Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

TÜRKİYE'NİN ÇIKMAZLARI VE ALTERNATİFLER

“Komşularla sıfır sorun politikasıyla” bizi hükümet tanıştırdı. Türkiye’nin kalıbını kırarak İslam dünyasıyla yeni köprüler kuracağı, emperyalizmin cehenneme çevirdiği Ortadoğu’yu barış adasına döndürmek için katkılar sağlayacağı ümitleri yükselmeye başladı. Bölgenin birçok ülkesiyle vizelerin kaldırılması, pasaportun kaldırılması noktasına kadar Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesi ümitlerin daha fazla artmasına yol açmıştı.

Erdoğan’ın Siyonist rejimin cumhurbaşkanına “One minute!” diyerek meydan okuması ve Mavi Marmara olayından sonra Siyonist rejime karşı sert tutumu İslam dünyasında popülerliğinin zirveye çıkmasına neden oldu. İçeride ise Ergenekon yapılanmalarıyla mücadele etmesi ve darbecileri engellemesi hükümete yönelik sempatinin önemli ölçüde artmasına yol açtı. Öte yandan Ak Partinin açılım girişimleri kangrene dönüşmüş Kürd sorununa neşter vurulacağı kanaatine yol açmış, ümitleri epeyce arttırmıştı.

Bu güzel havayı yakalayan hükümet beklenenlerin aksine yanlış alanlara yöneldi. İzlediği yanlış politikalar ülkeyi kaosun içine sürükledi. Buna rağmen ısrarla yanlışta diretmeye, hatalı adımlar atmaya devam ediyor.

Attığı yanlış adımlarından biri Kürd sorunuyla ilgiliydi. 90 yıldır Kemalist rejimin zulmüne maruz kalan ve katliamlardan geçirilen Müslüman Kürd halkının acısını paylaşma ve gasp edilen haklarını iade etme yerine 30 yıldır Kürd halkına tahakküm için çabalayan, binlerce Kürdün kanını akıtan PKK’yi muhatap almaya çalıştı. Düşüncesi, ideolojisi ve duruşuyla Müslüman Kürd halkıyla hiçbir bağı bulunmayan PKK yöneticileriyle Oslo’da gizli görüşmeler gerçekleştirdi. Ülkede ise PKK’nin sivil uzantıları muhatap alındı. Müslüman Kürd halkı ve sivil toplum örgütleri yok sayıldı. Hatta halkın sesi durumundaki sivil toplum örgütlerinin susturulması için birçoğunun yöneticileri ve üyeleri zindanlara atılırken, yüz binleri meydanlara toplayan sivil toplum kuruluşlarının kapılarına kilit vuruldu.

Dış politikada da büyük yanlışlar yapıldı. Sırtlarına kambur gibi yapışan diktatörlere karşı çıkan ve hayatlarını karartan zulüm halkalarını kırmaya çalışan Müslüman halklara yardımcı olması, onları din ve inançları çerçevesinde özgürce yaşayacakları alanlara davet etmesi gerekirken, Başbakan Erdoğan’ın ziyaret ettiği Mısır ve Tunus’ta Müslüman halklara laik rejimi tavsiye etmesi herkesi şaşırttı. 90 yıldır Türkiye’nin başına bela olan laik sisteme çağırıyordu Müslüman halkları. Oysa diktatörlerden kurtulmak için meydanlara dökülen Müslüman halkın tepesindeki rejim de laiklikten başkası değildi. Başkaldıran Müslüman Arap halkları aynı zamanda laik diktatörlükten kurtulmak için çabalıyordu. Türkiye halkına büyük acılar yaşatan, sıkıntıdan başka bir şey vermeyen laikliğin başbakan tarafından Müslüman halklara tavsiye edilmesi hangi mantıkla açıklanabilirdi ki?

Türkiye’nin yanlışları bununla da kalmadı. Onlarca yıldır Filistin halkına kan kusturan Siyonist rejime karşı çıkarken, NATO’nun füze kalkanı radar sisteminin Türkiye’ye yerleştirilmesine izin verildi. Bazı çevrelerce bu sistemin İran’dan Siyonist rejime yönelik olası füze saldırılarına karşın yerleştirildiği iddia edildi. Her ne kadar bunun doğru olmadığı bazı yöneticiler tarafından dile getirilse de inandırıcı bir tutum sergilenemedi. Böylece Türkiye’nin, İran’dan Siyonist rejime yönelik saldırıları topraklarında önleme görevini üstlenmiş olduğu ortaya çıktı.

