Değişik
kesimler Hizbullah için zihinlerinde biçtikleri tarif ve algıyı dile getirip
nasıl olması gerektiğini ileri sürüyorlar. Herkes, düşünce ve dünya görüşüne
göre Hizbullah’a bir çerçeve çizmeye çalışıyor. Bazıları ise Hizbullah
kavramıyla karşılaştıklarında yüzleri kızarıyor. Rahatsızlıkları bakışlarına ve
hareketlerine yansıyor. Ya konuyu değiştirmeye çalışıyor ya da mekân
değiştirmeyi tercih ediyorlar.
Hizbullah hakkında yeterli bilgiye sahip olunmaması, çoğunluğun bu hareketi
farklı şekilde yorumlamasına yol açıyordu. Öncelikle devletin etkisiz hale
getirme çabalarının gereği olarak başlattığı yalan ve uydurma propagandalarla
yoğun bir şekilde karaladığı Hizbullah’a kimsenin sempati duymayacağı ve bu
hareketin tarihe gömüleceği hesaplanıyordu. Yalan içerikli propagandaların
şiddeti birçok kesimi derinden etkilemişti.
Bugün Hizbullah’a çerçeve çizenler ve nasıl olması gerektiğini ileri sürenler az
ya da çok bu propagandaların etkisinde kaldılar. Muhatabını yok etmeye
kilitlenmiş devlet, deveyi pire yaparak sunuyordu. Uydurduğu vahşet
görüntüleriyle, hayatında bir tavuk bile kesmemiş Müslümanları vahşi ve
barbarlar gibi sunmaya çalışıyordu.
Bugün devlete karşı şiddetli muhalefet besleyenler, devletin Hizbullah’ı
bitirmeye yönelik çabalarının gereği olarak yaptıklarının iftira olabileceğini
bir an olsun düşünmediler. Hizbullah söz konusu olunca günahkâr ve zalim
saydıkları devletin iftiralarına neredeyse kafa üstü daldılar. Hiçbiri başını
kaldırıp, “90 yıldır zulmeden ve halkını öldürmekten kaçınmayan, varlığını
sürdürmek için her yolu meşru gören devletin söyledikleri yanlış olamaz mı?”
sorusunu sormadı. Oysa başka konularda devlet ne söylediyse kuşkuyla baktılar ve
bunların doğru olmadığını ileri sürdüler.
Bunamış, her taraflarından iğrençlik boşalan habis kişiliklerin manşetlerde
küçük bir yer almak için uydurdukları yalanlar, ruhlarını tatmin etme
arzusundakiler için uygun fırsatlar doğuruyordu. Bütün aykırı çaba ve arzulara
rağmen Hizbullah’ın güçlü temalarla ortaya çıkması ve İslam ümmetinin bir
hakikati olarak varlık göstermesini bir türlü hazmedemediler. Bu konuda zihinsel
bir analize girme gereği bile duymadılar. Oysa devletin iğrenç ve çirkin
propagandaları doğru olsaydı Hizbullah’ın bir daha asla varlık gösteremeyeceğini
düşünmediler. Bugün baktıkları her tarafta Hizbullah’la karşılaşıyorlar.
Hizbullah’la yaşamanın dışında bir çarelerinin olmadığını da biliyorlar. Durum
böyle olunca beklentilerini dillendirmeye başlıyorlar. Hizbullah’ın
“Yaptıklarından dolayı pişman olması ve özür dilemesi”ni dayatıyorlar. Yani
kendini inkâr etmesini! Bazıları bununla da yetinmeyip Hizbullah’ı isim
değiştirmeye çağırıyorlar.
Devletin ve devlet güdümlü güçlerin iftira, karalama ve ardı arkası kesilmeyen
yalan propagandalarına rağmen Hizbullah ismi Mü’min bir kitlenin varlığını
ortaya koyan bir hakikat olarak asaletini ve heybetini muhafaza ediyor.
Hizbullah, Müslüman halkın varlığının yansıması olduğundan, atılan çamurlar ve
yapılan yalan propagandalar, belki iz bıraktı ancak bu büyük olgunun taşıdığı
gerçekliği gölgeleyemedi.
Ezilenlerin, zulme uğrayanların ve yalın ayaklıların mücadelesini veren
Hizbullah, attığı her adımın İslam’a uygunluğunu dikkate alarak hareket ediyor.
Allah Teala’nın kitabı ve Hz. Resul-i Ekrem (sav)’in sünnetine uymayan yol,
yordam ve eylemleri onaylamıyor. Bütün bunlara rağmen Hizbullah’ın masum
olduğunu, hiçbir zaman hata yapmayacağını iddia etmiyorum. Hataları ve
yanlışları olsa, yaptıklarından dolayı Allah Teala’dan af dileme ve yanlıştan
dönme erdemliliğini göstermekten kaçınmaz. Ancak bunu, zulmeden ve cinayet
şebekelerine dönüşenlerin yalan ve uydurma propagandalarının etkisinde kalarak
Hizbullah’ı özür dilemeye çağıranları tatmin etmek için törenle ilan etme gibi
bir şovda bulunması da beklenmemeli.
Hizbullah, düşünce ve duruşunu, olaylara bakışını, kendisi dışındaki grup ve
hareketlere yaklaşımını birkaç gün önce yayınladığı “Manifesto” ile
kamuoyuna duyurdu. Bu aşamadan sonra görüş ve düşünceleri ne olursa olsun,
samimi insanların manifestoyu esas alarak Hizbullah’ı değerlendirmeleri gerekir.
Ayrıca Manifesto Hizbullah’ı tanımayanların, tanımadıkları için başkalarının
etkisinde kalarak aleyhte tavır alanların bütün bahanelerini ortadan kaldıracak
mahiyettedir.
Hizbullah attığı bütün adımlarında Kur’an’ı esas aldığından, olaylara bakış,
değerlendirme, yorum ve faaliyetlerini Kur’an’a göre yapar. Bütün hareketlerini
Allah Teala’nın Kur’an’da belirttiği tarif esasına göre yerine getirmeye
çalışır. Çünkü Hizbullah’ın en güzel tarifi Allah Teala tarafından
yapılmaktadır:
“Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı
çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister
babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları
olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla
desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli
kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut
olmuşlardır. İşte bunlar Hizbullah’tır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya
ulaşanların ta kendileridir!” (Mücadele 22)
M. Emin ÇELİK |