Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah'a ortak kosanlar, kendilerinin kâfirligine bizzat kendileri sahitlik ederlerken, Allah'in mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onlarin bütün isleri bosa gitmistir. Ve onlar ateste ebedî kalacaklardir. Tevbe/17

Bir Hadis:
Ey Allah'ın Resulü! dedik, mü'min korkak olur mu? ''Evet!'' buyurdular. Pekiyi cimri olur mu? dedik, yine: ''Evet!'' buyurdular. Biz yine: Pekiyi yalancı olur mu? diye sorduk. Bu sefer: ''Hayır!'' buyurdular. (Muvatta, Kelam 19)
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ 15

Allah’ın adıyla!

MENFAAT VADETME

Polis ve jitemin, muhbirleştirmeye çalıştığı şahıslara karşı uyguladığı yöntemlerden biri de menfaat vadinde bulunmadır. Bunu çok sık bir şekilde yapmaktadır. Çünkü toplumda fakir ve yoksul insanlar çok olduğu gibi, maddi imkanlar, iş, makam, mevki ve rahat bir hayat konusunda ihtiyaç ve beklentileri olanlar da çoktur. Bununla birlikte, bu konularda zafiyeti olan insanlar da fazladır. Bazıları, sahip olduğu inanç, düşünce, fikir, kültür ve ideali gereği bu duygularını bastırsa ve ihtiyaçlarını dışa vurmasa da, vaatler karşısında zafiyeti ortaya çıktığında acziyet gösterir ve zaaflarına yenik düşer.

Bu nedenle polis ve jitem elemanları, hedeflerinde bulunan şahıslarda fakirlik ve yoksulluk gördüklerinde, maddi ihtiyaç fark ettiklerinde, para, makam, iş ve dünyaya düşkünlük gibi bir özellik tespit ettiklerinde, şahsın durumuna ve ihtiyaçlarına göre maddi tekliflerde ve menfaat vadinde bulunurlar.

Burada, muhbirleştirilmek istenen kişilere maddi menfaat vaat etme normal görülebilir. Muhbirliği kabul eden kişiler, bunun karşılığında bir menfaat de elde etmek isterler veya bir menfaat karşılığında buna razı olurlar diye düşünülebilir. Ancak olay sanıldığı gibi değildir. Polis ve jitem, muhbirleştirmek istediği kişiye makul ve normal yoldan teklif yapmadığı gibi, menfaat vadinde bulunduğu zaman da bunu tehditsiz bir şekilde yapmamaktadır. Genellikle bir yandan tehdit ederken, diğer yandan da menfaat vadinde bulunur. Ama her şeye rağmen, içinde bulunduğu ihtiyaç halinden dolayı veya zafiyetinden dolayı menfaat vaadi karşısında dik duramayan ve hatta bunu bir fırsat bilip muhbirliği kabul edenler vardır.

Örneğin; D.H., üniversite okuyan biri. Cemaat içinde yer almamış. Mütedeyyin ve fakir bir ailenin oğlu. Muhbirleştirilip hem Cemaate ve hem de PKK’ye karşı kullanıldı, özellikle de üniversite yıllarında. Bu konuda şunları söylüyor: “Ve bu ortamda Cesim geldi. O zamana kadar Cesimle görüşmedim. Bana artık birçok şeyi telkin etmeye başladı. Bu telkinleri esnasında işte ailemin durumunu, ailemin ekonomik bakımdan sıkıntı içerisinde olduğunu, işte ben ve ağabeyimin okumasının aileme olan faydaları, fakat ailemin ikimizi okutmaya güç yettiremeyeceği, bunun bir ay, iki ay değil, yıllarca süreceği, o yüzden ailemi düşünmem gerektiği, bu yüzden bana sahip çıkılacağı, işte eğer bazı konularda ona yardımcı olursam, benden istenilen şeyleri yaparsam ekonomik olarak birçok sıkıntının ortadan kalkacağı, rahatlıkla okulu okuyabileceğimi telkin etti. Devlet hakkında bazı propagandalar yaptı. Devletin fertlere sahip çıktığı, işte sakin olan, hakikaten geleceğini düşünen gençlere sahip çıkacağı gibi şeyler söyledi. Hakikaten babam memurdu, ben ve ağabeyim de okuyorduk, maddi durumumuz zayıftı ve babam bize para göndermekte zorlanıyordu. Cesim de bu yönden yaklaşarak bana telkinlerde bulunuyordu…..İşte muhbirliğim böyle başladı.”

