İslam
dünyası ciddi bir değişim geçiriyor. Değişim dalgalarının şiddeti önceden
tasarlanan konjonktürün dökülmesine ve yeni bir dünya düzeni tasarlayanların
hesaplarının altüst olmasına yol açıyor. Büyük uğraşılar ve devasa tedbirlerle
kurulan rejimler bir bir yıkılıyor. Değişim karşısında direnmeye çalışan faşist
ve diktatör rejimler, emperyalist ağalarının yardımıyla ayakta kalabilmek için
imkanlarını sonuna kadar kullanıp birkaç gün daha fazla hükmetmek için
çabalıyor. Bütün bunlara rağmen bir kısmının halkın direniş dalgaları karşısında
direnemeyip çabucak çözüldüğüne ve tarih sayfalarına gömüldüğüne tanık oluyoruz.
Değişimin sosyal ve psikolojik yanlarını çevremizde rahatlıkla hissedebiliyoruz.
90 yıllık Kemalist rejimin zulmüne toplu bir karşı çıkış görünmezse de, rejimin
dayatmacı ve zorba yönleri her alanda tartışılıyor. Baskıyla hükmedip insanlara
kan kusturan derin güçler birer birer deşifre edilirken, derin suçluların bir
kısmı soluğu zindanlarda alıyor.
Ortadoğu halklarındaki değişim rüzgârları az ya da çok Kürdlerde de etkisini
gösteriyor. Zulme karşı çıkan, sorgulayan ve haklarını arayan türden toplumsal
bir değişim yaşanıyor. Bütün bunlarla birlikte, emperyalist dünya ve
Ortadoğu’daki uzantıları biricik tehlike gördükleri İslam’ı Kürdlerin hayatından
çıkarmak için, yani Kürdleri İslam’dan uzaklaştırmak için yoğun çaba
harcıyorlar. Oysa Kürdler, İslam’ın Arap yarımadasının dışına çıkmasıyla
fıtratlarının sesiyle birebir uyuşan tevhid dinini kabul edip İslam tarihi
boyunca sadık kalan ve hizmet eden topluluklardan biri olma özelliğini her zaman
korudular. Osmanlının yıkıldığı dönemde İslam birliğinin bozulmaması için diğer
milletlerin ardına düştüğü ayrılık gibi tercihlere pirim vermediler. Emperyalist
güçlerin bu yöndeki tekliflerine kulak asmayınca sonuçları günümüze kadar uzanan
cezalandırılmalara tabi tutuldular. Yaşadıkları coğrafyada İslam’la ilgisi
olmayan faşist ve diktatör rejimler tarafından baskı altında tutulurken bazen de
büyük katliamlara maruz bırakıldılar.
Kürdleri ezen ve haklarını çiğneyen yönetimlerin hiçbiri İslami karakter
taşımıyordu. Aksine ırkçı ve faşist olup emperyalist güçlerin çizgisinde hareket
ediyorlardı. Hal böyleyken bazıları Kürdlerin yaşadıkları sıkıntıların sorumlusu
olarak İslam’ı öne çıkarıp Kürd gençleri arasında İslam’a karşı kin ve nefret
duygularını körüklemek için çalışıyorlar. Özellikle sosyalist ve milliyetçi
Kürdlerin her fırsatta İslam’a saldırmaları ve hakaretlerde bulunmaları gözden
kaçmıyor. Onlar bunu yaparken İslamcı geçinen bazı Kürdlerin aynı saza ayak
uydurdukları, onları bire bir taklit ederek İslam’a saldıranların saffında yer
aldıkları görülüyor. Bir taraftan İslam adını kullanırken diğer taraftan onu
sırtlarında kambur gören bir tutum içindeler. Söylem ve eylemlerinde İslam
düşmanlarının yaptıklarını alkışlarken, Müslümanları tenkitten, aşağılamaktan ve
hakaretten geri durmuyorlar.
Yıllarca inkar ve asimilasyonla karşılaşan Kürdler yoğun baskılara maruz
kaldılar. İktidardaki eski İslamcıların sorunu çözeceklerini her fırsatta
vurgulamalarına rağmen zulmü kaldıracak adımlar atılmadı. Kemalist rejimin
karakteri olan dışlama ve haklarını görmezden gelme tutumunu aşamadılar.
