Bir
toplumda Müslümanların en iyi hali el ele verip, meselelerini birlikte konuşup
tartışarak, zorluklara karşı birikte hareket ederek, acı ve tatlı günlerinde bir
bütün olarak hareket etmeleridir. Bu özlenen tablo, İslam ümmetinin kuvvetini
yitirip İslam düşmanlarının darbelerine maruz kaldığı, acz ve sefaletle
yüzleştiği son iki asırda istisnai durumlar hariç fazla da görülmedi. Ancak
güçlerini birleştirmeyi başarabilenler, müstekbirlerin oyunlarına gelmeden
müstakil hareket edebilenler başarılı ve önemli işler gerçekleştirebilmişler.
Ülkemizde ise müslümanların birlikteliğinden ya da vahdetten bahsetmek anka
kuşundan ya da kaf dağından bahsetmek gibidir. Özellikle günümüzde bu,
olduğundan zor görünüyor. Zira çoğunlukla İslami endişelerinde gevşeyen, dünya
ile ilgili çabalarında becerikli davranıp mal biriktirmeyi başaran Müslümanlar
müreffeh hayatlarını bir kenara bırakıp canla başla çalışmayı gerektiren ve
risklerle dolu İslami mücadelenin epey uzağında duruyorlar. Bazıları birkaç
kişiyle oluşturdukları çerçevenin içine sıkışmış buradan çıkmamak için adeta
ısrar ediyorlar.
Bu arada gençliğin içinde bulunduğu ahlaki bozulmaların tehlike arz eden bir
noktaya ulaştığına ve gelecek nesillerin büyük tehditler altında olduğuna dikkat
çeken Hizbullah Rehberi Muhterem Edip Gümüş, birkaç gün önce toplumdaki
bozulmalardan ve yozlaşmalardan rahatsızlık duyan bütün Müslümanlara işbirliği
çağrısında bulundu. Ortaya hiçbir şart koymadan el ele vererek toplumu ölümcül
hastalıklardan kurtarmayı teklif etti. Bozulmaya ve çürümüşlüğe karşı mücadeleye
bütün Müslümanların iştirak etmesi gerektiğini ortaya koyan Hizbullah rehberi,
diğer Müslümanların bu sıkıntılı ve bozuk ortamı ıslah etme ve gelecek nesilleri
bu tehlikelerden kurtarma çabalarında Hizbullah Cemaatiyle birlikte hareket
etmeleri çağrısında bulundu.
İslami duyarlılığa sahip, bozulmalardan rahatsızlık duyan Müslümanlara
“kardeş” diye hitap eden bu çağrı, el ele verip imkanları birleştirmeye ve
gelecek nesillerin bozulması üzerine oluşturulmuş çarkları birlikte kırmaya
davet ediyordu. “Bu konularda her kardeşimizin öneri ve tavsiyeleri bizler
için büyük bir ehemmiyet arz eder ve hiçbir çekincemiz yoktur. Yeter ki
kardeşlerimiz bu konuda gayret sarf etsinler” diyerek, bozulmaların ortada
kalkması çabalarında her Müslüman’ın görüş ve düşüncelerini önemsediklerini ve
katkıda bulunmak isteyen bütün Müslümanları dinlemeye hazır olduklarını dile
getiriyordu.
Hizbullah Cemaatinin Rehberi, ahlaki bozulmaların bütün toplumu tehdit ettiğini
ve bunun İslami hayatı derinden etkilediğini bildirdiği açıklamasında şunlara
yer veriyordu: “Bu konuda hassasiyet sahibi her Müslüman’dan katkı ve
sorumluluk bekliyoruz. Özellikle 1970-80’li yıllarda İslami devlet düşüncesine
sahip olup tevhidi bir anlayışla hizmet eden Müslümanlar, şu an her nerede ve
hangi konumda bulunurlarsa bulunsunlar, muhasebelerini yapmalıdırlar. Bir seher
vaktinde, “Bu toplumun Müslümanları olarak sorumluluklarımızı yerine
getirebilmek için neler yapabiliriz, birlikte hangi adımları atabiliriz?. . . “
şeklinde tefekkür etsinler. Her kim ne yapabiliyorsa yapabileceğini
esirgememelidir. Birlikte, İslam’ı yaşama, öğrenme, öğretme ve bu istikamette
örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasının yanı sıra halkımızın,
insanlarımızın tüm sorunlarının çözülmesine vesile olacağımıza inanıyoruz. “
Hizbullah rehberinin bu çağrısı ve İslami kesime uzattığı kardeşlik eli Türkiye
Müslümanları için yeni ufukların açılmasına ve yeni fırsatların doğmasına yol
açacak niteliklere sahiptir. Rejimin Müslüman halkı dönüştürmeye yönelik
programları ve oluşturduğu olumsuz ortamdan kaynaklanan bozulmalardan
rahatsızlık duyan, çocuklarından, akrabalarından ve çevrelerinin geleceğinden
endişelenen, gençliğin içine düştüğü ve gün geçtikçe daha fazla bozulduğu
ortamların değişmesine inanan bilinçli insanların bu kardeşlik eline karşılık
vermeleri ve Müslümanlar için önemli fırsatlara yol açacak bu önemli çağrıyı
sahiplenmeleri gerekirdi. Din, akıl, iz’an, mantık ve gelenekler bunu
gerektiriyordu. Özellikle içinde bulundukları zor ve aşılmaz ortamda
Müslümanların buna şiddetle ihtiyaçları vardı.
Müslümanların içinde bulunduğu zor durum ve çoğunun evini saran ve çocuklarının
bozulmasına yol açan ifsat ateşinin oluşturduğu rahatsızlığa rağmen Hizbullah
Rehberinin bu kardeşlik ve işbirliği çağrısına tepkisiz kalmaları, görmezden
gelmeleri, en azından basın organlarında değinmemeleri Müslümanlar için büyük
bir ayıp, fırsatı ellerinin tersiyle itme ve bozgunculuğun önüne geçmek için
önlerine çıkan imkanları yerle bir etme anlamındadır.
Vakit henüz geç sayılmaz. Muhataplar, bu hayırlı çağrıya ve uzatılan bu
kardeşlik eline Müslümanlara yakışır bir tarzda karşılık vermelidir. Böylesi
yaklaşımlar hem kendileri için ve Müslümanların gelecek nesillerinin imani ve
İslami selameti için gereklidir. Ancak bu kardeşlik ve işbirliği çağrısını
karşılıksız bırakanlar, gelecek nesillerin bozulmasında pay sahibi olacaklarını
unutmamalıdır. Çünkü bozgunculuklarla mücadele için önlerine çıkan fırsatı
teperek vazifelerini icra etmemelerinin sorumluluğunu taşıyacaklar. Hizbullah’ın
kardeşlik ve işbirliği çağrısını başkaları müspet cevaplamazsa da bu camianın
gayretli, fedakar ve ihlaslı gençleri toplumu ve özellikle de gelecek nesilleri
fesat ve bozgunculuktan kurtarmak için ellerinden geleni yapacaklar. Bundan hiç
kimsenin kuşkusu olmasın.
M. Emin Çelik
|