İsrailoğullarını köleleştiren Firavun, özgürlüklerini ellerinden alıp uzunca yıllar zulmetti. Tarihin hiçbir döneminde özgürlükleri yok etme ve zulüm ebedi olmadığından Firavun’un zulmünün de bir yerlerde sona ermesi gerekiyordu. Allah Teala, Hz. Musa (as)’ı bununla görevlendirdi. Firavun’a karşı uzunca bir mücadele yürüttü. Bütün çabalarına rağmen Firavun’u zulümden vazgeçiremedi. İsrailoğullarını yanına alan Hz. Musa (as) Mısır’ı terketti. Zulümde haddi aşmış, ebediyen hükmedeceğine inanan Firavun’un suda boğulmasıyla her zalim gibi saltanatı da sona erdi. İsrailoğullarına yapılanlarla ayniliği oluşturmadığı halde 90 yıldır ağır baskı ve zulüm altındayız. Üzerimizdeki baskı ve zulmü kaldırmayla ilgili çabalarımız hedefimize ulaşmamızda fazla da başarılı olmamıza yol açmadı. Üzerimizdeki zulmü kaldıracağını iddia eden kimi siyasiler bu güne kadar köklü özgürlükler sunmayı başaramadılar. En insani ve en tabii haklarımızı istiyoruz. Üzerimizdeki dayatmaların ve baskıların sona erdirilmesini istiyoruz. Çocuklarımızı inanç ve kültürümüze göre büyütmek, yetiştirmek ve eğitmek istiyoruz. İslami örtüyle okul kapılarına dayanan çocuklarımızın, okullardan kovulmamalarını, gönül rahatlığıyla inançlarının istediği gibi okumalarını istiyoruz. Kemalist ideolojinin halkı dinsizleştirmek için inançlarımıza getirdiği yasakların kaldırılmasını istiyoruz. Halkının büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkemizde İslam’a getirilen yasaklara sona erdirilmesini istiyoruz. İnsanların ana dilleriyle konuşmaları ve eğitim almaları en tabii haklarıdır. Türk ana-babadan dünyaya gelen, ailede Türkçe öğrenen bir çocuğun okulda eğitimini Türkçe alması nasıl ki en tabii hakkıysa, Kürd anne babadan dünyaya gelen ve ailede Kürdçe öğrenen bir çocuğun Kürdçe eğitim alması da en tabii hakkıdır. Rejimin doksan yıldır Kürdlere ve Kürdçeye dayattığı zulüm bir an önce sona erdirilmeli. Azıcık insaf sahibi insanlar bu tür dayatmaların zulüm ve haksızlık olduğunu kavrarlar. Kör taassuba ve hakla batılı karıştıran kavmiyet bağnazlığı hastalığına tutulmuşların dışında hiç kimse bu insani isteğe karşı çıkamaz. Halkın elinden alınan özgürlükleri bir bir iade edecekleri iddiasıyla siyaset yapan başbakanın bu alandaki özgürlüğe karşı çıkışı ya tabandan duyduğu korkunun ya da bağnazlığın eseridir. Ancak, başörtüleriyle okula gidenlerin okul kapılarından kovulması “hakk-ı nas”ı çiğnemek olduğu gibi, çocukların anadilleriyle okumalarının engellenmesi de “hakk-ı nas”ı çiğnemektir. Bunca zulümler bir rejimin boyunu aşacak nitelikte olup aynı zamanda haddi aşmadır. Artık zulümlere son nokta konmalı, onlarca yıldır insanımızdan esirgenen özgürlüğün kapıları açılmalı. İktidar partisi referandumda % 58 oy alıyorsa oy verenlerin büyük bölümü anlamsız yasakların, gasp edilen özgürlüklerin ve engellenen hakların iadesi için bu oyu kullandı. Zorbalıklara ve dayatmalara dünyanın birçok yerinde sadece tarih kitaplarında rastlanır. İnsanımızın belini böken ve onurunu lekeleyen zorbalıklar, anlamsız ve çirkin dayatmalar sona erdirilmeli. Örneğin şirki unsurlarla dolu, diktatörlüğün milli marşını andıran “andımız” uygulamasına son verilmeli. Okula gönderdiğim çocuğum Türk olmadığı halde, zorla, yalan söyletilerek “Türküm” dedirtiliyor. Ne ben ne de çocuğum hiçbir zaman kendimizi “Türk varlığına armağan” etmediğimiz halde her sabah bu anlamsız ve Demoklesin kılıcı gibi özgürlüğümüzü parçalayan cümleler tekrar ettiriliyor. Irkçı söylemleri zorla çocuğuma tekrar ettiren anlamsız dayatmalarda bulunuluyor. İnanmadığım ve söylemeyi inancım gereği sakıncalı bulduğum diktatörce dayatmalara son verilsin istiyorum. Kemalist rejimin engellemelerine rağmen Müslüman halkın desteğiyle iktidara gelen hükümet, halkı çevreleyen anlamsız ve faşist uygulamalara son vermeli. Değiştirileceği söylenen anayasadaki ırkçı ve faşizan bölümler bir bir ayıklanıp temizlenmeli, yeni anayasa halkın din, dil, düşünce, inanç ve gelenekleri göz önünde alınarak yapılmalıdır. Dinin ve dilin önündeki engellerin kaldırılmalı, faşizan baskılarla, Hitler dönemindeki Almanya’da ya da Komünist rejimlerde her sabah insanlara okutulan faşizan söylemlerle benzerlik taşıyan “andımız”ın okutulmasına son verilmeli. Zulümlerden bıktım. Çağdaş dünyada inanç ve kültürüme uygun, bağımsızca ve özgürce yaşamak istiyorum. M. Emin Çelik
|