K.T., üniversite okuyan biri. Bir ara okula giderken polis tarafından alınarak emniyete götürülüyor, kendisiyle konuşulup korkutularak işbirliği teklifinde bulunuluyor ve kendisine randevu verilerek o tarihte emniyete gelmesi isteniyor. Verilen tarihte randevuya gitmeyen K.T, konuyla ilgili şu bilgileri veriyor ve muhbirlik hikayesini şöyle anlatıyor: “Sınav döneminde sonuçları öğrenmek için okula gitmiştim. Sınav sonucuna bakıyordum. O esnada yanıma öğrenci kılığında birisi yaklaştı. Bana polis kimliğini göstererek kolumdan tuttu ve beni okulun çıkışındaki Polis Karakolu’na götürdü. Bu polis beni karakolda sorgulamaya başladı. Kimlik bilgilerimi, okulumu vs bilgilerimi bana söyledi. Bana ‘Senin Hizbullah üyesi olduğunu biliyoruz, senin onlarla birlikte hareket ettiğini, onların öğrenci evinde kaldığını ve onlar için okulda çalışma yaptığını biliyoruz’ şeklinde konuştu. Ben ilk etapta bunları inkar ettim. Bana ‘Senin daha önce gözaltı durumun da var, ayrıca senin hakkında bilgimiz var, boşuna inkar etme’ dedi. Benim gözaltına alındığım hakkında bilgilerinin olduğunu görünce inkar edemez duruma geldim. Daha sonra beni karanlık ve kapalı bir odada birkaç saat beklettiler. Polis beni alarak bana söylediklerini tekrarladı ve bana Cemaat aleyhinde kendileriyle çalışarak mitlik yapmamı teklif etti. Ben polisin bu teklifine karşı çıktım. Bunun üzerine polis bana tehditler savurmaya başladı. Kendi ellerinde olduğumu, isterlerse beni gözaltında kaybedebileceklerini, bu işten kurtuluşumun olamayacağını, benim bir yere kaçamayacağımı, memleketin neresine gidersem gideyim yakalanıp gözaltına alınacağımı söyledi. Ben korkmaya başladım. Mecburen o zaman polisin bu teklifini kabul ettim. Akşama doğru beni bıraktılar. Polis birkaç gün sonra tekrar karakola uğramam şartıyla beni gönderdi. Ben oradan ayrıldıktan sonra bir daha karakola uğramamaya ve o polisle görüşmemeye karar verdim. Kendi kendime okulu terk etmeyi ve bu şehirden ayrılmayı ve bir daha dönmemeyi düşündüm. Fakat o an ailemin durumunu, ailemin okuluma verdiği önemi ve okuldan sonra mesleğe atılma hayallerini, ayrıca okulu bırakırsam ailemin beni eve kabul etmeyeceğini ve okulumu okumam için beni tekrar göndereceklerini düşündüğünde okulu terk etmek fikrinden vazgeçtim ve okula devam etmeye karar verdim. Kendi kendime okula gizliden gizliye gider gelirim, polise görünmeden sınavlarıma girerim, sınavlarım bittikten sonra da memleketime dönerim, fikriyle hareket ettim. Polisin bana vermiş olduğu randevu tarihinde emniyete gitmedim. Bir hafta sonra okula sınavlarım için gittim. Sınavdan çıktıktan sonra daha önce bana gelen polis tekrar yanıma gelerek kolumdan tuttu ve beni okul kantinine götürdü. Bana, verdiği randevuya neden gitmediğimi, neden kaçtığımı, neden kendilerini aldattığımı sorarak beni azarladı. Mitlik yapmam için tekrar teklifte bulundu ve bana parlak vaatlerde bulundu. Vaatleri arasında; okulu bitireceğim, makam ve mevki sahibi olacağım, evleneceğim ve güven içinde yaşayacağım gibi şeyler vardı. Bu vaatlerle beni etkilemeye çalıştı. Daha sonra kolumdan tutarak beni ……..semtinde bir lokantaya götürerek yemek ısmarladı. Bu arada mitlik yapmam için telkinlerde bulunuyordu. Bu işten kaçamayacağımı, bu işin benim faydama olacağını, okulu bitirmek istiyorsam mutlaka kendileriyle çalışmam gerektiğini söyledi.”