Suriye konusunda da yanlışlıklar yapıldı. Yıllarca zulme maruz kalmış ve büyük katliamlardan geçirilmiş Müslüman Suriye halkının diktatör rejimden kurulması için yardım etme en tabii ve insani bir davranıştır. Komşudaki acının son bulması ve halkın özgürce yaşaması için her vicdan sahibi elinden geleni yapmalıydı. Ancak, Türkiye bir taraftan mezhepçilik ipine sarılıp Suriye’de mezhep çatışmalarını kışkırtırken, diğer yandan Suriye’de dini bir yönetimin iktidara gelmesine izin vermeyeceğini ileri sürüyordu. Laik Kemalist bir ülkenin mezhepçiliğe soyunup farklı mezheplere sahip halkları birbirine düşürme ve daha fazla kan akıtmaya çalışması hangi mantıkla açıklanabilir? Ayrıca büyük çoğunluğu Müslüman olan Suriye halkı, Müslümanca yaşama ve İslami esaslara dayalı bir sistem istiyorsa Türkiye’nin böyle bir isteğe karşı çıkışı nasıl yorumlanabilir? Türkiye’de sisteminin İslami olmaması, başkalarının İslami sisteme dönüş isteklerine karşı çıkmayı meşru hale getirebilir mi?

Bütün bunlarla birlikte gerek iç güvenliği sağlamada gerekse de dış politik tutumda ABD’nin belirleyici hale getirilmesi, sorunları ABD’nin uygun gördüğü ölçüde çözme çabaları gelecek günlerin daha da sıkıntılı olacağını haber vermektedir. Çünkü eteğine yapışılan ABD, Siyonist rejimin çıkarları için bütün menfaatlerinden vazgeçmeye hazırken, Ortadoğu’da Müslümanların gelişmemesi ve emperyalizme başkaldırmış İslam’ın insanların hayatlarında belirleyici olmaması için elinden geleni yapmaktadır. ABD ile atılan her adım Siyonist rejimin ekmeğine yağ sürerken, Müslüman halkımızın ve Ortadoğu’daki diğer halkların daha fazla acı çekmesi anlamı taşımaktadır. Hükümetin yaptığı en büyük yanlışlık ve altından kalkamayacağı en büyük vebal ABD’ye bel bağlaması, ABD’nin Ortadoğu’daki varlığını sürdürmede koltuk değneği görevi görmesidir.

Gelişmeler, bundan sonraki günlerde daha büyük sıkıntılarla karşılaşacağımızı göstermektedir. Hükümetin yanlış politikalarda diretmesi, sorunları aklıselimle ve temeline inerek çözme çabaları yerine daha fazla kelle daha fazla kan için intikam naraları atması, Müslüman halka acı çektirmekten başka bir işlevi olmayan ABD’nin eteğine tutunup sorunlarına çözüm arayışları sıkıntılı bir geleceği haber verirken, Müslüman halkın bütün bunları kaderi olarak görüp oturması mı gerekir?

Ya meydanlara inip yanlış yapanlardan hesap soracağız, ya da teslim olacağız. Teslim olursak bizi süründürmeye ve onurumuzla oynamaya devam edecekler. Oysa bizi farklılaştıran İslami kimliğimizle ortaya çıkarak, başımıza felaket getirenlerin yakalarına yapışarak, hesap sorarak, kendimizi ve kimliğimizi ifade ederek bu yanlış gidişata dur demeliyiz.

M. Emin Çelik
 

Diger Basliklar
   ÜMMETİN SABRINI TAŞIRMAYIN!
   TÜRKİYE'NİN ÇIKMAZLARI VE ALTERNATİFLER
   ZİNDANDAKİ MÜSLÜMAN HASTALAR VE CUMHURBAŞKANININ VİCDANI
   DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE MÜSLÜMAN KATLİAMI
   KANLA BESLENEN OYUN
   MUSTAZAFLAR HAREKETİ'NE UZANAN SÜREÇ
   İSLAM'A TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN SON ŞEKLİ
   ÖNEMLİ BİR AŞAMA...
   NASIL BAŞARABİLİRİZ?
   SOSYAL MEDYA FELAKETİ
   KUDÜS KÜRDİSTAN'IN NERESİNDE?
   HİZBULLAH'IN KARDEŞLİK ÇAĞRISI
   BEŞ GÜZEL İNSAN
   HİZBULLAH NASIL OLMALI?
   HİZBULLAH'IN MANİFESTOSU VE İSLAMİ KESİM
   ŞEHİD REHBER VE KAÇIRILAN FIRSATLAR
   BİR HALKIN ACISI
   KÜRDLERİN HAKLARI
   KÜRDLERİN ÖZE DÖNÜŞ ZAMANI
   ÇOCUK KATİLİ!
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git