık. Orada akşamları içki içmeye ve sarhoş olduktan sonra da fuhuş yapmaya başladım. Burada dikkatimi çeken şey, polisin özellikle içkiye alışmam konusu üzerinde durmasıydı. Bundan amacı, sarhoş olduktan sonra bana fuhuş yaptırmak istemesi miydi, yoksa içki bağımlısı olmam mıydı tam olarak kestiremedim. Ancak bu husus dikkatimi çekmiş, hatta bazen korkup içmemek için bahaneler de uyduruyordum, midem ağrıyor falan diyordum ancak, o ısrar ediyor ve alışırsın diyordu, sarhoş oluncaya kadar da rahat bırakmıyordu………”

İ.S.; içkiye alıştırılması konusunda şöyle diyor: “…………..Ve bu süre içerisinde polis İsmail ile akşamları gezmeye başladık, yani beni dolaştırıyordu. Lokantalara gittik. Daha sonraki ilerleyen zaman içerisinde içkili lokantalara gitmeye başladık. Ve burada onun teşvikleriyle bende içkiye başladım. Daha sonra fuhşa da başladım…….”

Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR