Hiçbir havyan kendi yavrusunu öldürmez. En yırtıcı ve korkunç hayvanların yavrularına karşı gösterdikleri merhamet numunesi insanlarda hayretlere yol açar. Tehlikelere karşı kendilerini siper edip canları pahasına yavrularını korumaya çalıştıkları görülür. Bir tavuk bile yavrularına zarar geleceğini fark ettiği zaman derhal aslan kesilir ve taarruza geçer. Yapısı bu derece tepkiye müsait olmadığı halde yavruları söz konusu olunca bütün hiddetiyle harekete geçmesi insanlarda şaşkınlığa yol açar.
Hayvanların yavrularına karşı bu derece duyarlılıkları ve onları tehlikelerden koruma çabaları insanlarda bu derece güçlü karşılık bulmaz. Allah’ın hayvanlardan farklı olarak bahşettiği akıl nimetine ve peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği vahye rağmen çoğu zaman sığ düşüncelere kapılıp evlatlarını göz göre göre ateşte yakmak için çabalarlar.
Burada Allah’a inanmayanları kastetmiyorum. Bunların öldükten sonraki hayat ile ilgili inançları zaten yok. Oysa öldükten sonra yeni bir hayatın bizi beklediğini, yaşadığımız alanda yaptıklarımızın hesabının sorulacağı mahkemenin kurulacağını, etrafımızda her gün birilerinin ölümüyle karşılaştığımız, bazen en yakınlarımızı bile alıp götürdüğüne tanık olduğumuz halde duyarsızlıklarımız, kendimizi ve ailemizi ebedi hayata ve her şeyin hesabının sorulacağı mahkemeye hazırlamamamız ciddi bir gafletle iç içe olduğumuzu göstermektedir.
Etrafımızda tesettürden yoksun, bedenlerini sergileyen genç kızlarla ve Batı tarzı anlamsız ve zevksiz giyimleri tercih eden erkeklerle karşılaştığımızda, bunların anne babalarının da Müslüman olduğunu fark ettiğimizde, büyük ölçüde ailelerin sorumlu olduğu bu çirkin görüntü derinlerden sarsıntı geçirmemize yol açmaktadır. Okul ya da başka bahanelerle çocuklarını buna yönlendiren, önlerine sınırlar koymayan, İslami ahlak ve terbiye ile yetiştirmeyen anne ve babalar hesap gününde hangi amellerine güvenerek buna yelteniyorlar? Allah Teâla’nın “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” emrinin kendileriyle ilişkisinin olmadığını mı zannediyorlar? Yoksa Allah Teâla’nın sözlerini atasözü ya da geçmişlerin masalı gibi mi algılıyorlar? Belki de bunların şaka olduğunu düşünüyorlar.
Allah Teala’nın, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun, yani ateşe girmemeleri, kötü amellerinden dolayı cehenneme atılmamaları için hazırlanın desturunu görmezden gelen anne ve babalar, göz göre göre çocuklarına azapla dolu bir dünya kuruyorlar. Çocuklarına en büyük düşmanlığı yapıyorlar. Hayatlarını tarumar edip perişan edecek korkunç ateşe hazırlıyorlar. Ne kadar da insafsızca bir duruş sergiliyorlar! Birkaç günlük zevk için göz göre göre çocuklarının ateşe sürüklenmesine vicdanları nasıl razı oluyor? Bu anne ve babaların hiç mi merhameti yok? Anneler, tam olmazsa da bedenlerini örtme çabasındayken, babalar yetersiz de olsa ibadetlerini yerine getirmek için uğraşırken, çocuklarını tesettürden yoksun, bedenleri çıplak, Allah Teala’nın razı olmadığı şekliyle giydirmenin, İslam’la alakası olmayan hayatlarına göz yummanın mahşer gününde karşılığının ne olduğunu bilmiyorlar mı?
 Anneler ve babalar! Çocuklarınızın katili olmak istemiyorsanız, sizin pasifliğiniz, duyarsızlığınız ve göz yummanız neticesinde cehenneme sürüklenmesine razı değilseniz, yaptıklarınızdan dolayı çocuğunuzun hayatının ebediyen ateş olması sizi rahatsız ediyorsa tez elden harekete geçin ve bozduklarınızı onarın! Çocuğunuzun sürüklendiği, sizin de dolaylı ya da dolaysız sebep olduğunuz İslami olmayan hayatın pençesinden kurtarmak için harekete geçin. Bunun için bazıları epeyce geç kaldılar. Belli bir yaşa ulaştıktan ve bir yapı üzerine şekillendikten sonra onları geri döndürme epeyce zor olacak. Yine de yaptıklarımızın hesabını vereceğimiz bilinciyle hareket edip çocuklarımızı kendi ellerimizle cehenneme hazırlamamak için çabalayalım. Allah Teâlâ’nın hoşnut olacağı şekilde düşünmeleri, giyinmeleri ve yaşamaları için İslami hayata yönlendirelim.
Anneler ve Babalar! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten korumak için çabalayın. Hayatınızı devletin ya da falan örgütün istediği gibi değil de Allah Teâlâ’nın istediği gibi şekillendirin. Mahşer gününde Allah Teâlâ’dan başkasına hesap vermeyeceğinizi bilin. Bu hesabın çetin olmaması için yediklerinize, giydiklerinize ve yaşantınıza göz atın. Etrafınızdakilerin, dostlarınızın, eşinizin, çocuklarınızın, kardeşlerinizin ve diğer yakınlarınızın Allah’la olan irtibatlarını ve Allah’ın belirttiği şekilde yaşayıp yaşamadıklarını test edin! Biricik kurtuluş yolunun Allah Teala’ya hakkıyla kullukta olduğu, bütün hayatımızı bu doğrultuda şekillendirmemiz gerektiği bilinciyle hareket edin. Hesabını veremeyeceğiniz yükün altına girmeyin. Ailenizi ve ciğerinizin paresi yavrularınızı kendi elinizle ateşe hazırlamayın. Yarın çok geç olmadan, ateş bacayı sarmadan derhal harekete geçin ve çocuklarınızı katlanması mümkün olmayan şiddetli azaptan kurtarın…
M. Emin Çelik |