İnsanların en tabii haklarından biri olan ana dilleriyle eğitimi bile çok
gördüler. Dünyadaki bunca değişime rağmen Allah’ın insanlara bahşettiği en tabii
hakları iade etmemek için diretiyorlar. Kürdlere bunları dayatanların İslami
kaygıları olsaydı, Allah Teala’nın buyurduğu gibi adil davranacak, dilleri Allah
Teala’nın ayetlerinden sayacak ve gerekli saygıyı gösterip gasp edilmiş hakları
iade edeceklerdi.
Hangi adla olursa olsun başkalarının yaptıkları haksızlıklar İslam’ın hanesine
yazılamaz. Bizzat İslam, bazı hakları yaratılışın gereği ve insan hayatı için
ekmek su mesabesinde görmüş ve gaspına izin vermemiştir. İslam’ın öngörmediği
baskı ve dayatmaları İslam’a mal edip saldırılarda bulunmak, İslam düşmanı
ideolojilerin askerliğine soyunup Müslüman bir halkın varlığının ve kimliğinin
kaynağı olan değerlerine savaş açmak bu halkı kurşunlamakla aynı anlamdadır.
Kürdlerin İslamsız yaşayacağı bir dünya düşünülemez. Şartlar ve zaman ne olursa
olsun, emperyalist bakış açısı nasıl yorumlarsa yorumlasın İslam dini, Kürdlerin
bedenini canlı tutan ruh mesabesindedir. Ruhun kayboluşu nasıl ki bedenin ölümü
demekse Kürdlerin İslam’dan koparılması, İslam sayesinde edindikleri
kültürlerinin yok edilmesi ve ölüm fermanının imzalanmasıdır. Kürdleri İslam’dan
uzaklaştırma çabaları emperyalist bir projedir. Böylece Müslümanları
parçalayarak, Ortadoğu’daki gelişmelerle oluşum ümitleri her geçen gün artan
İslam ümmetiyle ilgili güzel gelişmeleri engelleyip İslam coğrafyasında
emperyalist güçlerin varlığının devamına zemin hazırlanmaktadır. Ancak, Kürd
halkının içinden yükselen İslami ruhla beslenen evlatları bu tür çılgınlıklara
izin vermeyecek ve Allah’ın izniyle hiç kimsenin bu halkı İslam’dan
uzaklaştırmaya gücü yetmeyecektir.
İslam’ın sahibi olup odağında bulunduğu Ortadoğu’daki İslami uyanış Kürdleri
derinden etkilemektedir. Mısır, Libya, Tunus inkılapları, Yemen, Bahreyn ve
Suriye direnişleri de ümmetin her evladı gibi Kürdlerin de gündemidir. Tabii ki
bütün bunlar üzerlerindeki zulüm atmosferinin dağılması ve özgürce yaşama
hedeflerinin gerçekleşmesinde müspet etkide bulunacak temel eğilimledir.
60 küsur yıldır İslam ümmetinin yüreğine hançer gibi saplanan, Müslümanların
kalbi Kudüs’ü işgal eden ve buradaki halkı kıyımdan geçiren Siyonist rejimin
varlığı da Kürdlerin sorunudur. Asırlarca önce Kudüs’ün işgaline karşı çıkıp
burayı özgürleştiren Selahaddin’in çabaları gibi işgal edilmiş bugünkü Kudüs
Kürdlerin ana sorunudur.
Kürdlerin İslam’dan ayrı düşünülmesi fıtratlarına, tarihi gerçeklerine ve bir
yerlerinden İslam’la şekillendirdikleri bakış açılarına aykırıdır. Hiç kimse
Kudüs’ü Kürdistan’dan ayrı düşünemez. Aksine burası Kürdistan’ın komşusu,
kardeşi ve kalbidir. İslam ümmetinin sorunları Kürdlerin de sorunudur.
İslam dünyasının yaşadığı büyük değişimin emperyalist ve faşist güçlere rağmen
hayırlı sonuçlar doğuracağı somut örneklerle ortaya çıkmıştır. Bu büyük değişim
atmosferinde inşallah hem Kudüs kurtulacak hem de ümmetin asli unsuru olan
Kürdlerin üzerindeki zulüm dalgaları birer birer dağılacak ve özgür yarınlara
açılacaklar.
M. Emin ÇELİK
|