R.G., bu konuda şunları söylüyor: “Eve gittiğim bir saatte saat 10 ile 11 arasında beni evimin yakın taraflarında bir yerde yakalayıp götürdüler. Arabanın içinde, adlarını daha sonra öğrendiğim Komiser Muzaffer, Kemal, Mehmet Öztürk adındaki polisler ve beyaz saçlı bir polis vardı. Emniyet müdürlüğüne götürüldüm. Emniyet müdürlüğüne götürüldüğümde odada komiser Muzaffer’in yanında ayrıca komiser İsmail ve Hasan vardı. Kendileri bana burada telif ettikleri bir takım maddeler vardı. Bunlar benim için gerekli olan şeylerdi onların kanaatince. Bana bak R.! sen akıllı birine benziyorsun. Bunu bana komiser Muzaffer diyordu. Baban gibi akıllı ol sen de. Ben babanı yıllardır tanıyorum. Baban efendi bir insan. İnşallah sen de efendi bir insan olursun ve sana ilerde daha rahat bir gelecek sunarız. Fakat bu gelecekleri sunabilmemiz için senin de bize yardımcı olman gerekir. Bu yardımın içinde sana ileride büyük vaatler veririz. Sana ev, araba, para hatta bankalarda daha çok hesap açabileceğini Muzaffer bana söylüyordu. Ayrıca Türkiye’nin her tarafında bana verilen imkanlardan yararlanabileceğimi söylüyorlardı. Ben de bunların bu tekliflerine o zamanki durumuma bakaraktan sıcak bakıyordum. O zaman parasal konuda sıkışık olduğumuzdan ve onların karı kız teklif ettiklerinden bu şekilde onlara karşı ılımlı bakıyordum. Komiser İsmail bana diyordu ki bak senin gibi birçokları var. Biz onları şu an kurtarmış durumdayız. Ve seni de kurtarabiliriz. Ben de bu vaatlere karşılık onlarla çalışmayı kabul ettim.”

A.T., Jitem ile birlikte çalışan biri. Gözaltına alındığında kendisine muhbirlik teklifi yapıldığını, bunu yapan jitem elemanı bir başçavuş olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: “Jandarma beni yakaladı. Başkaları da vardı. Bizi Jandarma merkezine götürdüler. Orada yedi gün kadar kaldık. Bu arada bizi sorgulayıp ifadelerimizi aldılar. Ondan sonra bizi Tugaya götürdüler. Tugayda sorguya başladılar. Sorgunun beşinci gününde beni aşağıya götürüp sorgu odasına götürdüler ve gözlerimi açtılar. Orada gözümü açan bir baş çavuştu. Başçavuşun ismi Ahmet idi. Ahmet başçavuş bana şöyle dedi: ‘Senin hakkında çok fazla bilgiye sahibiz, cemaat içindeki aktifliğini biliyoruz. Yaptığın faaliyetlerin hepsini biliyoruz, bu konuda her gün elimize istihbari bilgiler geliyor. Bunun için sana bir şans tanıyacağız. Eğer sen bizim isteklerimizi kabul edersen, bizim dediğimizi kabul edersen, bizimle çalışmayı kabul edersen, biz de seni serbest bırakacağız. Sana hiçbir şekilde zarar vermeyeceğiz ve seni kimseye söylemeyeceğimize de söz veriyoruz. Sana maddi imkanlar da sağlayacağız, büyük maddi imkanlar da sağlayacağız dedi. Ama bizim dediğimizi kabul etmezsen, bizim isteklerimizi yerine getirmezsen, gerisini sen düşün. Biz de seni çürüteceğiz. Zaten arkadaşlarının hepsi konuştular, hepsi isteklerimizi yerine getirdiler, bir sen kaldın ve onları bıraksak da seni bırakmayacağız çünkü seni çok iyi biliyoruz’ dedi. Ben de bunlara kanarak, daha doğrusu bazı ekonomik sıkıntılardan dolayı da, ekonomiyi de göz önünde bulundurarak onların tekliflerini kabul ettim.”

M.B., ‘bir aile dostumuz’ olarak ifade ettiği ve polis ile birlikte çalışan Hacı H.’nın teşviki neticesinde polis ile işbirliğine girmiş. Hacı H., M.B.’nin işsizliğini ve maddi sıkıntısını kullanarak ve bu konudaki zafiyetinden yararlanarak, iş ve gelecek vaadi ile onu polis ile tanıştırmış. Polis ile çalışması halinde rahat bir hayat yaşayacağı yönünde telkin ve vaatlerde bulunmuş. Kendisi de yapılan teklifi kabul etmiş ve Polis Mehmet ile tanıştırılmış. M.B., bu konuda şöyle diyor: “Hacı H. ile birlikte bir gün lokantada yemek yedik. Ve bu yemek yiyişimiz esnasında Hacı H. bana dedi sana bir iş alacağım ve almış olduğum bu işten sonra senin hayatın kurtulacak, artık maddi sıkıntı çekmeyeceksin. Ben de o esnada çok sevinçli bir şekilde dedim vallah öyle bir şey yaparsan çok iyi olur, Allah senden razı olsun. Yaklaşık bir hafta aradan sonra yine Hacı H. kendisi beni çağırdı. Ve yine lokantaya götürdü, orada yemek ikram etti. Bu arada dedi bak, ben sana bir şey söyleyeceğim yalnızca akıllı davran. Dedim Hacı ne demek istiyorsun, kastın nedir? Dedi seni devlet ile tanıştıracağım ki ancak o şekilde sana faydalı olurum. Birkaç gün sonra tekrar beni çağırdı ve polis Mehmet ile birlikte bizi evine götürdü. Orada tanıştık. Kendisi bana bir takım şeyler söyledi. Dedi bazı sorular soracağım yalnız tedirgin olmana gerek yoktur. Yalnız bunları sormadan önce, kendisi bazı tavsiyelerde bulundu. Bizler seni koruyacağız, bizler nasıl kendi ailemizi koruyorsak, aynı şekilde senin de aileni koruyacağız. Ve önüme bir kağıt koyup adı, soyadı, doğum tarihi, memleket, kaç kardeş olduğu, iş, baba adı, ana adı, kaç yılından beri burada oturduğumuz falan şeklinde sorular sordu. Sonra bir kısım akrabaların isimlerini sordu, sonra çevredeki bazı insanları sordu. Tabi benim durumumu da sordu. Ben de bana yapılan maddi iş vaadi karşısında isteklerini kabul etmiştim.”

Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR

Diger Basliklar
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -43
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -42
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -41
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -40
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -39
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -38
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -37
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -36
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -35
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -34
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -33
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -32
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -31
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -30
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -29
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -28
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -27
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -26
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -25
   POLİS VE JİTEMİN İFSAT YÖNTEMLERİ -24
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git